XVII🪻

1.5K 190 285
                                    

Jimin'den~


Hava çok güzeldi. Zifiri karanlık gecede yıldızlar parlarken kocamın sıcacık kolları arasında uzanmış bana, onları izlemek kalırdı.

Bir aydır kestirmediğimden azıcık uzamış saçlarımı okşayan Alfa'm "Canın çok yanıyor mu?" diye sorduğunda gülümsemiştim genişçe.

Uzun bir gecenin ardından garip soruydu. Tabii ki, canım acıyordu fazlasıyla. Yürümekte zorlanacağıma adım kadar emindim.

Ama üzülmesini istemediğimden kolları arasında dönüp dudaklarına küçük bir öpücük kondurmuştum. Ellerim göğüslerine konduğunda "Çok acımıyor. Ağrı kesici aldım zaten. İşe giderken bir tane daha ağrı kesici alacağım ve hemen geçecek" diyerek başımı boyun girintisine sokmuştum.

Sıcacık elleri sırtıma hayali daireler çizdi uzunca bir süre. Ben canım hâlâ acıdığından, o da bunu bildiğinden uyuyamamıştık.

"İyi misin, Jimin? Canın sıkkın gibi"

Aslında beni uyutmayan gerçekten düşüncelerdi. Taehyung'u ve bir türlü yolunda gitmeyen işlerini düşünüyordum. Sanki o sürüde kaldıkça tüm kötü şeyler onu buluyordu.

Derin nefes vermeden edemedim. Yine de Jungkook'un da aklını meşgul etmesin diye "Yok. Sana öyle gelmiştir bebeğim" dediğimde saçlarıma öpücük kondurmuştu.

Gözlerim kendiliğinden kapandığında sanki sabahtandır kötü bir şey olacağını bilen hislerim yanılmamış, gecenin bir saatinde çalan telefonumla ikimizde dikelmiştik.

Biraz korku, biraz telaşla çalan telefonumu elime aldığımda gördüğüm isimle nefes almayı unutmuştum. Arayan Taehyung'du...

"Taehyung? Bir şey mi oldu?"

"Jimin... Yoongi'yi hastaneye getirdim. Bir şeyler yolunda değil"

Ağlıyordu. Öyle dokunmuştu ki, titreyen sesi. Benim de ellerim titremişti.

Aceleyle yataktan kalktığımızda hemen yola çıkacağımızı söyleyip vakit kaybetmeden giyinmiştik. Telaştan avuç içlerim terliyorken gerginliğimin farkında olan Jungkook sonunda dile gelmişti.

"Sakin ol. Zaten hastanede. İyi olacaklar. Sen de telaş yaparsan Taehyung'a kim destek olacak?"

Haklıydı. Benden başka kimi vardı ki Taehyung'un? Hiç kimsesi. Yapayalnızdı arkadaşım.

Benziyordu kaderlerimiz. Sayılı kişilere sahiptik ikimizde. Tek fark vardı. Ben etrafımda figürler varken yalnızdım. Onun etrafında figürler bile yoktu.

Şimdi bir dünyası olsun diye gözyaşı döküyordu Taehyung. Ancak Tanrı onu yine sınıyordu. 9 ayını doldurmasına rağmen doğum sancısı gelmediğinden doğuma alamıyordular bebeği.

Yıllardır kimsesizlikle sınanan arkadaşım bir dünya uğruna ağlıyordu.

"Tanrı'm... Yalvarırım kötü bir şey olmasın"

Yol boyunca dilimden düşmedi bu cümle. Bazen ağlayarak, bazen umut dolu yalvarışlarımla Tanrı'ya dua ettim.

Arabayı kullanan kocamın da dualarıma eşlik ettiği yolculuk nihayet bittiğinde hastane koridorlarına adım atmıştık. Adımların bizi götürdüğü yer bir ameliyathaneyken boynu bükük arkadaşımı görmek beni öldürmüştü sanki.

"Taehyung..."

Ağlamamak için kendimi tutuyordum ancak arkadaşımın şişmiş gözleri bana hiç yardımcı olmuyordu. Şu an güçlü birisine ihtiyacı vardı. O kişi ben miydim? Sanmıyordum.

Bluebell JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin