-Bu hikayede yeni şarkılar dinlemeyelim, nostalji dinlerseniz o havaya girmeniz epey mümkün, iyi seyirler efenim-
Moralim bozuktu.
Ne diller döküp ne suratlar yapsamda meyhane işini çözememiştim. Emindim bekleyecekti.
Eminliğim hissiyatımdandı.
Bugün yaşadığımız o güzel lavabo anısından sonra bir daha onu görmemiştim. Saat dokuzu geçerken ilk yudumlarını aldıklarını öngörüyordum.
Masaya takılı gözler ile içilen ilk yudum.
Ne demişti, gözlerine bakarak demişti.
İçimdeki kuşku hiçbir zaman bitmeyecekti, onun kalbinin içini açıp okusam ancak o zaman geçer gibiydi. Hayat , ilk darbeyi tanıştığım ilk insanlardan birinden vermişken bana, sonraki insanları düşünecek kapasitem aza indirgeniyordu mecburen.
Kendim belirlemedim bunu, kaderdi dediğim. Nazımda şikayetimde buna değildi ama, kul kaderini yaşardı. Umarım her şey güzel olurdu, zor gelmiştim buralara.
Bazen diyordum da alayım başımı gideyim memleketime, inekler tarlalar tavuklar ile ömür geçireyim.
Ama yemiyordu.
İki senem kalmıştı. Sonrası ne olacaktı bilmiyorum.
"Yav, moralin niye bozuldu senin şimdi?" Sessizce sorulan soru üzerine gözlerimi masadan kaldırdım, Cengiz'e baktım.
Etrafta Yiğit yoktu.
"İzel demişti akşam gel diye." Dedim gülümseyerek.
Şaşıran adamın suratına bakarken daha da gülümsedim, "Vay anasını! Aşk sen nelere kadirsin he." Derken kendine söylüyor gibiydi.
"Hiç aşık olmadık, nereden bilelim." Dedim yerime yaslanırken.
"Belkide olduk."
Yandan bir bakış attım Cengiz'e, suratı düzlenmiş sırtı geriye yaslanmıştı.
Bir sevdiği vardı, ama kimdi?
"Kim." Dedim soru halinde olmayan cümlem ile.
Zorlanır bir surat haline bürünmüştü, gözümün önünde değişen halleri beni anında düşürebilirdi. Gerçekten sevdiği biri vardı ve bu eminim ki bir erkekti.
"Yok ya, benimkide laf." Derken boşveren hareketleri vardı kendince, sinirlenecektim.
Elimi dizine koydum ve ona doğru döndüm.
"Cengiz, ben bu ilçedeki solcu derneğinin başkanıyım. Değil mi?" Dedim onay vermesini bekleyerek.
"Evet."
Gülümsedim, "Benden hoşlanan biri var, o da bu ilin ülkü ocakları başkanı. Hatta ve hatta cinsiyeti kız. Değil mi?" Dedim tekrar etmesini beklerken.
Kafasını salladığı an, "Bunları bir tek sen biliyorsun. Bunun farkındasın değil mi? Benim seni asla yargılayamacağımı bilmen gerek. Bu güveni sana veremediysem benim ayıbımdır. Ama içini dök, sen olmazsan ben patlardım." Dedim cümlenin sonuna doğru derin nefes verirken.
Güldü güzelce, elini elimin üstüne koydu.
"Biliyorum, seni her zaman dinlerim. Ben, ben yani alışık değilim biliyorsun. Onda- eh Ertuğrul ya!" Cümlenin sonunda yükseldiği isim ile birlikte gözlerim kocaman açıldı.
"Ne!" Dedim sessiz bir çığlıkla.
"Vallahi Çakır, kabız oldum sıçtım sıçacağım çıkmıyor ama biri destek atsa ortalık bok gölü olacak." Dediğinde kaşlarımı iğreltiyle büzdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAKIR (GxG)(Askıda)
Teen Fiction"O gözlerin, bin tane komünistin önünde diz çöktürür beni solcu." Seni korkutacak geçtiğin yollar, Arkandan gelecek hep ayak sesim. Sarıp vücudunu belirsiz kollar, Enseni yakacak ateş nefesim. Kimsesiz odanda kış geceleri, İçin ürperdiği demler beni...