otuz iki

682 95 20
                                    

O gece gayet sakin ve sessiz geçmişti. Gün içinde oldukça yorulan altı genç saat çok da geç olmadan odalarına çekilmişti. İrfan ve Erdem doğrudan uyurken diğerleri hemen uykuya dalamamışlardı. Timur diğer odalardakilerden haberdar değildi ama kendi oda arkadaşı ve şahsı hakkında yorum yapabilirdi.

Bahçede biraz oturduktan sonra rüzgar esmeye başlayınca odalara dağılmışlardı. Şimdi Timur ve Özgün karşılıklı yataklarında oturuyor ve telefona bakıyormuş gibi yaparak birbirlerine kaçamak bakışlar atıyorlardı. En sonunda Özgün bariz bir şekilde bakarak aklındaki sorudan kurtuldu.

"Ravza'yla görüştüğünde ondan ayrılacaksın, değil mi?" Timur elindeki telefonu yatağın üstüne bırakıp kendisine bakan Özgün'ün bakışlarına karşılık verdi. Şimdi ikisi de doğrudan birbirlerine bakıyorlardı. Bu bakışma Timur'un ağzını kuruturken cevap vermesi gerektiğini hissetti.

"Ayrılacağım, zaten ben ayrılmasam o ayrılırdı herhalde. Beni aldattığını biliyorum, o da onu aldattığımı sanıyor. İlişkiye devam etmek için midesiz olmamız gerekirdi sanırım. " Yüzündeki ufak tebessüm Özgün'ün de gülmesine neden olmuştu. Aralarında yeniden sessizlik oluştu. Timur aklına takılan ayrıntıyla sessizliği ikinci kez bozan kişi oldu.

"Özgün, sahiden neden bu meselede bana yardım ettin? Yani düşünüyorum düşünüyorum mantıklı gelmiyor. Sana hiçbir kazancı olmayan bir mesele bu." Timur'un sorusuyla nefesini tuttu Özgün. Şu anki ruh hali öyle garipti ki sanki ağzını açsa her şey dökülecek gibiydi. Akşam dokuzdan sonra bir şey yapmayın diyen kişilere şimdi hak vermişti. En sonunda derince nefes aldı ve cevapladı.

"Açıkçası bu sorunun birden fazla cevabı var, o yüzden hangisini söylesem yanlış olur sanki. Yine de merağını hafifletmek için bir tanesinden bahsedebilirim. Fark etmişsindir Özgür'le aramız pek iyi değil. Hatta hiç iyi değil. Sebebi biraz eskiye dayanıyor, o yüzden içimde inanılmaz bir öfke taşıdığımı söyleyeceğim sadece. Özgür şöhreti olmasını, insanların onu konuşmasını sever. Eleştirmiyorum bu arada, gayet normal bir şey bence. Bu itibarının lekelenmesi, sportif havalı çocuktansa birini aldatan biri olarak öne çıkması öfkemi soğutacak sanki. Yani evet Ravza ve Özgür halka açık bir ilişki yaşıyorlar ama Razva'nın seninle sevgili olduğunu bilen kadar bilmeyen de var bence. Bilmeyenler için ikisinin arasında ideal ve tatlı bir ilişki var. Bu tipler idolize ediyorlar Özgür'ü. Bu yüzden hiç değilse o da hissedecek benimki kadar bir öfke. İşte bu yüzden kabul ettim. Çünkü belli etmesem de içimde ikizimle halledemediğim sorunlarım var. Çok bahsettiğim bir şey değil bu arada. Özgen falan da bilmiyor, senin dışında bir Mikail biliyor. O da kendi başına anladı. O şekilde yani; nasıl ki senin ana hedefin Ravza, benimki de Özgür. " Timur yanağının içini ısırmaya başlamıştı konuşmanın ortasında. Hala merak ettiği ve sormak istediği meseleler vardı ama bugünlük bu kadar gibi hissetmişti. Daha fazlasını sorup Özgün'ü zorlamanın lüzumu yoktu.

"Yatalım o zaman, malum yarın erkenden yolcuyuz." Timur Özgün'ün cümlesine kafa sallayıp oturduğu yatakta kayarak yattı. Özgün birkaç saniyelik tereddütten sonra kendine düşünme payı bırakmadan gecenin son sorusunu sordu.

"Oyunumuz bitmiş olsa da görüşmeye devam edeceğiz değil mi?" Timur gülümseyip loş ışık altında gördüğü Özgün'e kafa sallayıp onayladıktan sonra duvar tarafına döndü yüzünü. Gülümsemesi büyürken Özgün'ün hayatına girmesiyle yaşadığı değişimleri düşünerek yavaş yavaş rüyalar alemine geçiş yaptı.

-

Ertesi sabah evdeki gürültüler uyandırmıştı Timur'u. Kafasını çevirip yanındaki yatağa baktığında Özgün'ün hala derin uykuda olduğunu gördü. Yataktan kalkıp odada fazla ses yapmadan dışarı çıktı ve elini yüzünü yıkadıktan sonra gürültünün kaynağını araştırmaya başladı.

"Ya kanka vallahi yaparım diyorum." Mutfaktaki İrfan bıçağı Mehmet'in elinden almaya çalışırken Mehmet oldukça tereddütlü görünüyordu. İrfan gelen Timur'u fark edince ona hızlıca günaydın deyip bıçağı almaya çalışmayı sürdürdü.

"Günaydın Timur, şu İrfan'ı üstümden bir alsan mükemmel olacak. Salatalık domates doğramak istedi ama hiç de güvenemedim şimdi. Kolunu bacağını kesecek başımıza iş çıkaracak. İrfan sen git bavulları falan arabalara taşı, hadi kankacığım." İrfan ikna edici bir tonda konuşan Mehmet'e göz devirip mutfaktan çıktı. Mehmet yeniden Timur'a döndü.

"Sabahtan mı çıkacaksınız siz şimdi?" Timur kafa salladı. Ocağın üstündeki çayın kaynayıp kaynamadığı kontrol ettikten sonra sordu.

"Otobüsle gidiyordunuz siz de değil mi? Bırakabiliriz aslında sizi de. Yakınsa yani." Mehmet başını iki yana salladı.

"İrfan aile evine geçecek doğrudan, uzun yol yani. Benim de buradan sonra gitmem gereken bir yer var, sonra da başka bir yere gideceğim falan. Takvim dolu anlayacağın, bir de sizin yola ters. Düşünmen bile yeter adamım." Timur kahvaltılıkları masaya koyup gülümsedi ona. Özgün'ü uyandırması gerektiğini düşünerek Mehmet'e odaya çıkacağını söyleyip onun yanından ayrıldı.

Rüyalarının ilkinde Ravza ile yüzleşmesinin ön gösterimini görmüş ve bu yüzden saat dört gibi uyanmıştı. Camı açıp biraz hava almış, aklını dinlendirmiş ve uykusuna geri dönmüştü. Dönmeden önce aklındaki tek şey bu mezvuya derhal nokta koyması gerektiğiydi. Yoksa bu gidişle bu yüzleşme onu gölgesi gibi her yerde takip edecekti.

Odaya girdiğinde Özgün'ü uyanık bir şekilde yatağında otururken bulmuştu. Yanına ilerleyip oradaki dolaba yaslandı ve konuştu.

"Günaydın. Kahvaltı neredeyse hazır, hadi elini yüzünü yıka da bir şeyler yiyelim." Özgün iyice esneyip elini dağılmış kıvırcık saçlarından geçirerek onları düzeltmeye çalıştı ve hala uykulu bir gülümsemeyle Timur'a baktı.

"Günaydın sana da. Tişörtüne ne oldu?" Timur kafasını eğip tişörtüne baktığında açık renkli tişöründe yoğun kıvamlı bir şey olduğunu gördü. Elini sürüp ne olduğu anlamay çalışırken düşen jetonla ofladı.

"Reçel. Masaya koyarken bulaştı herhalde üstüme. Keşke dün akşam indirmeseymişim eşyalarımı. Şİmdi arabaya in, odaya geri çık uğraş dur." Özgün yüzünde belirecek gibi olan gülümsemeye engel olup çözüm önerisi sundu Timur'a.

"Ben daha indirmedim eşyalarımı, istersen kendi tişörtlerimden birini vereyim. Şimdi hiç uğraşma arabaya inip tişört almakla." Timur her zamanki alışkanlığıyla reddedecekti fakat Özgün sporcu çantasını açmıştı bile. İçinden giyilmemiş bir tişört çıkartıp Timur'a uzattı. Timur ona gülümseyip tişörtü aldı, daha önce kimseden destek beklemediği için Özgün'ün anlık yaptığı karşılıksız iyilikler onu şaşırtıyor ve biraz da geriyordu.

Onun tişörtü almasıyla Özgün rahatça giyinebilmesi adına odadan çıktı ve yüzünü yıkamak için tuvalete yöneldi. Tişörtlerinden birini Timur'a vermiş olması ve Timur tişörtünü geri verecekse bile bu bahaneyle görüşecek olmaları keyiflendirmişti kendisini. Tuvalete girmeden ellerini havaya açtı ve neşeli bir tonda konuştu.

"Allah'ım, bu fırsat için teşekkür ederim. Artık sana daha çok dua edeceğim."  Onu gören Mikail odasının önünde durmuş, tuvaletin önünde iman aşkı gelen arkadaşına garip bakışlar atmıştı sadece.

merhabaaaaa!!!! artık ravza-timur yüzleşmesini görmek istediğinizi hissediyorum -ki ben de artık onu yazmak istiyorum- ama birkaç geçiş bölümü mecbur oluyor... fakat planlamalarım beni yanıltmıyorsa sonraki bölüm diye bir ön bilgilendirme yapabilirim bence!! veee bu arada her ne kadar üçüncü gün yazmış olsam da bayramınızı kutlarım, umarım çok keyifli bir bayram geçirmişsinizdir :) yeni bölüme dek görüşmek üzereee hoşça kalıııınn

(oy ve yorumlarınızla beni mutlu edebilir ve bayram şekeri verebilirsinizzz)

cheater | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin