Siz: Telefon numaranızın rüyamda ne işi var?
05**: kimsin sen?
.
.
Rüyalarını hatırlayan biriysen ve bu sefer bir telefon numarası görürsen ne olur?
.
Merakına yenik düşüp numaraya mesaj atarsan ve o kişi ünlü bir oyuncu olursa?
.
.
Romantik #1👑
G...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sinan
İyi okumalar...
Çağrı Savaş’tan...
Yalan, ruhumuza yapışan bir kara lekeydi. Silinmezdi, kendini daima belli ederdi. Gerçekleri gizler, sırlarla dost olur, artıkça ruhu yok ederdi. Yalanlar benliklerimizi gizlerdi. Bir gölge gibi peşimizden gelirdi. Bir ışık oyunuydu, yalan. İstediğimiz gibi şekil verebildiğimiz, küçük bir açıya bağlı olan bir gölgeydi.
Yalan söylemiştim ve açısını kaybetmiştim. Yolumu kaybetmiştim ve gerçeklerle yüzleşmediğim sürece doğru yolu bulamayacaktım.
Telefonu oflayarak kapattım. Üzerimde ona yalan söylemenin ağırlığı vardı ve artık kaldıramıyordum. Ona fazlasıyla bağlanmıştım ancak nasıl bir tepki verebileceğini bilmiyordum. Ne kadar neşeli gözükse de aslında içinde yaralı bir kadının olduğunu hissediyordum. Aslında kadın demek bile yanlıştı, onun içinde büyüyememiş bir kız çocuğu vardı.
Mesajlarında dahi bunu anlayabiliyorken ona nasıl gerçeği söyleyebileceğimi bilmiyordum. Bana kendini daha yeni açmaya başlamıştı. Oflayarak yüzümü ellerimin arasına aldım. Beni tanımaya başlamıştı ve bunu sadece yazışmalarımız sayesinde yapmıştı. Ya şimdi tanıdığı kişinin aslında düşündüğü gibi biri olmadığını düşünürse?
Bilmiyordum, belki de kafamda kuruyordum ancak Melis’in bende özel bir yeri vardı. Bu hissin adını veremiyordum ancak bir şekilde ona bağlanmıştım ve bunu yaşayanın sadece benim olmadığımı da fark etmiştim.
O benim hayalperestimdi, onu kaybedemezdim.
“Lan! Ne yapıyon orada?” Sinan’ın merakla sorduğu soruyla başımı kaldırıp ona baktım. “Ağzımı bozdurtma gerizekalı. Ne oldu? Niye geldin?” sitem etmiştim çünkü beni rahat bırakmıyordu. Dün geceden beri salaklığımı yüzüme vuruyordu ki haklıydı da bana mı kalmıştı yardım etmek!?
“Ağlama lan, çakma hanımcı.” diyerek kolunu omzuma atarak yanıma oturdu. Kahve saçlı mavi gözlü bir salaktı kendisi. Neden menajerimdi onu bende bilmiyordum. Lise sonda tanışmıştık, bununla. Oyunculuğa yeni başladığım zamanlarda beni hep desteklemişti. Salaktı ama işe yarıyordu yani bazen.
“Hanımcına başlatma Sinan zaten görmüş haberleri hatta inanmışta. Hani kaldırtacaktın lan.” dedim sinirle. Omuz silkmekle yetindi. Sette benim için ayarlanan karavanın içindeydik. Birazdan benimde makyajıma başlanacaktı ancak içimde çalışma istediği yoktu. İşini severek yapan bir insandım her zaman ancak bugün aklım Melis’te kalmıştı. Instagram girdiğimde ona paylaş dediğim fotoğrafı paylaştığını gördüm. Açıklamasına kedi emojisi koymuştu sadece.
Aslında 3 fotoğrafta da güzeldi ancak ben nedensiz bir şekilde bunu seçmiştim. Onun doğal halini daha çok seviyordum zaten o da genellikle makyajsız halini paylaşıyordu. Bunun sebebi ev kuşu olması da olabilirdi tabi. Birinin bana seslendiğini duymamla fotoğraftan gözlerimi ayırdım. Başımı kaldırdığımda ilk Sinan’a baktım ancak o telefonla konuşuyordu. Tekrar seslenilmesiyle sesin sahibini buldum. Bana seslenen kişi karavana ne ara girdiğini bilmediği Beyza’ydı.
“Efendim?” onunla mesafemi korumalıydım ama o buraya geldiğimden beri sürekli olarak benimle konuşmaya çalışıyordu. “Ben dün için özür dileyecektim, benim yüzümden dün geceden beri haberlerle uğraşıyorsunuz.” kızın bana samimi gelmemesi dışında bir sorun yoktu. Üzgün davranmaya çalışırken gülen gözlerini görebiliyordum. Akşamdan kalma olan birine göre fazla mutluydu.
“Evet, senin yüzünden.” diyerek geriye yaslandım. Yalan söylemeye gerek yoktu eğer sarhoş olmasaydı bunların hiçbiri olmazdı. Şaşkınlıkla bana bakmaya başlayınca umursamayarak devam ettim. “Eğer sarhoş olmasaydın bunların hiçbiri olmazdı. Bir dahakine sarhoş olma.” kesin ve net sessimle gözleri doldu. Gerçekten mi? Bende oyuncuyum buna inanacağımı mı sanıyor? Sarhoşken ünlenmesi için menajerinin yanımda görülmesi gerektiğini söylediğini söylememiş olsaydı belki inanabilirdim.
“Neden kızdın ki?” üzgün çıkarmaya çalışan sesi beni sinirlendiriyordu. “Çünkü hayatıma girecek bir kadın var ve böyle saçma magazin haberleri yüzünden beni yanlış anlasın istemiyorum. Yanımdayken hareketlerine dikkat et hatt her zaman bana olan mesafeni koru.”
Tam cevap verecekken içeri giren makgözle beraber sustu ve dışarı çıktı.
***
Çekim için hazırlanmıştım. Telefonumu alarak karavandan çıktım. Çekim alanına ilerlerken çalan telefonumla durdum. Arayan kişiye baktığımda ne yapacağımı bilemedim. Hayalperestim arıyordu. Çatılan kaşlarım ile ne yapacağımı şaşırdım. Sesini birçok kez duymuştum ancak kalbim nedense delilercesine atmaya başlamıştı. Hızla aramayı onaylayarak sesini duymayı bekledim.
“Savaş?” titreyen sesiyle korku ile yutkundum. Başına bir şey gelmiş olamazdı değil mi? Cevap verecekken tekrar sesini duymamla sustum. “Aramamı beklemiyordun biliyorum ancak aklıma ilk gelen kişilerdendin.” neden fısıldıyordu?
“Cevap vermene gerek yok sadece biraz saçmalayıp telefonu kapatacağım.” yutkunuş sesi dahi duyuyordum. Dışarda olduğunu belli eden sesleri duyuyordum.
“Bugün seninle konuştuktan sonra bir şeyler çizmek istedim ama bitmiş birkaç malzemem olduğunu fark ettim. Bende dışarı çıkıp aldım. Biliyor musun birkaç hayranımı da gördüm. Ressam olsam da influencer olarak beni tanıyan kişilerin olduğunu biliyor muydun? Sana bundan bahsetmediğimi şimdi fart ettim. Neyse fotoğraf falan çekildik ama ben çok yoruldum. Bu arada sana davetiyeyi nasıl vereceğim? Bana e-postanı verir misin? Sana özel kendim tasarlayacağım. Ne dersin?” durmuş konudan konuya atlamasını dinliyordum. Ne olduğunu anlayamıyordum.
“Şimdi eve geldim, beni dinlediğin için teşekkürler. Az önce bir köpek sürüsüne rastladım, bu arada gerçekten sürü gibi çoklardı. Bende köpeklerden çok korkarım, korktuğumu hissetmesinler diye kafamı dağıtmak istedim. Umarım rahatsız etmemişimdir. Teşekkürler, görüşürüz.” aramanın sonlandığını belirten sesle telefonu kapattım. Az önce ne olmuştu?
İçimde beni rahatsız eden o histen korkmuştum çünkü Melis’in köpekleri çok sevdiğini söylediği bir röportajını hatırlıyordum. Sokak hayvanları için olan bağış etkinliğine katılan kişilerdendi. Onu araştırırken neredeyse tüm röportajlarını izlemiştim. Neden yalan söylemişti? Onu ne korkutmuştu?
Ne olduğunu anlayamıyordum. Kafam karışmıştı ancak ona sorup rahatsız etmekte istemiyordum. Onu sıkmak istemiyordum. Cidden ne oluyordu?
Öncellikle bölümün içime sinmediğini ve zorlanarak yazdığımı söylemeliyim ayrıca üstün körü bir düzenleme yaptım, umarım göze çok batan bir yazım hatası yoktur.
Dün geceden beri çok yoğun bir baş ağrısı çekiyorum ve bu yüzden odaklanarak yazamadım. Bunun için özür dilerim.
Umarım çok kötü olmamıştır.
Diğer konumuz ise bugün Yalnız Kalanların ilk bölümünü attım. Onuda okuyup kurgu hakkında düşüncelerinizi belirtirseniz sevinirim.
Ben kaçıyorum, yarın görüşürüz tavşanlarım
Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın Seviliyorsunuz♡