Bir buçuk saatir Pusat ve Helin öylesine konularda konuşuyorlardı. Daha doğrusu Helin konuşuyor, Pusat dinliyordu. Helin ne kadar boş konuşsa da onu ciddiyetle dinliyor, komik şeylere gülüyor, sorduğu sorulara cevap veriyordu Pusat. Asla sıkılmamış ve Helin'i dikkatle dinlemişti.Helin "Çok boş konuştum dimi, başını ağrıttım" dediğinde Pusat gülerek "Hayır, devam et" dedi, Helin gülümsedi ve o saniyelerde kapı çalındı ve açıldı.
Gelen kişi yani kişiler Pusat'ın abisi, abisinin eşi, yani Güneş ve Aylin'di. Aylin hızlı adımlarla Pusat'ın yanına gitti ve "Amcaa" dedi, sesi biraz ağlamaklı çıkmıştı. Pusat ise "Efendim güzelim" dedi ve Aylin'in saçlarını okşadı. Aylin'in gözleri yaralarının üzerlerine yapıştırılan bandajlardaydı. Yaralar yeni sarıldığı için Pusat'ın üzerinde hiçbirşey yoktu. Aylin minik parmağını en büyük yaranın üzerine getirip "Burana noldu ?" diye sordu, tatlı tatlı. Pusat "Yara oldu" dedi. Aylin gerçekten çok üzülmüştü. Bu ikilinin arasında çok büyük bir bağ vardı. Çoğu çocuğun ilk kelimesi anne veya baba iken Aylin ilk Pusat demişti. Pusat'ın o anki mutluluğu kelimelere dökülemezdi, tarifsizdi.
Pamir yandaki sandalyelerden birini kardeşinin yatağının yanına çekti ve "İyi misin ?" diye sordu. Pusat'ın saçları ile oynamaya başladı. Pusat "Abi" dedi bıkkın bir sesle ve abisinin elini iteledi. Bu çocukluktan beri böyleydi. Pamir, Pusat'ın saçlarını okşardı, ama büyükçe Pusat bunun saçma ve çocukça olduğunu düşünmeye başlamıştı ve çoğu zaman izin vermezdi. Fakat içten içe hoşuna gitmediği de söylenemezdi.
Pusat'ın sadece bir abisi vardı, iki kardeş, çocukluktan beri gayet iyi anlaşırlardı ve birbirlerini herşeyden çok severlerdi. Tabiki kardeş kavgalarını saymazsak.
Pamir, Pusat gibi uzun boylu siyah saçlı ve Pusat'ınkilerden biraz daha koyu bir çift ela göze sahipti. Doktordu.
Pusat'ın bu ameliyatında yanında olamamıştı. Bir ilçeye gitmişti.
Güneş ise, ismi gibi sarı ve gür saçları olan güzel bir kadındı. Saçları boya değildi, doğuştan sarışındı. Araları açık kahverengi olan sarı saçları vardı. Kehribar gözleri ise saçları ile gayet uyumluydu.
Pamir gülerek elini çekti ve "Bir derdiniz olduğunda gelirsiniz yüzbaşı" dedi. Eğer bir derdi veya sıkıntısı varsa ve abisi yanındaysa saçıyla oynamasını önemsemezdi Pusat, aksine bu hareketi Pusat'ı rahatlatırdı. Pusat sırıttı, evet giderdi.
Güneş "Nasılsın Pusat ?" diye sordu. Herkes bunu soruyordu. Pusat bu sorudan sıkılmıştı. İyiydi. "İyiyim yenge" dedi. Güneş tebessüm ederek cevap verdi.
Aylin biraz zorlansada Pusat'ın yatağının üzerine çıktı ve Pusat'ın yanağına minik bir öpücük kondurdu.
Pusat ise Aylin'in yanaklarını avucunun içine aldı ve sağ yanağını kocaman öptü.Güneş, Helin'i gördüğünde gülümseyerek "Merhaba" dedi ve Helin'e doğru yürüdü. Helin'de "Merhaba" dedi, Güneş "Nasılsın Helin ?" diye sordu, Aylin'in öğretmeni olduğu için tanıyordu, ilk sohbetleri değildi. "İyiyim, sen nasılsın Güneş ?" diye sordu Helin. Güneş Helin'den büyüktü, aralarında dört yaş vardı fakat Güneş kendisine abla demesine gerek olmadığını söylemişti. Yüzündeki o samimi gülümseme ile "Bende iyiyim canım teşekkürler" dedi Güneş.
Onlar sohbete devam ederken kapı açıldı ve içeri "Komutanların bir tanesi çat çat çat çat" diyerek ve elinde tuttuğu tatlı paketini yukarı kaldırıp roman havası oynayarak içeri girdi Gökhan.
Herkes gülmeye başladığında timin diğer üyeleri ise Gökhan'a uyup alkışlayarak içeri girdi. En son Emre girmişti, onun süprizi daha büyüktü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEŞİL'İM
General FictionAsker Erkek ve Öğretmen Kız Ana sınıfı öğretmeni olan Helin Hakkari'ye çalışmak için gittiğinde en yakın arkadaşının sevgilisinin, komutanı ile tanışır :) 💚