Timur araba yolculuklarını sevmezdi. Babası tek şoför olduğu için yol boyu ya konuşur ya da türkü dinlerdi. Arka koltuğu daimi paylaştığı ablası ise yola çıkarken kulaklıklarını takar, yol boyunca çıkarmazdı. Annesi sık sık saklama kabına koyduğu atıştırmalıklardan uzatırdı, bazen o boğucu araba havasında o atıştırmalıklar öyle kokardı ki kendini camdan atmak isterdi Timur. Kendisi ise bazen ablası gibi şarkı dinler, bazen yolu izler ve bazense annesiyle babasının konuştuğu konuyu ucundan yakalamaya çalışırdı. Annesiyle babasının sesiyle uyuyamadığı için haliyle yolculuklarda uyumak onun için bir seçenek bile olamıyordu.
Ancak anlaşılan bu durum Özgün için geçerli değildi, zira Timur'la beraber arka koltuğa geçtikleri anda Timur'a "Müsaade edersen..." diyerek omzuna uzanmış ve gözlerini kapatmıştı. Geçen minibüste de aynı durumda oldukları için çok önemsemedi Timur ama Mikail'in gözüne takılmıştı bu.
"Allah'ın boz ayısı seni.... Bir gün sonsuz uykuya dalacaksın göreceksin, Özgün'ün onu hiç umursamadan uykusuna devam ettiğini görünce Timur'a döndü, eee sen ne yapıyorsun Timur? Dersler nasıl, var mı alttan aldığın? Ravza ile falan nasılsınız?" Timur Mikail'in sohbet başlatma çabalarına ufakça tebessüm etti. Ne yazık ki hiç iyi değillerdi Mikail.
"Ne yapayım ya, dersler falan konuşturuyor duruyoruz işte. Alttan aldığım dersim yok ama bir tanesinde ufaktan batırmışım sanırım. Neyse ki geçiyorum hepsinden. Ravza ile de aynı bildiğin gibi, yeni bir şey yok. Sende nasıl durumlar, var mı birileri? " Mikail dilini damağına vurarak 'cık' sesi çıkardı.
"Üç ay önce vardı sevgilim ama ayrıldık. Dersler de aynı işte uğraşıp duruyoruz. Baksana şey diyeceğim, Özgün düşünmedi muhtemelen ama rahatsız olmuyorsun değil mi? Benle tanışıyorsun ama gittiğimiz yerde çoğu kişiyle sadeec göz aşinalığın olacak, tanımadığın insanlarla iki gün geçireceğin için rahatsız olmanı istemem. Yanlış anlama tabii, seninle zaman geçirmek çok zevkli ama senin açından düşünmek istedim. Ha bu arada Özgün'ün kafası omzunu ağrıttıysa cama doğru ittirebilirsin." Timur kafasını sağa çevirdi ve uyuyan sarışına baktı. Yüzünde ufak bir gülümseme oluşurken Mikail'e döndü.
"Yok yok ne ağrıması? İlk dediğin şey hakkında da, beni düşündüğün için teşekkürler ama benlik pek sıkıntı yok. Asıl aklıma takılan konu, arkadaşlarınız için sorun olur mu gelmem. Evet ben onları tanımıyorum ama onlar da beni tanımıyor. Özgün sorun olmayacağını söyledi ama beni rahatlatmak mı istedi yoksa sahiden mi söylüyordu bilemedim. " Özgün'ün saçından hoş bir şampuan kokusu geliyordu, arada kafasını hareket ettirince koku Timur'un burnuna doluyordu.
"Kanka valla gittiğimiz yerde senin sıkılmandan daha çok korkuyorum. Arkadaşlarımız bayağı eğlenceli tipler ama gevşekler biraz, a desen gülebilecek kişiler. Özgün onların yanında daha ciddi kalıyor öyle düşün. Neyse kötü tipler değil yine de. Bir yarım saat 45 dakika sonra haber versene. " Timur kafa sallayıp hareket etmemeye çalışarak telefonunu çıkardı cebinden ve ablasına yazdı.
Timur : Abla
Timur : Napıyosun
Canan : Yavrucum
Canan : Oturuyorum sen napiyosun
Timur : Arkadaşlarımla bir yere gidiyorum
Canan : Arkadaslarin mi vardi 😦
Timur : Ya o kadar komiksin ki camdan uçacağım şimdi
Canan : Kessss
Canan : Bitti mi sinavlarin
Timur : Evet
Timur : Üç dört güne geliyorum
Timur : Var mı bi istediğin falan