24.BÖLÜM

650 31 4
                                    


Askeriye bugün oldukça karışıktı. Enkaz timi askeriyenin farklı köşelerinde farklı insanlarla uğraşıyordu.

Ege, Arnisa'nın abisi Taha ile.

Mert tek başına oturuan Asena'nın yanına oturmuş sohbet başlatmıştı.

Emre ise Doğa'nın yanına gitmişti ve beraber çay eşliğinde tatlı bir sohbete başlamışlardı.

Herkesin farklı alemlerde olduğu askeriyeye Helin ise yüzbaşı beyini görmeye gitmişti.

Artık ezbere bildiği yollarda ilerlerken Ege'yi gördü. Bir adamla konuşuyordu.

"Seviyorsan adam gibi söyle lafı dolandırma asker" dedi Taha. Son zamanlarda oldukça adını duyduğu adamın, yani Ege'nin yanına gelmişti. Kimdi kardeşini albay kızı demeden sevecek cesaretteki adam?

"Seviyorum, aksini hiçbir zaman söylemedim, söylememde. Arnisa'yı seviyorum. Albay kızı yada komiser kardeşi olması umrumda değil, buraya göz dağı vermeye geldiyseniz falan, haberiniz olsun" dedi delikanlıca. Taha, Ege'nin bu dik duruşunun karşısında kaşlarını kaldırdı. Yalan yoktu, etkilenmişti. "Diyorsun?" Dedi sorarcasına. Ege dik duruşundan ödün vermedi. Bunu yapmasının amacı ne kadar ciddi olduğunu belli etmekti. Eğer korkup kaçsaydı malum tarafına kurşun yiyebilirdi..

"Diyorum" dedi Ege. Taha ise başını anladığını göstererek aşağı yukarı salladı ve "Anladım" dedi. "E o zaman" diye devam ederek elini kaldırıp dostane görünüşünün aksine oldukça sert bir şekilde Ege'nin omzuna vurdu. Ege ise acı hissetmiyor gibi duruyordu fakat omzunun çürüdüğünü düşünüyordu.
Taha devam etti, "İllaki görüşürüz, benle görüşmezsen babamı hergün görüyorsun zaten, Arnisa'yı da görürsün diye düşünüyorum ama dikkat et heryerde polisler dolanıyor" dedikten sonra göz kırparak uzaklaştı. Bu bir tehdit miydi şimdi?

Taha'nın ardından öylece bakarken arkasından gelen ses ile irkildi. "Heyt be, Ege'me bak sen" diyordu Gökhan. Ege çatık kaşlarla Gökhan'a bakarken "Sen napıyon lan burda?" Diye sordu. Gökhan kınarcasına bakarken "Unuttun mu aslanım, askerler her yerde" dedi Taha'yı taklit ederek. Sonra ise büyük bir kahkaha attı.

Ege "Sınanıyorum herhalde şuan" diyerek ilerlemeye başladığında Gökhan'da beklemeden Ege'nin yanındaki yerini aldı. "Sana yeni yenge buldum" dedi Gökhan. Ege buna hiç şaşırmamıştı. "Aaa öyle mi? Ne kadar yabancı bir cümle (!)" dedi yalancı şaşırışıyla. Gökhan ise sırıtırken "E beni bulan kaybetmek istemiyor, napabilirim?" Dedi eliyle saçını tararken. Ege ise "Ne demezsin!" Dedi ve ikiside gülerek ilerlemeye devam etti.

Helin'in anlatımıyla

Teşekkür maiyetinde Pusat'ın en sevdiği tatlıyı yaparak askeriyeye geldim. Pusat'ın odasının kapısının önüne geldiğimde ise içeriden gelen konuşma seslerini duydum ve içeri girmek yerine kapıda beklemeye başladım.

Gözlerimi öylesine etrafta gezdirirken bana bakan Ece'yi gördüm. Bana yönelttiği öfkeli bakışlarının aksine göz göze geldiğimizde ona yapmacık olan fakat yapmacık olduğunu andırmayan bir gülümseme yolladım.

Ece ise yanıma gelmeye başladığında ben nedenini sorgularken o yanıma gelmişti bile. "Hoşgeldin" dedi yanıma geldiğinde. "Hoşbuldum" diyerek yanıtladım onu. "Pusat komutanın odasına binbaşı girmisti en son. İşi vardır onun, boşuna bekleme istersen" dedi. Bunu timden biri söylerse beni düşündüğü ve boşuna beklememem için söylediği düşünürdüm fakat Ece söyleyince samimi gelmiyordu.

"Yok ya beklerim, beni düşünmen çok ince bir davranış, teşekkürler" dedim kibarca. Ece ise "Rica ederim" diyerek uzaklaştı. Kendimi tutamayarak göz devirdim. O sıralarda kapı açıldı ve içeriden bir adam çıktı. Beni gözleriyle süzdü ve sonra aklına birşey gelmiş gibi başını sallayarak içeriye eğildi ve "Misafirin var yüzbaşı" dedi. Pusat içeriden çıkıp beni gördüğünde gülümser gibi oldu fakat yüzündeki ciddiyet hemen geri geldi. İçeriden çıkan adam "Ben sizi yanlız bırakayım, hadi eyvallah yüzbaşı" diyerek yanımızdan uzaklaştı. Pusat bana dönüp "İçeri gelsene" dedi, aslında şuan Pusat'la değil, yüzbaşı Pusat DUMAN'la konuşuyordum. Ne bu ciddiyet?

YEŞİL'İMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin