İlk görüşte aşka inanır mısınız?Ben inanırım. Eğer inanmıyor olsaydım da artık inanıyor olurdum. Pusat bunu bana öğretmişti.
İnsanlara hızlı güvenemezdim. Hani bir söz vardır ya, babana bile güvenme diye. Ha, o söze hak verirdim.
Hakkari'ye geldiğimde gördüğüm, tanıştığım insanların bana verdiği güven şaşırtıcıydı. Fakat gerçekti.
Hakkari benim kaderim miydi? Giderken beğenmesem bile gezmiş olurum, diye düşündüm. Gezmeyi severdim. Hem Hakkari'yi gezmiş hemde çok iyi insanlarla tanışmıştım.
Ve tanıştığım o insanlardan biri ile az önce bir yola girmiştik.
Arabanın kaputunun üzerine oturmuş sohbet ediyorduk. Pusat üşümemek için arabanın içine gidebileceğimizi söylemişti fakat bunu kabul etmemiştim. Bu yüzden Pusat ceketimi getirmiş ve omzuma bırakmıştı.
Sohbetimize devam ederken Pusat kaputtan aşağı atladı. "Nereye?" Diye sordum. "Bekle ve bakma" dedi arabanın arkasına giderken.
Pusat'ın sözünü dinleyerek gözlerimi kapattım. Duyduğum seslere göre bagajı açmış ve geri kapatmıştı.
Tekrar yanıma geldi ve kaputun üzerine oturdu. "Açayım mı?" Diye sordum heyecanla. Pusat minik bir şekilde güldü ve "Aç" dedi.
Gözlerimi açtığımda Pusat'ın elindeki tahminimce yüzlü falan bir beyaz gül buketi gördüm. Beyaz gül...
En sevdiğim çiçekdi beyaz gül. Nerden biliyordu? Ha tabii. Canım arkadaşım saolsun söylemiştir, diye düşündüm.
"Çok güzeel" derken Pusat'dan çiçeklerimi aldım. "Buda var" diyerek cebinden bir kutu daha çıkarttı. Bugün mükemmel ilerliyordu.
Pusat kutuyu bana uzattı. Kutuyu aldım ve kapağını açtım. Kutunun içinde parıldayan minik bir ışık vardı. Ve minik ışığın aydınlattığı yeşil elmaslı kalpli bir kolye.
Gözlerimi kaldırıp Pusat'a tebessüm ederek baktım. Pusat elini kaldırıp yanağımı avucunun içine aldı ve baş parmağı ile yanağımı yavaş yavaş okşadı.
Kollarımı uzatıp tekrar sarıldım ona. Kolları vücudumu sararken dudakları ise saçlarımdaydı.
Kollarımız birbirinden ayrıldığında kolyemi kutusundan çıkardım ve "Takar mısın?" Diye sordum kolyeyi Pusat'a uzatırken. Pusat elimden kolyeyi aldı, ben ise saçlarımı ensemden çektim.
Pusat kolyeyi boynuma taktığında başımı eğerek kolyeye baktım. Gerçekten çok güzeldi.
"Herşey için teşekkür ederim" dedim Pusat'a döndüğümde. Pusat ise "Rica ederim" dedi bana fazlasıyla tatlı gelen gülümsemesi ile. Askerler hep sert olur. Bu kalıplaşmış düşünce yalandı. Sadece işlerini ve özel hayatlarını birbirinden ayırmayı biliyorlardı. Bu düşünceleri savunan insanlar bu düşünceyi askere gidip geldikleri zaman dile getirirledi. Onlar işlerinde olması gerektiği gibi ciddi ve sertti fakat özel hayatlarında bu ciddiyetleri azalırdı.
"En sevdiğin şarkı ne?" Diye sordum. Bugün Pusat'ı soru yağmuruna tutacak gibiydim. "Aslında Yaşlı Amca grubunun tüm şarkıları falan diyebilrim" dedi. Yaşlı Amca mı dinliyordu? Burdan nikah dairesine!
"En sevdiğim şarkı grubu" dedim heyecanla. Ve sorularıma devam ettim.
"Hangi takımlısın?"
"Galatasaray."
Bengü ablam çok doğru bir cümle kurmuş. Kalbim elden gidiyoorr!
"Boyun kaç?"
Ne kadar saçma bi soru bu Helin? Cidden şuan bu soru mu kızım yaa!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEŞİL'İM
Narrativa generaleAsker Erkek ve Öğretmen Kız Ana sınıfı öğretmeni olan Helin Hakkari'ye çalışmak için gittiğinde en yakın arkadaşının sevgilisinin, komutanı ile tanışır :) 💚