-İmam gazlarsa cemaat yanlarmış, hayrlı akşamlar-
"Nasıl bize söylemezsin Çakır!"
Önümde volta atan Yiğit'e göz bebeklerim yetişemiyordu artık.
Yakalanmıştım, haber uçurmuştu biri. Koşa koşa geldiğim dernek sessiz iken, yaklaşık bir saat sonrası savaş alanına dönmüştü. Tek kişilik orduydu Yiğit.
"Hasta olursan yakarım burayı."
"Yiğit bir durur musun?"
Hayret ile bana dönüp "Durur muyum? Nasıl duracağım Firuze hazretleri? Bak sen bir kere burnunu çek, neler yapacağım onlara ben." Dediğinde sesli bir nefes verdim.
"Beni yaka paça kaçırıp dövebilirlerdi, her şeyi yapabilirlerdi o ara. En azından biraz ıslandık." Dedim rahatlatma amacıyla.
O ise dediğime kaş çatmış "Eminim sırılsıklamdın, beni yumuşatmaya çalışma anamın kızı!" Dediğinde gülmek istesemde gülemezdim. Ne zaman beni Zeliha teyzeye benzetse böyle derdi. E ne yapayım yarı annem sayılırdı, huy çekerdi.
"Neyse işte, çocuklar gelir birazdan onlara bahsetmeyelim Yiğit, zaten barut gibiler ateşi yollamayalım." Dedim ayağa kalkarken.
"Duya-.." diyecekken derneğin kapısının sertçe açılmasıyla içeriye en başta Cengiz olmak üzere sürüyle insan girmişti.
"Başkan!" Demişti beni süzerken.
"Cengiz?" Demiştim bende anlamaz bakışlarla onlara bakarken.
"Pusu kurulmuş! Duyduk." Dediğinde kafamı Yiğit'e çevirdim. Elleri cebinde sırıtarak 'ben bilmem artık' hareketi yapmıştı kafasıyla.
"Nereden duydunuz?" Dedim içeriye girip oturmayan gruba ithafen.
İçlerinden Samet olarak bildiğim çocuk ise "Görmüş bir çocuk geldi bana söyledi. Duyduğumuz gibi geldik." Dediğinde bir başkası "Hepimiz derneğe sığmayacağımız için mahallenin başında diğer arkadaşlar."
Tam konuşacaktım ki "Hortumlarla geldik ocağı ıslatacağız!" Cengiz'in yükselmesiyle gözlerimi şokla açarak konuşmaya başladım.
"Sakin olun, attığım kafaya cevap olarak ıslatıldım. Büyütülecek bir şey yok." Dedim sakince.
"Ne demek yok başkan! Öyle şey mi olur?!" Demişti biri hayret içinde.
"Tabii ödetiriz bedellerini, ama şu an değil. İlla ki denk düşeceğiz." Dedim belki 'ümit' onları sakinleştirir diye.
"Ne vakit?" Demişti Can.
Görüyordum ki hiç yardımı olmamıştı.
Sakince sandalyeye oturdum "Daha yeni karakoldan çıktık, göze batacak bir hareket yapmayacağız. Ki bu kalabalıkla mümkün değil bu dediğim. Sakin olun vakit bekleyin." Dedim, ses gelmedi ve devam ettim, "Sizden daha çok istiyorum karşılık vermeyi, ama uygun vakit önemli olan." Diyerek bitirdim.
Yarısı kabullenmişti, tamamdı. "Ben çok pis gaza gelmiştim ya!" Diyen Cengiz'e bakarak dudağımı kıvırdım.
"Senin altından çıktı değil mi kıvırcık?" Demiştim tek kaşımı kaldırırken. O ise yukarıya bakıp ıslık öttürmüştü ufak ufak.
Sonra topluluğa dönüp, "O zaman çocuklar derneğin önüne kurulalım, çay demleyelim içelim hava güzel değil mi başkan?" Derken ufak ufak yürüyordu kapıya doğru.
"Hee!" Diye şakıyarak onu takip eden arkadaşlara bakıp hiç bir şey demeden Yiğit'e döndüm.
Gülümsemekten ağzı kopacaktı, karnına vurup "Gülme!" Dedim sahte kızgınlıkla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAKIR (GxG)(Askıda)
Teen Fiction"O gözlerin, bin tane komünistin önünde diz çöktürür beni solcu." Seni korkutacak geçtiğin yollar, Arkandan gelecek hep ayak sesim. Sarıp vücudunu belirsiz kollar, Enseni yakacak ateş nefesim. Kimsesiz odanda kış geceleri, İçin ürperdiği demler beni...