VII🪻

1.6K 219 96
                                    

Jimin'den~


Susmuyor lanet olası düşüncelerim. Durdurmak için yapmadığım yok iki gündür. Asla yapmadığım ev işlerini, açlıktan ölsem bile yapmaya üşendiğim yemekleri bile yaptım her öğün.

Ancak iki gündür eve uğramayan Jungkook bir an olsun aklımdan çıkmıyordu. Nasıl merak etmem kuzenimi? Kuzenim sonuçta. Değil mi?

Yine de arayıp hesap sormak düşüncesi saçma geliyordu. Daha çok hakkım yokmuş gibi.

"Lanet olası piç!"

Kafamı duvara çarpacaktım sinirden. Belki de kendime bu kadar zulüm etmeme gerek yoktu. Herhâlde Haejoo ile sevişmeye gitmişti. Kızgınlığındaydı belki.

Kocamdı ama ben kızgınlığının zamanını da bilmiyordum. Unutmuştum. Ne kadar komik.

Ya da onun evindedir. Normal şekilde vakit geçiriyordular. Film izleyip, sarılıp, uyuyorlardı.

Tabi kızamam ona da. Bir hayli zaman geçmişti evlenmemizden. İki ayı geçeli çok olmuştur bile. Gün içinde nadiren gördüğümüz, aynı gece birbirimize döndüğümüz yüzlerimizin monoton ifadesine mahkum bıraktığımız iki aydan fazla süre.

Kavgalarımız azalmış olsa da ilişkimiz sıkı değildi. Gerekmedikçe konuşmazdık. Ama bazı geceleri video oyunlar da oynardık.

Bazı gelişmeler de vardı! Jungkook zayıflarımdan vurmuyordu artık beni. Alışmış gibiydi. Ya da fazla takmamaya çalışıyordu.

Belki de...

Bir başkasını bulmuştur. Onunla emindir ve doğru zamanı bekliyordur evlenmek için. Kafası o kadar karışık ki, beni umursamıyordur bile.

"Yeni aşağılanmalar geliyor desene"

Kendi kendime mırıldandım. Ve kıkırdadım. Düşündüklerime başka şeyler de eklenmişti. Gelecek yeni aşağılanmalar...

Jeon Joonwoo bizzat kendi ağabeyinin oğlu olan, damadı Jimin'in üzerine 3 ayı doldurmadan kuma getirdi...

Jeon Jungkook kendi kuzenine 3 ay bile katlanamadı...

"Siktiğimin insanları!"

Bu düşünceleri kafamdan def edebilirdim. Ama nereye dönsem Jungkook karşıma çıkıyordu düşüncelerimde.

Lanet veledi elime geçirsem belasını sikecektim. "Göt herif! Seni bulduğum gibi sikeceğim!" diye küfür edip telefona sarılmam ile son bulmuştu bu işkence.

Uzun bir çağrıdan sonra sesini duydum. Dediği ilk şey peltek bir "Kim o?" olurken sarhoş olduğunu anlayıp burun kemerimi sıkmıştım.

"Neredesin, oğlum sen?"

Yüksek çıkan sesime engel olamadan sorduğumda sızlanarak "Bağırma! Midem bulanıyor, kusacağım" diye karşılık vermişti.

Yarım yamalak konuşmasından zor anlamıştım ne dediğini. Tam ağzımı açıp küfür ediyordum ki, kısa süreliğine gelen hışırtıdan sonra tanımadığım birisi konuşmuştu.

"Alo? Siz kimsiniz bayım? Adınız 'Gıcık hyung' diye kayıtlı olduğundan soruyorum"

Gıcık hyung mu? Veledi elime geçirdiğim an boğacaktım. Hangi cüretle beni böyle kaydetmişti?

Bunun hesabını sonra soracaktım. Şimdiyse sövmemek için yanak içimi ısırıp "Eşi. Jeon Jimin konuşuyor" demiştim sadece. Sürüde kim olduğumuzu bilmeyen yoktu.

Ki, karşıdaki her kimse boğazını temizleyip "Efendim, gelip kocanızı alır mısınız? Kendisi 2 gündür burada sabahlıyor. Tek yaptığı içip kendi kendine gülüp konuşmak. Mekandan çıkarmaya çalışıyoruz ama Jeon Joonwoo'nun oğlu olduğunu söyleyip bizi etkisiz bırakıyor" dediğinde gözlerim seğirmişti.

Bluebell JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin