Sabah geç uyanmak mükemmel bir şeydi . Bugün Cumartesi olduğu için geç uyanmıştım .Doğa Cumartesi'leri bazen çalışıyordu bazen çalışmıyordu ama çoğu zaman Pazar günleri çalışmıyordu burdaki ikinci haftam olduğu için birkaç bişey öğenmiştim .
Bugün aynı zamanda askeriyeye gidicektim yüzbaşıya sözümüz vardı .
Telefonumda biraz vakit geçirdikten sonra kalktım ve banyoya doğru yürüdüm . Elimi yüzümü yıkadıktan sonra banyodan çıktım ve mutfağa yöneldim .
Yemek yapmaya üşendiğim ve evde bişey olmadığı için kahvaltılık gevrekle idare edecektik, ki zaten bu durumlara alışkındım . Malum üniversitemi başka bir şehirde okumuştum öğrencinin halinden öğrenci anlar..
Odama geldim ve kıyafet seçmeye başladım bir yandan da arkadan çalan şarkıya eşlik ediyordum tabiki .
En sonunda kumaş düz siyah ama paçaları geniş olan yani ispanyol paça pantolon ve oversize lacivert üzerinde ise kırmızı renkte kocaman hangi marka olduğunu belli eden bir yazı vardı . Biraz görgüsüzlük sayılabilirdi ama olsun .
Kıyafet seçmiştik şimdi sıra makyaj ve saçtaydı . Saçlarımı iki taraftan balık sırtı ördüm , bu modelin bana çok yakıştığını düşünüyordum . Makyaj yapmayı asla abartmazdım o yüzden her zamanki gibi hafif bir makyaj yaptım ve dışarıda kar yağdığı için siyah belimin biraz altında biten bir mont giydim , çantamı aldım ve botlarımı da giydim mi tamamdım .
Arabam olmadığı için otobüse yöneldim . Nahçivan'da doğdum ben köylüyüm .
Otobüsten inince kulaklıklarımı çıkarıp çantama koydum ve askeriye biraz ileride olduğu için yürümeye başladım , zaten durak ve askeriye arasında çok uzun bir mesafe olmadığı için çok yürümemiştim . Geçen seferki asker yoktu başka biri vardı . Gözyaşım pıt kalbim çıt .
Yeni asker kendimi tanıtmam gereken yeni kişi olduğu için aynı kavgayı büyük ihtimalle yine yaşayacaktım .
Kötüyü çağırmayalım dimi ama .
Kapıdaki askerin yanına gidince "merhaba ben Pusat Duman için gelmiştim" diyerek neden geldiğimi özetledim . Asker bana birkaç saniye baktıktan sonra düz bir sesle "sebep ?" diye sordu . Napıcan abaca ? Askere "bişey vericem" dedim ama inanmamıştı sanki . Yalan borcumuz yok ya .
Asker "sizi direk içeri alamam malesef hanımefendi" dedi . İyi bari bu beni öldürme planları kurmamıştı . Hayır yani benim gibi melek bir kızı neden içeri almazsınız ki . Yeri geldiğinde şeytana papucunu ters giydirecek bir insandım ama şuan yeri değildi yani o yüzden ben bir sıkıntı göremiyordum .
Tam o sırada eli cebinde bir yere giden kişi bana çok tanıdık gelince gözlerimi kısarak ona baktım evet o kişi Gökhan'dı ve beni içeri alabilirdi . Timdeki en konuşkan ve komik kişi Gökhan olduğu için onun ismini hatırlıyordum .
Askere birşey demden yanından geçerek kapıya yaklaştım ve "GÖKHAN" diye bağırdım Gökhan beni duymuş olucak ki etrafına baktı ben ise elimi sallayarak kendimi belli etmeye çalıştım .
Beni görünce bana doğru yürüdü ve kapının yanına gelince "hoşgeldin Helin" dedi ,içeri almadıkları için daha gelemedim be Gökhan . Sonra aramızdaki kapıyı fark edince askere dönüp "aç kapıyı vezirgan başı" dediğinde gülmeye başlamıştım Gökhan ise sırıtıyordu . Asker "emredersiniz komutanım" diyerek kapıyı açtı ve beni içeri aldı .
İçeri girdiğimde Gökhan'a "teşekkür ederim" dedim Gökhan ise yalandan alınmış bir ifade ile "lafı olmaz" dediğinde ikimze güldük . Gökhan "Pusat komutanıma geldin dimi" dedi . Arkadaş ermiş galiba ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEŞİL'İM
General FictionAsker Erkek ve Öğretmen Kız Ana sınıfı öğretmeni olan Helin Hakkari'ye çalışmak için gittiğinde en yakın arkadaşının sevgilisinin, komutanı ile tanışır :) 💚