5.0

14.9K 879 139
                                    

Ben geldimmm naber tavşanlarım?

Çok geç kaldığımın farkındayım ancak yazmakta çok zorlandığım sindirmem gereken bir bölüm oldu, kusura bakmayın

Öncelike yazar benzetmesi hakkında konuşmak istiyorum, lütfen beni salın orda kendimden bahsetmiyorum. Bu sadece kullanmayı sevdiğim bir benzetme şekli.

İkinci olarak ise uzun zamandır yapmayı düşündüğüm şeyi yaparak Çağrı'nın modelini kaldırdım. Yeni bir model eklemicem zaten aklınızdaki ile devam ediyordunuz çok bir fark olmaz diye düşünüyorum.

Çok konuştum bem yine

İyi okumalar...

Yazardan...

Geçmişe bir urgan demişti kadın. Geçmişe bir gölge de dedi kadın. Ancak şimdi biliyordu ki geçmiş onun için bir intihardı. Onun nefesini bir urgan gibi kesmiyordu urganı kendi asıyordu tavana, kendi kendinin nefesini kesiyordu.

Günler sonra bir rüya görüyordu genç kadın. Günler sonra bir kabus...

Amcası yine bir gece eve sarhoş bir şekilde girmişti, tek düşündüğü şey ise evindeki küçük kız çocuğuydu.

14’ünde olan kız çocuğu her zaman yaptığı gibi resim çiziyordu çünkü başka yapacak bir şeyi yoktu. Her yeri yara bere içindeydi. Amcası daha sabah bayılana kadar dövmüş ardından işe gitmişti. Küçük kız çocuğu uyandığında ağlayarak pansumanını yapmış yine resim defterinin önünde dikilmişti.

Zihninde annesinin sesi vardı. Oldukça başarı olan İnsan hakları avukatı Aslı Çınar asla bırakmadığı çizim yeteneği kızına miras kalmıştı. Kızı ise mirasına düşündüğünden fazla sahip çıkmıştı. Kızı onun bir kopyası olmuştu.

Yine annesinin iyileştirir dediği şeyi yapıyor resim çiziyordu. Oysa bilmiyordu ki bugün en büyük yaralarından birini daha alacaktı.

Açılan kapı ile irkilerek kendine geldiğinde yürümeyi dahi beceremeyen sarhoş amcasına baktı. İlk defa bu kadar korktu çünkü amcası sadece ona odaklanmış bir şekilde yürüyor ona dokunma arzusunu gözlerine yansıtıyordu.

Adımları geriye doğru ilerledi sanki kaçabilirmiş gibi ancak biliyordu ki ondan kaçamazdı. Her adım attığında o küçük adımlarıyla bir adım daha geri gitti. Tek umudu amcasının ona ulaşmadan bir anda sızmasıydı ancak bunun imkansızlığını kendi de biliyordu.

“Küçüğüm benim.” dedi o iğrenç ses. “Kadınım benim.” diyerek devam etti. O iğrenç bir insandı. Nefes almayı kesinlikle hak etmiyordu ancak yine de alıyordu çünkü insanlar kör ve sağırı oynayarak ona izin veriyordu.

Küçük kızın sırtı duvarla buluştuğunda yaraları sızladı ancak bu umurunda dahi değildi. Tek derdi buradan kaçmaktı. Bu imkansız bir dilekti.

Karşısına geçen amcası zorlukla durarak onu baktı. Tüm vücudunu süzdükten sonra mide bulandırıcı bir şekilde gülümsedi. Elini küçük kızın omzuna koyduğunda hazır olan gözyaşları teker teker döküldü, sanki ne olacağını daha önceden biliyorlardı.

“Sen benimsin, senin sahibin benim.”
Sustu küçük kız çünkü çığlıklarını duyan biri olmayacağını biliyordu. İki omuzunu içki damlalarıyla ıslanmış parmaklar sarınca ağzından kaçan hıçkırığa engel olmadı. Lütfen gitsindi. Gitmedi.

Birkaç saniye süren bir debelenme yaşadı, küçük kız kaçmak istedi, kaçamadı. Kendini amcasının altında buldu. Bu korkunç bir görüntüydü. Hayır, görüntüye gerek yoktu, ihtimali bile dehşet vericiydi.

HAYALPEREST/ Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin