#8

359 39 6
                                    


Maddy'nin kaybının üstesinden tam olarak bir ay geçmişti,Haberler ulusal kanallara kadar çıkmış bu ufacık kasabada herkes birbirine sessizce kin güder,birbirlerinden şüphe eder olmuştu.

Kilisede sık sık bulunması için dualar ediliyordu,Maddy hakkında gelebilecek en ufak ipucu için büyük bir ödül bile konulmuştu.

Herkes onun için birlik olmuştu,Polis departmanı temiz bir işçilik sürdürse de en ufak bir ipucu yoktu.

Bense her gece rüyamda onu görüyordum,O an gözümün önünden gitmiyordu kayıp olmadığını öldüğünü biliyordum ama söyleyemiyordum.

Zaten sessiz bir haldeyken,Bu beni daha da sessizleştirmişti tek yaptığım ev işlerini yapıp bir köşede o anı düşünmekti ve neden karşı koymadığımla alakalı kendimi suçlamaktı.

Bazen beynim beni suçsuz buluyordu "Ne yapabilirdin ki? Sende ölebilirdin" diyordu bazende beni acımasızca yargılıyor ve keşke ölseydin diyordu,keşke ölseydin de bu vicdan azabıyla yaşamasaydın diyordu.

Derin bir nefes verdim ve mutfak masasından dışarıya bakmaya sürdürdüm,Bu Orman manzarası resmen boğuyordu.

Düşüncelerimde boğulurken dikkatim fincan sesiyle dağıldı,Kafamı sese doğru çevirdiğimde Hazel masaya iki tane fincan sıcak çikolata ve bir tabak damla çikolatalı kurabiye koymuştu.

"Dalmışsın gitmişsin be kızım" diyip sıcacık gülümsedi bende ona geri gülümsedim,Bu süre zarfında çok yakınlaşmıştık hep yanımdaydı ve kafamı dağıtmak için çok şey yapıyordu.

"Biraz yorgunum..." diye mırıldanıp fincanı biraz daha önüme çektikten sonra düz bir şekilde ona baktım.

"Teşekkür ederim" Kafasını onaylar şekilde salladı ve tabaktan bir kurabiye alıp böldü ve yarısını bana verdi.

Bu bana Maddy ile ilk tanıştığımız geceyi hatırlatmıştı,O da bunu yapmıştı gözlerim dolmak üzereyken sıkıca yumdum,Ağlamamalıydım.

"Bugün yine maddy'i aramak için ormana çıkacaklar...Bizde gideceğiz evde kalmak istemezsen bizimle gelebilirsin" dediğinde gözlerimi tekrardan açtım.

Ne demeliydim? Gitmemem daha mı iyi olurdu...Ama hiç arama çalışmamalarına katılmamış mıydım bu beni şüpheli yapar mıydı?

Benimle ilgili şüpheleri olup olmadığını bilmiyordum ama o iki polis memurları bize sadece bir kez gelmişti,Bu bir şüpheli olmadığımı gösterebilirdi.

Belki de beni gizlice izliyorlardı,olabilirdi sessizliğim insanların dikkatini elbet çekmiştir çünkü Maddy'i en son gören kişilerdendim hatta o kişiydim ama onlar bunu bilmiyordu.

"Tatlım...Daldın gittin yine,Bak eğer çok yorgunsan burada kalıp uyumalısın-"

"Hayır,Gelmek istiyorum...Lafını da böldüğüm için özür dilerim" Hazel'ın kaşları hafifçe havalandı açıkçası beklemediğinden emindim çünkü bu konuyu açmıyordum bile.

"Önemli değil....Neyse hadi içeceklerimizi içip ortalığı toplayalım o sırada da Robert gelmiş olur ve bizde aramaya katılırız" Kafamı olumlu manada salladım.

İçeceklerimizi içip kurabiyelerimizi yedikten sonra ben masayı toparladım ve bulaşıkları yıkadım sonra ise ikimizde hazırlanmak için odalarımıza dağıldık.

Üstümdekileri giyeli iki gün olduğundan onları çıkarttım aslında ufak bir duş iyi gelirdi zaten Hazel'ın hazırlanma süresi hep uzundu yani birazcıkta beklerdi banyo yapmam sorun olmazdı.

Aceleyle banyoya girdim ve yaklaşık yirmi dakika sonra banyodan çıkıp saçlarımı aceleyle kurutup kendi haline bıraktım,Kabarmaması için Hazel'ın bana verdiği saç kremini ve spreyini kullandım.

Siyah bir sweatshirt ve siyah bir eşofman altı giydikten sonra odadan çıktığımda ise Hazel odadan tam yeni çıkıyordu.

Beni görünce gülümsedi ve birlikte merdivenlerden indiğimizde Robert bizi kapıda bekliyordu.

Bir şey söylemeden evin çıkış kapısını açtı ve çıkmamızı bekledi ikimiz çıktıktan sonra kendisi de çıkıp kapıyı kilitledi ve anahtarları da aldı.

Yüzüme çarpan temiz havayla bir iç çektim,Dışarı çıkmayalı uzun zaman oluyordu.

Hazel koluma girdi ikimiz önden ilerlerken Robert ise tam ardımızdaydı,Arama yerine vardığımızda büyük bir kalabalık vardı.

Kalabalık içinden bize doğru ilerleyen tanıdık sima ile sertçe yutkundum.

"Hazel,Gelmişsiniz..." Hazel kafasını olumlu anlamda sallayıp,Lucy'e sıkı bir şekilde sarıldı o anda Lucy şiddetli bir ağlama krizine girdi.

Zavallı kadının göz altları mosmordu,dudakları çatlaktı çok fazla kilo vermişti ten rengi solgunlaşmıştı.

"Onu bulacağız...Lucy sakinleş lütfen" dedi Hazel ve Lucy'i kendinden uzaklaştırıp gözyaşlarını sildi,Lucy kafasını hızlıca salladı.

Hazel elinden tuttu ve el ele araştırma ekibine doğru yürümeye başladılar bense arkada kaldım,Burası üstüme üstüme gelmeye başladı.

"İşte O,Bu kızı gördüm...Bana inanmalısınız" Sese doğru döndüğümde sarışın saçı başı birbirine karışmış bir kadının işaret parmağıyla beni hedef gösterdiğini gördüm.

Etrafta çıkan uğultularla gözlerimi herkeste dolaştırmaya başladım onlarda bana aynı şekilde bakıyorlardı.

"Anne" Gür ve kalın bir ses kalabalığı yardı ve insanların arasından sıyrılarak kadının yanına geçti.

Uzun boylu genç bir çocuktu sarı saçları,yeşil gözleri ve yakışıklı yüz hatları vardı,Kadın çocuğu görünce yüzünde hem endişe hem de sevgi oluştu.

"Max" tiz bir sesin yükselmesinin ardından bu sefer kadın bana iki üç adım daha yaklaştı.

"Bu kızı gördüm,Max...Bana inanıyorsun değil mi oğlum?" Çocuk annesini kollarının altına aldı ve ona sıkıca sarılıp bana mahçup bir şekilde baktı.

"Gidelim Anne,Lütfen...Hepinizden de özür dilerim...Annem'in psikolojik sıkıntıları var" diyip ikiside oradan yavaşca ayrıldılar.

Herkesin ortasında kalmıştım,insanlar bana yargılayıcı bakarken küçük olan bedenim o bakışlarla daha da küçülmüştüm.

Önlerden iri bir adam öne doğru atıldı ve beni geriye doğru itti,Onun itişiyle yere düştüm canım acımıştı.

"Maddy'nin başına sen bir şey getirdin değil mi,Seni pis-" Lafını bitiremeden yediği yumrukla kendisi de yere yığıldı,Korkuyla yerde geriye doğru kendimi sürüklerken yumruğu atanın kim olduğuna baktım.

"Bir daha sakın kızıma dokunma" Robert'ın gürlemesiyle etraf daha da sessizleşmişti,Robert bana döndüğünde ağlamaya başlamıştım bileğimden tutup beni kaldırdı.

"Gidelim,Bir delinin lafına inanıp küçücük bir kıza hele ki benim kızıma saldıracaklarsa bizim burada işimiz yok...Sende Hazel,Gidiyoruz" dedi ve bileğimden tutarak ilerlemeye başladık.

Hazel'da arkamızdaydı o da şok içindeydi,Hepimiz şok içindeydik ağlamam daha da şiddetlendi yere itildiğim ve Robert'ın beni korumaya geldiği an gözümün önünden gitmiyordu.

Eve vardığımızda ayakkabılarımı zar zor çıkarttım ve salondaki koltuğa oturup bakışlarımı halıya kitledim,Dakikalar sonra bir el çenemden tutarak kafamı yavaşça kaldırdı.

"Ağlama,Bak henüz birbirimize alışamadık ama zaman geçtikçe bir aile olacağız...Sen benim kızım olucaksın beni temsil edeceksin,Seni korumak benim görevim seni o yetimhaneden almak zorundaydım diye seni ötekeliştirmeyeceğim hepimiz için zor olsa da zamanla aile olmayı öğreneceğiz...O deli kadını ve bundan sonra diğerlerinin diyeceklerini takmamalısın,Biz senin yanındayız" Konuşması gözlerimi daha da doldursa da kafamı olumlu anlamda salladım.

"Söylemek zorunda değilsin ama bir gün bize Anne ve Baba diyeceksin,demesen bile biz senin Anne ve Babanız,bizden sakın korkma" Daha fazla bir şey demesine izin vermeden ona sarıldım,Kısa süre sonra oda bana sarıldı.

Gülümseyip ondan ayrıldığımda,Hazel bize dolu gözleriyle bakıyordu ona da sarıldım birbirimize sıkıca sarıldıktan sonra odama gidip dinlenmemi söylediler,Yukarı doğru çıkarken içimde buruk bir mutluluk vardı.

Dinsel | MaskyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin