Fetih

1K 133 123
                                    

-Selamun aleyküm-

Bir şey olmuştu.

Her gün yaptığım rutin işler daha eğlenceli hale gelmeye, veya rutin yaptığım işler rutin değilmiş gibi hissetmeye başlamıştım.

Daha mutlu uyanıyor, okula daha çok gitmek istiyordum.

Yiğit sürekli gözleri kısılı bir şekilde bana tutuluyordu. Cengiz'e bakmayı bırakmıştı.

İmkanı olsa beynimin içini okuyacaktı, ama eminim okusa bile böyle bir olaya inanmazdı. İzel'in kalbinde olduğuma.

Şu an sorgudaydı zaten, dün geceden beri yaptığı sorguda.

"Nasıl kandırdın hala anlayamadım." Demişti masa üzerinden kurtların masasına bakarken, İzel bakmasada Bahadır Yiğit'in bakışlarını yanlış anladığı için tutulup duruyordu kendisine.

"Dedim, sonu olmayan bir kavgaya sürükler diye. Mantıklı kızmış." Diyerek Cengiz'e baktım.

Yiğit ise "Ne mantık, beyinlerinde bir tek öldür, yok et, vur komutları çalışan insanlar bunlar. Tecrübeliyiz." Demişti bıkkınca.

"Dün insafa gelmiş işte ne yaparsın?" Cengiz bunu derken epey bir cilveliydi.

Gözlerimi İzel'e çevirdim, nasıl hallettiğini merak ediyordum. Bugün soracaktım.

Suratıma bakmıyor oluşuna karşılık kırgın hissetmemin sebebi tamamiyle hayal dünyam ile alakalıydı.

"Doğum günleriniz yaklaşıyor he." Diyen Can'dı.

"Yaş alıyoruz anamın kızı." Derken Yiğit omzuyla beni dürtmüştü.

Bende onu dürtüp "Hayat şartları." Demiştim yandan gülümserken.

"Neyse ben kaçar gençlik, derse yetişeyim." Derken toparlandı Yiğit, bende ona gülümseyip sakince sodamdan bir yudum aldım.

Soda severdim.

Yiğit'in uzaklaşmasıyla birlikte Cengiz büyük bir gürültüyle sandalyesini yanıma ulaştırmıştı.

Ona meraklı gözlerle bakarken, "Ne dedi Allah aşkına, meraktan ödüm patladı Çakır!"

Kaşlarımı çatarak, "O korkunca olmuyor mu?" Dediğimde boşversene der gibi, "Benimki meraktan patlıyor, farklıyım ben. Anlat sen." Dediğinde bir bakış daha attım diğer masaya, hazırlanıyor kalkıyordu.

Kabanının önünü düzeltirken kaşları çatık suratı düzdü, her zaman suratı düzdü. İzel dediğin netti.

Masanın üstündeki anahtarını alırken göz göze geldik sadece, yeni film tadında izliyordum kendisini. Gözlerime bakarak masadan ayrıldığında yenilgiyi kabullenerek gözlerimi ondan çektim.

"Sessiz sinema oynadınız sanki." Diyen ise Cengiz'di.

Yorum yapmadım, "Dün ocaktaymış akşama kadar, bizim safları girerken görmüş zaten. Söylemeyeceğin dedi sadece, neden söylemedi bilmiyorum." Dedim gözlerim masadayken.

"Vay be! Tam önüne bakan başını vurur,tam havaya bakan ayağını demiş Tolstoy. Bu kız kör olmuş pata küte vuruyor. Aşktan hemde Çakır?"

Kör müydü gerçekten?"Cengiz ya, ne hissedeceğimi bilmiyorum. Nasıl davranmam gerektiğinide."

Sıcak bir gülümseme vardı Cengiz'de, "Ondan hoşlanıyor musun?" Dediğinde kalbimin sesi dışarıdan duyuluyor muydu merak ediyordum.

"Ne münasebet." Dedim hızlıca, hoşlanmak.

ÇAKIR (GxG)(Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin