-Türkiş eyırlayns iyi seyirler diler-
İnsan koku halüsinasyonuna uğrar mıydı? Yoksa gerçekten tüm okul odunsu bir kokuya mı sahipti?
Bütün okulun İzel gibi kokması bana bir tür oyun muydu ya da neydi?
Okulun kafeteryasında otururken düşündüğüm şey buydu, burası yemek çay veya kahve kokmalıydı.
"Pavyona niye gider bir insan be gardaş?" Diyen Cengiz ile burnumu kapatma içgüdüsüyle kafamı ona çevirdim, belki unuttururdu kokuyu.
Yanımıza oturan Samet ile Can dün gece pavyondan nasıl kovulduklarını anlatmışlardı, dediklerine göre konsomatrisi eve çağırmışlar. Pavyondan kadın çıkarmak zordur, unutmuşlar.
"Şimdi Çakır ile Asu olmasa çok güzel konuşacağım Cengiz." Diyen Samet'ti. İyi çocuktu, ama biraz rahattı. Yinede severdik.
"Bu kulaklar neler duyuyor bir bilsen Samet, alışkınız biz." Diyen Asuman üzerine gülümsedim.
"Abaza dayılar gibi karıyı pavyondan kaçırıp ne yapacaktınız Allahını seversen?" Diyen Kenan üzerine Cengiz gülerek, "Angara yanacaktı Kenan!" Dediğinde ise hepimiz gülmüştük. Muhabbet umarım iğrençleşmezdi.
"Çok testesteron kokuttuk, hanımlar rahatsızlandı." Diyen Can'dı. Ona bakarak gülümsedim ve sandalyemde rahatça yayıldım. Gözlerim etrafta bir tur gezdirdim.
Kapıdan içeri giren üçlü ile birlikte kafam otomatik yürüyüşünü izlemeye başlamıştı baş odağımın.
Hiç bir yere kaymayan gözleri hissetmiş gibi odak noktası olarak beni seçmişti anında. Ben zaten onlardaydım.
Sonra yavaşça yanımdaki Samet'e kaydı gözleri, Samet'in her uzuvuna bedeni yay gibi gerilirken baktı, diğer yanıma geçti. Can'ı gördü gözleri, aynı ifade ile süzdü.
Yanımızdan geçerlerken son bir kez bana baktı ve görüş açımız kesildi. Sırtım onlara dönüktü, çekilen sandalye seslerini duydum. Uzak oturmayacaklardı, sırtım karıncalanıyordu.
Onları fark eden tek ben değilmişim ki, "Alacaklı gibi baktı lan." Diyen Can üzerine kafamı ona çevirdim.
"Nasıl yani?" Dedim ilk cümlemi kurarken.
"Şu İzel, tutularak geçti. Hayırlara gitsin bugünde baya modumdayım yani." Dediğinde kaşlarımı çattım.
"O hep öyle." Dedim hatırlatır gibi.
"Abi kızın sesini sadece bağırırken duyuyorum, özgün sesi nasıl bilmiyorum lan ben." Diyen Samet'ti.
"Bizde bilmiyoruz neredeyse, merak etme Samo." Diyen Asu'ydu.
"Ama fark ettiyseniz eskisi gibi dalaşmıyoruz, dalaşsakta adil gibiyiz he?" Kenan'ın dediğine katılmak için kafamı salladım.
"Öyle mi bremın?" Diye masaya çöken kişi üzerine irkildim, Yiğit gelmişti.
"Hoşgeldin Yiğidim cıvanım." Demişti Cengiz. Gülümserken uzaktan bana bir öpücük attığında bende ona attım.
"Hoşbulduk, bölmeyin konuşun ne konuşuyordunuz?" Yiğit tostunu kemirirken bunu söylemişti, ne ara tost aldı anlayamasamda arka kapıdan geldiğini anlamıştım.
"Diyorduk ki eskisi gibi kavgamız yok kurtlarla." Demişti Can.
Yiğit kısa bir kafasını sağa çevirip tükürür gibi konuşmaya başlamıştı, "Adillik onların kurallarında yok, tek kişiye kaç kişi girişiyorlardı pezevenkler."
Bunu duyan Cengiz heyecanla sandalyesinde doğrularak "He lan, bir kere Yiğit'e dört kişi daldılar Can, sen o zaman yoktun. Yiğit'i kaldırdılar hastahaneye. Sonra biz bir toplandık o dört kişiyi bulduk. Bir güzel dövdük. Çakır'da güzel bir makyaj yaptı bunlara sonra direğe bağladık dördünüde ülkücü sokağında."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAKIR (GxG)(Askıda)
Teen Fiction"O gözlerin, bin tane komünistin önünde diz çöktürür beni solcu." Seni korkutacak geçtiğin yollar, Arkandan gelecek hep ayak sesim. Sarıp vücudunu belirsiz kollar, Enseni yakacak ateş nefesim. Kimsesiz odanda kış geceleri, İçin ürperdiği demler beni...