Ben geldimmmm, naber?
Geç kaldığım için çok çok özür dilerim ama başım ağrıyordu ve bir türlü odaklamadım. Tekrardan çok özür dilerim.
Bölümü üstün körü bir şekilde okuyup atıyorum çünkü çok geç kaldım ve daha fazla sizi bekletmek istemiyorum.
İyi okumalar...
Belirsizlik, kafamı karıştıran en büyük etkendi ancak endişemi de gizleyemiyordum. Ne yapacağımı bilmediğim bir şekilde koltukta oturuyor görevlilerin kutuları taşımasını bekliyordum. Evet, taşınıyordum. Bunu neden kabul etmiştim ki?
Kesinlikle pişmandım.
Pişmanlığım Savaş ile yaşayacağım için değildi. Kendim içindi. Ya kriz geçirirsem? Evde yalnızken acı verici taraflarınızı gizlemek daha kolay olurdu ancak ben şu andan itibaren bunu yapamayacaktım. Öte yandan ona zarar gelme ihtimali vardı.
Evet belki o adamla karşı karşıya gelmeye korkuyordum ancak nedeni bilinmezdir ki ya da belki de ona alışan zihnimdir bunu yaptıran onun varlığını hissettiğimde gereğinde fazla soğuk kanlı oluyordum. En azından dışarıya böyle yansıtıyordum.
Ama ona zarar verme ihtimali kalbimi söküyordu adeta. Ondan hoşlanıyordum, kabul ancak her şeyden önce bana yardım eden bir insandı o, ona zarar gelmesini istemiyordum. Onun benim yüzünden incinmesini asla istemiyordum.
Korkuyordum.
Olabileceklerden ve olacaklardan korkuyordum.
Çünkü onlar ne kadar beni korumak isteseler de o adamın hastalıklı ve takıntılı olan zihnini benden uzak tutamazlardı, buna izin vermezdi.
Zaten beni korkutan da buydu.
Fark ettiğim bir şey vardı ki korktuğum ve endişe ettiğim her şeye rağmen onlara zarar gelmesin diye kendimi ona teslim edebilecek kadar da cesaretlenmiştim.
Yanıma gelen adam ile birlikte ayağa kalktığımda işlerinin bittiğini söyledi. Başımla onayladığımda evden çıktılar. Derin bir nefes alarak son kez evin her yerini kontrol ettim ve çantamı alarak evden çıktım.
Arabama bindiğimde yola koyuldum. Direkt olarak Savaş’ın evine giden eşyalarımı hızla yerleştirmek ve uyumak istiyordum. En son Çağrı’nın yanında gerçek alamda uyumuştum ve bedenim artık kaldırmıyordu.
Gözlerim ve algılarım kapalıydı ancak her şeyi duyuyor ve hissediyordum. Bir türlü rem uykusuna giremiyordum. Tabi bu yüzden rüyada göremiyordum ama bu alışılmış bir şeydi, yalnızca ilk defa bu kadar uykuya dalamadığımı hissediyordum.
Farklı bir histi hatta belki yetenekti ama bedenimi hep yoruyordu. Çatlayan başım buna en büyük örnekti zaten. Bugün bir sabah programına katılmıştım ve bir daha bu hatayı yapmaması için Sıla’yı öldürecektim.
Beni durmadan soru yağmuruna tutmuşlardı, zor zor sabretmiştim. Asıl sorun ise Savaş ile bir ilişkimin olup olmamasıydı. Ne cevap vereceğimi o an bilememiştim ki hala bir cevabım yoktu.
Ondan hoşlandığımı kabullenmiştim ancak onun hislerini bilmiyordum, bu yüzden bir cevabım da yoktu.Sorun şuydu ki bu magazinin dikkatini çekmişti. Dm kutum o kadar dolmuştu ki bakma zahmetine bile girmemiştim. Ne yapacağımı gerçek anlamda bilmiyordum ve Savaş neden yanıtlamadığımı sorarsa da diyecek bir şeyim yoktu, Sıla sorduğunda cevaplayamadığım gibi susacaktım büyük ihtimalle.
Arabayı park etmiş evin kapısına kadar gelmiştim. Tamamen koyu gri olan villanın büyük ve boş bir bahçesi vardı. Büyük camları dikkat çekiciyken modern olduğu görür görmez söyleyebilirdiniz. Sinoş güzel bir ev seçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALPEREST/ Texting
Historia CortaSiz: Telefon numaranızın rüyamda ne işi var? 05**: kimsin sen? . . Rüyalarını hatırlayan biriysen ve bu sefer bir telefon numarası görürsen ne olur? . Merakına yenik düşüp numaraya mesaj atarsan ve o kişi ünlü bir oyuncu olursa? . . Romantik #1👑 G...