2.BÖLÜM

3.1K 94 27
                                    


Eve girer girmez Doğa'nın hadi gel demesi ile salona girmiş bulunuyodum. Kendimi kanepeye attım ve "Çok yoruldum" diyerek gözlerimi kapattım ama Doğa kolumdan tutup "Hadi gel yemek yaptım sana" diyerek beni mutfağa sürüklemişti. Mutfağa girdiğimde masa üzerinde duran salata, turşu, tabak, çatal gibi şeyleri gördüm, ocakta ise 2 tane tencere vardı. Doğa hanım döktürmüştü.

"Oo Doğa hanım siz yemek yapmak ne demek biliyor muydunuz ya?" diyerek bi sandalye çektim ve oturdum.  Doğa'nın bana attığı bakışları görünce gülmemi tutamayarak ufak bi kahkaya attım "Şaka lan şaka gül diye" dedim ama Doğa "Hah hah ha" diye yapmacık bir şekilde güldü ve tabakları alıp pilav ve tavuk sote koymaya başladı, sevdiğimi biliyodu o yüzden yapmıştı büyük ihtimalle, can işte.

Yemekleri yedikten sonra Doğa'nın benim için hazırladığı odaya girdim. Valizleri sonra yerleştiricektim, şuan yuhum geliyodu. Ve mükemmel bir haber daha vereyim yarın ilk iş günümdü! Bir anasınıfında öğretmenlik yapacaktım, güle güle uyku hoşgeldin uykusuzluk...

Doğa'nında işi vardı, o'da askeriyedeki revirde hemşirelik yapıyodu. Zaten Emre ile orda tanışmışlardı, ne romatik ama...

Sabah uyandıktan sonra kahvaltı edip hazırlanmaya başlamıştım. İlk iş günüm olduğu için aşırı heyecanlıydım. Altıma bej rengi bir kargo pantolon, üstüme ise sıfır kollu bir crop giyip cropun üstüne beyaz kalçamın biraz üstünde biten beyaz bir gömlek giymiştim.Gold renginde takılarımı takıp hafif bi makyaj yaptıktan sonra saçımı aşağıdan topladım.

Hazırlanmam bittiğinde odadan çıktım ve Doğa'nın odasına doğru yürümeye başladım. Kapıyı nezaket olsun diye 2 kere tıklayıp cevap beklemeden içeri girdim. "Ben hazırım" dedim ama gözlerimle nasıl olmuşum diyordum. Doğa bana kısa bir süre bakıp aynaya döndü ve "Çok güzel olmuşsun" dedi. "Sende" diyerek odadan çıktım ve çanta hazırlamadığımı fark ettim. Çok zekiydim. Elime beyaz bir çanta alıp içerisine gerekli şeyleri koydum, makyaj malzemesi gibi aşırı gerekli şeyler yani.

Doğa ile yolun bir kısmını beraber yürümüştük Doğa otobüse bindi ben ise zaten çalışacağım yer eve yakın olduğu için yürümeye başladım. Anaokulunun kapısına geldiğimde içeri giren çocuklara bakıyorum, acaba benim sınıfımda olan çocuklarda var mıydı aralarında ? İçeri doğru yürüdüm ve müdür beyciğimizin odasına gittim. Görgüsüz adam kapısının yanına kocaman MÜDÜR  yazdırmıştı. Aslında müdür olsam bende öyle yapardım ama neyse.

Bu düşüncelerimi bırakıp kapıyı tıkladım fakat bu sefer içeri uçmayacaktım tabiki. İlk günden kovulmak istemem.

İçeriden  gelen "Gel" sesi ile içeri girdim ve beni gördükten sonra "Siz yeni öğretmensiniz değil mi" diye sordu sevecen bir tavırla "Evet " dedim heyecanla gülümseyerek. Müdür "Senin sınıfın 'C' şubesi" dedi.  Teşekkür ederek odadan çıktım.

Müdürün odasından çıktıktan sonra öğretmenler odasına ilerledim. Dersin başlamasına 15 dakika vardı. Ben tabiki mükemmel bir öğretmen olduğum için öğrencilerime şeker almıştım. Şekeri koyduğum poşetin içinden şekerleri  çıkarttım ve poşeti çöpe attım.

Diğer öğretmenlerle tanıştıktan sonra telefonunun bildirim sesi ile telefonumu elime aldım. Mesaj Doğa'dandı okula gittin mi yazmıştı. ona saçma bir anlık fotoğraf çekip attım ve evett yazdım. Telefonumu cebime koyup sınıfıma doğru gittim. Sınıftan içeri girdiğimde birbirinden tatlı 18 tane çocuk gördüm. Çocukları çok seven bir insan olduğum için mesleğimden gayet memnundum.

Çantamı ve elimdeki birkaç şeyi masanın üzerine bıraktım ve çocukların karşısına geçtim "Merhaba" dedim hepsinin bir ağızdan merhaba öğretmenim demesi ile içim eridi, ufak bi tebessümün ardından kendimi tanıtmaya başladım "Ben öğretmeniniz Helin Akpınar" dedim  ve öğrencilerimi tanımak için hepsinin ismini listeden okuyup kendilerini tanımalarını istedim.

YEŞİL'İMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin