Albay sabah erkenden uyanmıştı. Pek uyuduğu da söylenemezdi. Sebebi ne miydi? Kızı akşam eve bir erkekle gelmişti!Arnisa'nın uyanıp yanına gelmesini beklemişti fakat gelmemişti. Sorun değildi, o giderdi.
Oturduğu kanepeden ayaklandı ve kızının odasının yolunu tuttu. Mutfakta kahvaltı hazırlayan eşinin sesi ile birkaç saniye önce önünden geçtiği mutfağın kapısının önüne tekrar geldi. "Fatih bak çok kızma kıza hem Pusat'ın timdenmiş işte, onlara mı güvenmiyorsun?" Diye sordu eşi Esin. Albay düşündü. Pusat'ın timden olduğu doğruydu. Pusat sevdiği ve taktir ettiği bir askerdi. Fakat konu Pusat değildi, Ege idi. Ege'ye de güvenirdirdi normal şartlarda fakat şartlar normal değildi. Kızı onun kokusunda uyumuştu!
Albay "Konuşacağım sadece Esin" dedi. Kızının odasının önüne geldiğinde kapıyı iki kere tıkladı.
Arnisa içeride arkadaşı ile konuşuyordu "Kanka ben kapatıyorum babam geldi sanırım ben bittim" dedi ve telefonu kapattıktan sonra "Gel" dedi kısık bir sesle. Albay içeri girdi ve kızının yatağında bağdaş kurmuş bir şekilde oturduğunu gördü. Kapıyı kapattı.
Arnisa "Günaydın baba" dedi gülümsemeye çalışarak. Gülümseyemiyordu! Az önce arkadaşından dün gece yaşananlar hakkında bilgi edinmişti. Arkadaşı gittikten sonra ki konuşmaları kafasında pek netleşmemişti. Arkadaşı Dilek'in anlattıkları bile utanç vericiydi. Acaba ne demişti adama. Çok saçmalamadığını umdu.
Albay "Günaydın" dedi. Yatağa doğru ilerledi ve kızını karşısına alarak oturdu. "Dün geceyi hatırlıyor musun Arnisa?" Diye sordu. Arnisa "Biraz" diye bir cevap verdi. Babasının bu sakin tavırları onu germeye başlamıştı. Babası diğer kişilere ne kadar sert olsa da bu sinirini ailesine pek yansıtmazdı. "Mesela akşam eve başka birinin kucağında geldiğini?" Dedi sorarcasına albay. Arnisa'nın gözleri kocaman açıldı. Ne demek bu hatırladığı şey rüya değildi ?!
"Baba..." demekle yetindi Arnisa. Diyecek birşey bulamadı. "Efendim güzel kızım ne baba?!" Dedi albay hafif sinirle. "Kızım, bana çok içmem diyosun arkadaşkarımla konuşurum sadece diyosun ve Ege seni eve getiriyor. Ya başkası olsaydı?" Diye sordu albay. Başkası olması düşüncesi bile sinirlenmesi için yeterli bir sebepti. Asker adamın partide ne işi var, diye de düşündü albay. Ah yeni nesil...
"Ama başkası değilmiş demi baba" dedi Arnisa durumu toparlamak amacıyla. Pek işe yaradığı söylenemezdi... "Sen Ege'yi nerden tanıyorsun Arnisa?! Sana göre yabancı değil mi kızım?" Diye sordu albay. Kızı elden gidiyordu!
Arnisa hemen "Yabancı tabiki baba ben sana yabancı değil dedim" diyerek toparladı. Albay birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra konuşmaya başladı "Bidaha olmasın" dedi yansıtmamaya çalıştığı siniri ile.
Arnisa'nın yüzündeki gerginlik soldu, yerini küçük fakat içten bir gülümseme yerleşti. "Kahvaltı birazdan hazır olur, bekliyorum" dedi albay. Arnisa ise ayağa kalkarak "Tamam" dedi.
Bu beladan da kurtulduk, diye düşündü Arnisa. Herşey yeni başlıyordu oysaki...
...
Hakkari'ye geldiğimden beri askeriye kapısının önüne kaç kez geldiğimi bilmiyordum. Şimdi ise Doğa'mı bekliyordum.
Doğa'ya kapının önüne geldiğime dair mesaj atmıştım. Doğa ise birkaç dakikaya geleceğini söylemişti. Kapını önünde dikilmiş telefonumla ilgileniyordum.
Başımdaki Şubat ayında olmamıza rağmen tüm ışığıyla açmış olan güneşin ışığı bir anda söndü. Kıyamet kopacaktı galiba.
Kafamı kaldırdım. Yanlış alarm kıyamet değil, Pusat. Karşımda uzun boyu ve geniş omuzları ile gayet heybetli bir Pusat vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEŞİL'İM
Ficción GeneralAsker Erkek ve Öğretmen Kız Ana sınıfı öğretmeni olan Helin Hakkari'ye çalışmak için gittiğinde en yakın arkadaşının sevgilisinin, komutanı ile tanışır :) 💚