Kütüphane

803 95 24
                                    

-Hoşgeldiniz, içerisi sıcaktır-

Gözlerim karanlığa alışmışken yardımcı olabilecekmiş gibi kıstım keskince.

Karanlığın içinden yürüyen bot sesi ile sadece bekledim.

"Dikizleyişinin sebebi nedir?" Derken ağır ağır yürüyordu bana doğru.

Yerleri titreten adımları vardı, belkide giydiği bot öyle hissettiriyordu.

"Seninle konuşmaya geldim ülkücü! Hep sen gelecek değilsin?" Dedim konuşmayı hatırlar gibi.

Kısa bir süre süzdü beni, üzerimde boğazlı bir bordo kazak, altımda pantolonum ve minik botlarım vardı.

Kabanım her zaman ki gibi içerideydi.

"Dinliyorum." Derken aksi cevap kabul etmiyor gibiydi, kolları kavuşmuş gözleride bendeydi.

"Çocuklarla konuştum, durduk yere kıstırmamış seninkileri." Diyip cevap vermesini bekledim.

Yüzünü devam ettirmem gereken bir ifadeye soktuğunda konuşmaya başladım.

"Bazı hoş olmayan kelimeler kullanmışlar. Daha devam ederlerse aynı tavırı görürler." Dedim düz sesimle.

Bir adım attı "Ne gibi kelimeler." Dedi, ama soru sorar gibi değildi.

"İbne gibi kelimeler." Dedim bastırarak.

Dudağının yanı milim kıvrıldığında gözlerimi oradan çekip gözlerine diktim.

"İbne mi arkadaşın?" Dedi alaylı bir şekilde.

"Velhasıl ibne, ne olur?" Dedim sorgusuz.

Düşünür gibi yaptı, "Muhtemel sonu bir köşe başında şişlenmek, boğazlanmak veya dayak yemek olur." Dediğinde kaşlarımı çattım.

"Sizene ya! Ki öyle biri olması söz konusu değil, olsa bile bunlar yaşanmaz. Onları şişlemek biraz yürek ister." Dedim aynı tonumla, zihniyetsizler!

"Sizin meşrebiniz geniş diye ben öyle düşünmek zorunda mıyım? Bana, çevreme ve ahlakıma ters. Ne diyeyim helal olsun mu solcu?"  Helal olsun demesini beklemiyordum, ama şişlenmesinide.

"İnsanlar istediği gibi yaşar, beni seni veya başkalarını alakadar etmez. Herkes kendi hayatından sorumlu." Haklıydım, ama duvara anlatsam daha hızlı olumlu sonuç alırdım.

Kaşlarını kaldırdı, dudağını umursamazca büktü "Cehenneme gidecek olan onlar olur benim gram umrumda olmaz, diğerlerinede ben karışamam. Herkesin kendi hayatı." Derken gözleri derneğimdeydi.

Konuşmama izin vermeden"Bunları söylemeye mi geldin solcu?" Demesiyle küçükçe titredim.

"Evet, sen uzak tut ki uzak olalım." Diyerek diklendim tekrardan.

Soğuğa meydan okuyan bir deli kanım vardı. Farkındaydım ve kullanmaktaydım.

"Eyvallah, hadi işine." Diyip arkasını dönmesiyle tabiri caizse mal gibi arkasından baktım.

Ani hareketlerde bu kızın üstüne yoktu.

Kafamı sallayarak arkamı döndüm ve derneğe ilerlemeye başladım. Derneklerimiz yakındı onlar pencereden bile bizi görebilirlerdi, fakat bizim görmemiz için kapıdan dışarı çıkmamız gerekiyordu.

Derneğin içine girdiğimde Asuman "Nerdesin başkan ya, çaylar soğuyacaktı?" Demesiyle irkilerek bir bardak alıp çay doldurmaya koyuldum.

"Hava aldım biraz." Diyip çayımı alıp yanlarına oturdum.

ÇAKIR (GxG)(Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin