"Oyunu beğendin mi ?" Timur yolda gözüne kestirdiği taşı tekmelerken kafa salladı. İzledikleri tiyatro oyunu gerçekten eğlenceliydi. Komedi türündeydi ve Timur hiç sıkılmamıştı. Uzun süredir monoton ilerleyen hayatına biraz renk geldiğini hissetmişti.
"İzlerken ilkokulda yaptığımız tiyatrolar geldi aklıma, nostaljik hisssettim. Sahi siz hiç yapar mıydınız ?" Timur gözlerini kısıp biraz düşündü. Bir kere yapmışlardı yanlış hatırlamıyorsa.
"Yapmıştık sanki bir kere. Uyuyan Güzel'di galiba. " Özgün gülümseyerek baktı ona.
"Neyi canlandırmıştın sen ?"
"Prenstim sanırım. Çim olan çocuk prens olmak için ağlamıştı ama roller kura ile belirlendiği için değiştirilmedi." Özgün dudaklarını anladım dercesine büküp kafa salladı.
"Peki sen?" diye sordu Timur. Özgün bu konuşma atağı ile gülümsedi, ilk defa mesajlaşırken Timur'un ağzından cımbızla laf alınıyordu, şimdi daha rahat olmasını yakınlaştıklarına bağlamıştı Özgün.
"Biz bir sürü oyun canlandırmıştık. Öğretmenimiz sanatsal tüm aktiviteleri deneyimlememizi istiyordu. Aklımda en çok kalan Pamuk Prenses sanırım, yedi cücelerden ilk cüce olmuştum. Diğer oyunlarda daha çok kötü karakteri oynardım. " Timur yandan Özgün'e baktı. 170'lerinde olmalıydı Özgün. Anne ve babasında bolca uzun boy geni almış olan ayrıca lisede basketbol oynamayı seven Timur ise ondan yaklaşık 20 santim falan uzundu.
"Özgür'den kısasın sen değil mi ? Boyun kaç ?" Özgün ilk önce onun demek istediğini anlamadı, anlayınca suratını astı.
"Annem ve babam aşırı uzun kişiler değil, ondan kısayım. Özgür ortaokulda boyuna takıntılıydı, her akşam süt falan içiyordu. Sporla da ilgilenince uzadı işte, ben de bu boyda sıkışıp kaldım." Timur kafasını salladı. Özgün'ün oyundan sonra kahve içme teklifiyle yakınlardaki bir mekana gelmişlerdi.
Timur içeri girdiği an gözüne çarpan kişiyle şaşırıp kaşlarını çattı. Ravza ve arkadaş grubu buradaydı ve Timur bunun bir tesadüf olmadığını hissediyordu. Kafasını anında Özgün'e çevirince onun ıslık çalarak etrafa bakındığını gördü. Derince nefes aldı, bugün fazlasıyla Ravza'ya katlanmıştı.
Timur bir masaya geçip otururken Ravzaların onları fark etmemesini diliyordu içinden. Özgün ikisinin kahve siparişini vermeye gitmişti. Timur telefonunu çıkarıp oyununa devam edecekti ki sesi açık olan telefonunun zil sesi kafeyi doldurdu. Sesi telaşla kapatıp gözlerini kafede dolandırırken elindeki telefonu kulağına yaslamış ona bakan Ravza'yla göz göze geldi. Gerilirken masaya ulaşan Özgün'le derince nefes aldı.
"Bizi kesinlikle masaya çağıracaklar, oraya gidemem ben. Yeterince rahatsız oldum zaten bugün, bir de sorularıyla sıkboğaz edecekler. Kahveleri alıp dışarıda içelim." O telaşla konuşurken Özgün derince nefes aldı.
"Timur önce sakinleşmelisin. Eğer bu intikam oyununa girdiysek konfor alanından biraz çıkmalısın. Oraya gidip yakınlığımızı gözlerine sokmak daha iyi değil mi ? Ayrıca bunu daha önce konuşmuştuk, yani sorun olmayacak. Eğer hala endişeliysen orada bir arkadaşım var, onunla konuşursan hem sana soru soramazlar hem o seni rahatsız edecek şeyler söylemez. Yine de yapamayacağım diyorsan istediğini yapıp kafeden çıkarız." Timur tekrardan konuşamadan Ravza masaya varmıştı. Eğilip Timur'un yanağını öptü ve konuştu.
"Sizinle burada karşılaşmayı beklemiyordum. Bizim masaya gelmeye ne dersiniz, ne kadar insan o kadar eğlence değil mi ?" Timur derince nefes aldı. Özgün'le göz göze geldiler, Özgün'ün gözleri soru sorar gibiydi. Timur Özgün'ün seçimi ona bıraktığını anlamıştı. Gözleri masaya kayarken tekrar Ravza'ya baktı ve sahte gülümsemelerinden birini takıp konuştu.
"Çok isteriz. Hadi gel Özgün." deyip elini Özgün'e uzattı. Özgün onun eline bakıp gülümsedi ve elini tutup oturduğu yerden kalktı.
Üçü masaya geldiğinde Ravza koltukta kalktığı yere, Özgür'ün yanına, geri oturdu. Timur iki sandalye çekip yan yana koydu, yanında oturduğu kişi esmer bir çocuktu. Çocuk ona gülümsedi, Timur da bu gülümsemeye yarım yamalak bir gülüşle karşılık verdi.
İlk birkaç dakika masadaki sohbet sıradan ilerlemeye devam etti. Timur tam rahatlayacaktı ki mavi gözlü bir kız onlara dönüp konuştu.
"Bugün sizi salonda birlikte gördüğüme çok şaşırdım. Ne zaman tanışıp arkadaş oldunuz ?" Özgün arkasına yaslandı ve mavi gözlü kıza direkt bakarak konuşmaya başladı.
"Bir buçuk iki hafta önce Mikaillerin evinde tanıştık." Bu cümleden kimse bir şey anlamamıştı. Timur buradan sonrasını ele almaya karar verip konuştu.
"Mikail'in kardeşi Berker'e özel ders veriyorum. Özgün de beni orada görüp tanıdı, konuşup yakınlaştık." Berker bir süredir ders verdiği bir öğrenciydi ama bırakın Özgün'le tanışmayı, Timur Mikail'i bile doğru dürüst tanımıyordu.
"Vay, konuşabiliyormuşsun." Kumral çocuğun biri konuştuğunda grupta birkaç gülüşme oldu. Timur derince nefes alıp arkasına yaslandı, bir şey demeyi düşünmüyordu ama Özgün onunla aynı fikirde değildi.
"Çok komikmiş Eren, ilk şakan mı ? Senin gibi her cümlesinden saçmalık akan birinin çok konuşması yerine mantıklı konuşan birinin az konuşmasını tercih ederim açıkçası ben. Ah üstüne alınma ama, yalnızca örnek verdim." Bu cümleler ortamı sessizleştirdi. Timur, Eren denen çocuğa baktığında kasılmış çenesinden onun dişlerini sıktığını anladı. Böyle saçma bir şakaya karşılık vermsine gerek yoktu ama onu savunan biri olması hoşuna gitmişti. Kafasını eğip dudaklarının kıvrılmasını sakladı.
"Ay gerilmeyin hemen, cidden siz erkekler çok hassassınız. Ben pasta alacağım, başka isteyen var mı ?" diye ortamdaki sert havayı dağıtmaya çalıştı Ravza. Birkaç kişi istediklerini ona söylerken mavi gözlü kızın yanında oturan başka bir kız konuştu.
"Ravza senden çok bahsetti Timur, konuşmaya başladığında susturamıyoruz. Keşke böyle buluşmalara daha erken katılsaydın." Timur'un elinde olsa yüzlerini sansürlerdi, hala buluşmaya gelmeyi çok istemiş gibi davranması çok komikti. Timur buna ufakça gülümseyip kafa salladı, böyle yapmak daha az efor sarf ettiriyordu.
"Ravza hep bicepslerinden bahseder enişte, dediği kadar var mıs-" Mavi gözlü kız gülerek elini Timur'un koluna uzatırken Özgün onun elini tutup engellemişti.
"Birinin vücuduna sormadan dokunmak büyük kabalıktır Gizem, özellikle karşındaki kişi temastan hoşlanmıyorsa. Yerinde olsam önce Timur'a sorardım. " Gizem elini çekerken yüzü kıpkırmızı olmuştu. Timur Özgün'e bakıp gülümsedi, o olmasa gerçekten bu ortamda mümkün değil hayatta kalamazdı.
İnsanlar kendi aralarında konuşmaya başlamışken Özgün Timur'a yaklaşıp fısıldayarak konuştu.
"Yanında oturan kişi Mikail, Berker'in abisi. Ayrıca benim arkadaşım, istersen onunla konuş. Ben tuvalete gidip geliyorum. " Timur kafa sallayınca Özgün ayağa kalktı. Onun ayağa kalkıp gitmesiyle Timur Mikail'e dönüp konuştu.
"Umarım öğretmen veli konuşması yapmayız çünkü Berker'in durumunu hiç merak etmiyorum." Timur buna güldü, bu onu biraz rahatlatmıştı. Hiçbir zaman konuşma başlatabilen biri olamamıştı.