Jimin'den~
Bir insan sessizlikten daha sessiz olabilir mi?
Öyle bir sessiz ki, göğsü daralan sessizlik kulağının dibinde çığlık atıyor ses vermen için.
Kıramadım o sessizliği. Gözyaşlarım yanaklarıma yuvarlanıverdi. Şimdi mutlu olabilirdi sessizlik.
Dudaklarımdan küçük bir hıçkırık kaçtığında kafamı direksiyondaki ellerime yasladım. Böylece eklemlerimdeki yara berelerim de sızlamış, bir kez daha acıyan bedenim için gözyaşı dökmüştüm.
Kalbim acıyordu aslında. Garip şekilde hissediyordum. Senelerdir hissetmediğim o uzuvda duyguları hissetmek ağır geliyordu bana.
En ağır geleniyse duyguları bastırmaktı. Ve bu duyguları bastırmayı istememek.
Jungkook hayatımın merkezi olmuştu. Gözüm görmesin dediğim adamı kısa süre görmediğimde burnumda tütüyordu.
Ne ara böyle hisseder olmuştum ki?
Sürekli beynimde dönüp dolanıyordu.
"Embesil! Ananı sikeyim Jungkook!"
Elimin acısını umursamadan direksiyona bir tane geçirmiştim. Dikkatim dağılmıştı en azından. Derin nefes alıp silmiştim gözyaşlarımı.
En kısa sürede bu konuyu onunla konuşacaktım. Karşılıklı hislerimiz olduğundan emin olmalıydım sadece.
"Göt kadar cevheriyle beynimde dolanıyor sürekli"
Seviyordum. İnkar etmeyecektim. Ancak sürekli onu düşündüğümden gıcık oluyordum. Ne bokuma sürekli kafamda dönüp dolaşıyor ki?
Kafamda da değil. Her yerde dibimdeydi. Şikayetçi değildim elbet. Ama geçenlerde tuvaletteyken canının sıkıldığını söyleyip yanı başımda dişlerini fırçalamasına akıl sır erdiremiyordum haklı olarak.
Son kızgınlığında kokumu derinden soluduğundan bu yana sürekli boynuma yapışır olmuştu. Hoşuma gitmiyor değildi.
Evli olmadığımızda gıcıklığına kokumun kötü olduğunu söylediğini şimdi içli içli solumasından anlıyordum.
Sürekli hatırlayıp duruyordum son kızgınlığını. Dediği gibi ileri gitmemiş, zorda olsa kendisini dizginleyip sürtünmeler, göğsümü emmeler dışında bir şey yapmamıştı.
Hatırladıkça garip bir gülümseme yüzümde beliriveriyordu. Az önce ağlayan ben değilmişim gibi şimdi gülüyordum. Bu çocuk beni bipolar yaptı iyice.
Düşüncelerimden kurtulmak amacıyla kafamı iki yana sallayarak arabayı çalıştırmıştım. Bugün hafta sonu olduğundan iş yerine sadece kendim spor yapmak için gitmiştim.
Sinir bozucu durumdu. Sürü liderinin kendi oğluna layık gördüğü ev küçücüktü. Bir oda, bir mutfak, bir banyo. Resmen biraz daha zorlasalar oturma odasındaki kanepeyi açıp yatak yapın diyeceklermiş.
Fazladan oda olsaydı spor yapmak için iş yerine kadar gelmezdim. Ancak yengemin kabullenmeyişi öyle hat sahadaydı ki. Hatırlamak dahi istemiyorum. Neyse ki, Jungkook beni ezdirmiyordu onlara.
Onu bir kez daha düşünmek yüzümde tebessüm açtırdığında küfür etmeden edemedim.
"Belanı sikeyim velet"
Hissizleşmiş kalbim nasıl oldu da bir gülüşe yenildi anlamıyorum. Ne yaptı da ona aşık oldum? Veya hangi ara?
Sorgulamak bunaltıcıydı. En çokta cevap bulamamak. En iyisi akışına bırakmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bluebell Jikook
Fanfiction"Yaşlı bunak! Seninle evlenmesem evde kalmıştın sonsuza kadar!" [Jikook] [Omegaverse]