Yaklaşık 2 saat 10 dakika süren film bitip salonun ışıkları kapanınca üçlü yerlerinden kalktı. Film bilim kurgu tarzıydı, sıkıcı değildi ama Timur hafiften mayışmıştı. Bunu iki kardeşe belli etmek istemedi, beraber geldikleri ilk filmde sıkılmış zannedilmek inanılmaz bir ayılık olurdu. Özgün Timur'un koluna hafifçe dokunup konuştu.
"Berker'e dersin varsa beraber geçelim istersen. Özgen ara babamı, işten dönecekti zaten. Alsın seni de yolun üzerinden." Özgen'in kaşları alayla havaya kalktı ama bir şey demeden babasını aramak için daha az insanın olduğu bir yere yürüdü. Timur'un bugün dersi yoktu ve bunu Özgün'e söylemişti diye hatırlıyordu. Yanlış mıydı?
"Takdir edersin ki her zaman kardeşimin yanında diğer abisine intikam planı hazırlamıyorum. Kahve alalım da aklımda bir şeyler var, onları anlatayım. " Timur durmu anlayıp kafa salladı ve bir alt katta bulunan kahveciye ulaşmak için yürüyen merdivenlere bindi. Onun arkasındaki Özgün de bir yandan telefonunda birine mesajlar yazıyordu.
"Önüne bak şimdi düşeceksin." Özgün Timur'un uyaran sesiyle hafifçe gülümseyip telefonunu cebine attı ve onun yanına geçti.
"Başladı vizelerin değil mi?" Timur kafa sallayıp onayladı. Birkaç gün önce başlamıştı. Zaten vize haftasına girmişken gelip alışveriş merkezinde film izlemek de pek Timur'luk değildi. Hala içinde çığlıklar atan anksiyetik sesi duymamazlıktan gelmeye devam etti. Özgün'ün böylesine bir sosyal kelebek olup hiçbir alttan dersi olmaması da oldukça şaşkınlık vericiydi. Dışarıdan öyle durmasa da derslerine cidden önem veriyordu galiba.
"Bizimkilerin falan da başlamış, buluşmayı vizelerden sonraya çekelim diyorlar. Sana da uyar mı?" Timur birkaç saniye düşündü ve ardından cevapladı.
"Vizelerden ne kadar zaman sonra olduğuna bağlı. Hemen ardındansa katılabilirim, tatilde eve gitmem gerek." Özgün alt dudağını dişlemeye başlayıp kafa salladı.
Kahveciye geldiklerinde Timur az şekerli Türk kahvesi isterken Özgün latte istemişti. Bardaklarını alıp boş masalardan birine geçtiler. Özgün plansız gelmişti buraya ama bunu Timur'a çaktırmak istemedi.
"Şimdi Ravza'nın ilgisini güzelce üzerimize çektik. Yavaş yavaş buluşmaların dozunu artıralım, iyice şüphe tohumları ekelim. Bir kere de sende kaldığımı söylersen tamamdır, manyak olur buna." Timur kafa sallayıp aklına takılan soruyu sordu.
"O zaman bu oyunu ne zaman bitireceğiz? Ne zaman ayrılacağım yani Ravza'dan?" Özgün duraksayıp düşündü. Bu oyun bitince ortak paydada buluştukları bir şey de kalmamış olacaktı. Oyunu bitirmek istemiyordu, omuz silkti önce.
"Seni aldatmakla suçladığı birkaç seferden sonra ayrılabilirsin. En son neler konuştuğunuzu bilmiyorum ama çok beklemeyeceğini düşünüyorum. Özgür'ün arkadaşlarına bile karışıyor, her ne kadar seni gerçekten sevmese de insanlar onları seven kişiler gittiğinde delirir." Timur düşünceli bir şekilde kafa salladı. Her geçen gün aslında yaşadıkları ilişkinin iki kişilik olmadığını, daha da kötüsü, kendisinin o ilişkinin fertlerinden bile olamadığını fark ediyordu. Her gün aptallığına yanıyor, etrafında dönen şeylere nasıl bu kadar kör olabileceğine anlam veremiyordu.
"Kendini suçlamıyorsundur umarım, burada bir suçlu varsa bunlar Ravza ve Özgür'dür." Timur Özgün'ün tesellivari cümlelerine omuz silkti. Aptallığına üzüldüğü doğruydu ama kalkıp aldatılmayı hak ettiğini düşünmeyecekti.
"Özgür'le aranızda ne geçti de bu intikam oyununa dahil oldun?" Özgün aldığı soruya cevap vermeden önce yüzünü masaya eğdi, dalgınca bardağının sapıyla oynadı. Bilen kişi sayısı bir elin parmağını geçmezdi, Özgür'le Özgün arasındaki son ortak fikir de buydu. Özgün Ravza'nın bile bilmediğine emindi. O ikisi her ne kadar aşk kuşları gibi gezseler de Özgür Ravza'ya Özgün'le arasındaki şeyi anlatacak kadar güvenmiyordu.
Ama Özgün Timur'a güveniyordu. Şahsen tanışalı çok olmamıştı ama nedenini anlamadığı bir şekilde güveniyordu.
"Lisede yönelimim ifşa olmuştu ve tahmin edebileceğin üzere çok da güzel günler değildi. Şuan o kadar umursamasam da iki yılım zehir olmuştu. Okulda sosyal biri sayılırdım, bir anda tek bir arkadaşım bile kalmamıştı. Özgür yanımda olur sanmıştım ama o da sırtını döndü. Ne annemlere söyleyebiliyordum ne okul idaresi umursuyordu. O zaman Özgür'e olan son sevgi bağımı kopardım sanırım. Bütün dünya karşımda olsa da o yanımda olur sanardım, olmazmış. Bazen hayatımızı sıfırdan kurabilmek için sıfırın altına inip temel atmamız gerekebiliyor. Ben lisede o günleri yaşamasaydım bugün memnun olduğum bu hayatı yaşayamazdım. Galiba gerçekten güzel şeyler için bazen kötü zamanlara katlanmalıyız. " Timur kafa salladı ama bu düşünceyi destekleyebilecek bir anısı olduğundan emin değildi. Ravza'ya kurduğu intikam oyunu sonucunda yeni kişilerle tanıştığını inkar edemezdi ama bu oyun sona erdikten sonra hayatında aklmaya devam edip etmeyeceklerini bilmiyordu. O yüzden kesin sonuca varmak istemedi, bekleyip görecekti.
"Belli etmesen de zekisin bayağı bu arada, bu azmini derslerinde göstersen bölüm birinciliği garantiydi." Özgün gülümsedi, Timur'un ağzından iltifat duymak kürdanla iğne tutmayaçalışmak kadar zordu.
"Ne yapalım, ancak hinliğe çalışıyor kafam. Kaos seviyorum, elimde değil." Timur da gülümseyip kahvesini içti. Böyle kahvecide oturup zaman öldürmek kendisini anksiyete ataklarına soksa da Ravza'dan, ailesinden ve derslerden kafasını biraz olsun uzaklaştırabilmiş hissediyordu, uzun süre yüzdükten sonra nefes almış gibi hissediyordu.
—
sinavlarinizda basarilar umarim hepiniz timur gibi super notlar alirsinizz <3