15.BÖLÜM

1.1K 38 8
                                    


Koridorda sert ve emin adımlarla yürüyordu Pusat. Hedef belliydi. Sorgu odası.

Kimin mi sorgusunu alıcaktı ? Hajta'nın.

Hajta için kötü Pusat için mükemmel bir haberdi. Sorgu işini özellikle kendisinin yapacağını söylemiş ve Hajta'yı uzun süre bekletmişti. Beklesindi işinin adı neydi ?

Kapının önüne geldiğinde ona selam veren askerlerin selamına başını sallamakla yetindi.

Sorgu odasına baskın yaparcasına girdi. Hajta'nın gözleri anında kapı ile buluştu. Gözle görülür bir korkusu vardı. Olmalıydı, korkmalıydı.

"Bir söz vardır bilir misin ?" Diyerek kapıyı kapattı ve Hajta'nın hemen karşısındaki sandalyeye kuruldu Pusat. Gayet rahat bir tavırla yayıldı sandalyeye. Hajta birşey söylemedi, sadece dik durmaya çalışıyordu. Pusat devam etti "Kul yaşattığını yaşamadan ölmez diye" dedi. Hajta "Laf kalabalığı yapma" dedi. Bu durumdaki bir kişi için fazla salaktı. Pusat'ın dudakları yukarı kıvrıldı, "Pardon ya, başın mı ağrıdı ?" Diye sordu ciddiyetsiz bir şekilde. Hajta yine birşey demedi. Pusat "İletişim iki kişilik birşey yalnız" dedi. Konuşmuyacaksa neden buradaydı ki. Pusat değerli vaktini bunun için harcamak zorunda değildi yani.

Belindeki silahı çıkarttı, masanın üzerine koydu. Hajta'nın elleri bağlıydı, hiçbirşey yapamazdı. Ki elleri bağlı olmasada pek götü yemeyebilirdi.

Hajta biraz gerildi. Pek çaktırmamaya çalışıyordu fakat Pusat anlıyordu. İlk kez birinin sorgusunu çekmiyordu sonuçta.

"Noldu bi gerildin ?" Diye sordu ciddiyetle Pusat. Hajta ise "Öldüreceksin demi beni" demekle yetindi. Pusat'ın dudakları yeniden yukarı kıvrıldı. Eğleniyordu. "Bilmem, keyfim ne isterse" dedi. Hajta'nın hayatı Pusat'ın keyfine bağlıydı. Ne isterse yapardı. Öldürse yeriydi.

"Birazda biz soru soralım dimi ama" diyerek sandalyede dikleşti ve ellerini masada birleştirdi. "Sana bu emirleri veren kim ?, başınızda kim var ?" Diye sordu Pusat. Hajta yine birşey demedi. Pusat'ın sabrı azalıyordu. Elini masaya sert bir şekilde vurdu ve "CEVAP VERSENE LAN" diye bağırdı. Hajta oturduğu yerde sıçradı. Şuan ona bakan bir çift ateş topu vardı, sesi ise gayet gürdü. "Hiç- hiçkimse yok" dedi. Pusat masada duran silahı eline aldı, tetiği çekti. "Şurada seni gebertirim, hiçkimse de birşey diyemez anladın mı beni" dedi sadece. Hajta iyice gerildi. Kesinlikle yapardı. Hajta "Irak'ta, adı Acar" dedi. Pusat'ın kaşları hafifçe çatıldı "Acar ha" dedi, Hajta başını aşağı yukarı salladı.

Pusat birkaç tehdite söylemesine şaşırmadı. Bunların kendisine bile saygısı yoktu zaten.

Pusat "Tam olarak yerini ve kim olduğunu açıkla" dedi. Hajta, Pusat'a gerekli bilgileri verdi.

Pusat, Hajta'ya gerek olup olmadığını düşündü. Pek emin olamadı, şimdilik hapisanede kalması iyiydi belki tekrar gerek duyabilirlerdi. O yüzden şimdilik birşey yapmayacaktı. Fakat bi tokattan zarar gelmezdi. Ayağa kalktı ve en sertinden bir tokatı Hajta'ya geçirdi. Hajta sandalye ile beraber yere savruldu. Dudaklarından bir inleme çıktı. "Neden böyle bir şey yaptın" diye sordu, ağzına kan tadı gelmeye başlamıştı bile. Pusat sırıtarak "Keyfim" dedi ve odadan çıktı.

Gerekli yerlere gerekli bilgileri verdikten sonra odadan çıktı. Görev enkaz timine verilmişti. Akşam gideceklerdi ve sabahın ilk ışıklarında Acar'ın uykusunu böleceklerdi.

Pusat göreve gitmeden önce Helin'e haber verme gereksinimi duydu. Telefonunu çıkardı, YEŞİL adlı kişiyi buldu ve ilk başta mesaj atmayı düşündü sonra ise aramayı daha mantıklı buldu.

Pusat: Alo

Helin: Efendim

Pusat: Nasılsın

Helin: İyi, sen

YEŞİL'İMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin