Jimin'den~
Derin bir nefret var içimde. İnsanlara karşı. Bakıyorum onlara. Gözlerimde ya öfke var ya nefret. Ya da bir hiç.
Hiçlikte savruluyorum aslında. Bir hiçken hiçlikte savrulmak daha beter.
"Yu-ha, delirdin mi sen? Onunla nasıl gelirim partiye? Herkes benimle dalga geçecek! Rezil olmak istemiyorum"
Bize reva görülen küçücük bir evde yatağımızda oturmuş, boy aynasında kendimle bakışırken oturma odasında arkadaşıyla tartışan Jungkook'a nasıl bakmalıydım?
Evin küçük, odaların yakın, seslerinin yüksek olduğunu umursamadan benim hakkımda tartışıyordular arsızca.
Bense susmuş, öylece kendimi izliyordum. Bitmiş beni...
Bu hayatta yük olmadığım bir Jungkook kalmıştı. Artık ona da yüktüm. Keşke babama nefret ediyor olsaydım. Çıkar karşısına hesap sorardım.
Belki de sormazdım son seferki gibi.
Her ne niyetle olursa olsun asla kabul edilmeyeceğimi bilmesine rağmen Alfa'lara ağız açmasına mı kırılsam, insanların diline düşmeme izin verdiği için mi? Bilemedim.
"Dostum bu kadar abartma. Bizimkiler seninkini tanımak istiyor sadece. Bu yüzden düzenlemişler partiyi"
Yokmuşum gibi devam ediyordu kavgaları. Yemin ederim boğazımda koca düğüm olmasaydı, gider ikisini de yere sererdim.
Ancak belimi dik tutmaya hâlim olmadığından yatağın önüne çöküp sırtımı ona yasladım sadece. Elimdeki sargıları açmaya başladım. Kabuk bağlayan yaralarım kanasın diye.
Fiziksel acı ruhsal acıyı bastırmalıydı.
"Bu dediğine kendin inanıyor musun peki?! Jimin'i mi tanımıyorlar?! Tek istedikleri benimle dalga geçmek. Çünkü herkes onun lanet olası bir eşofman takımıyla o partiye gideceğini biliyor"
Sargıları açtığım gibi kanayan yaralarımla kaldım. Aynada kendimi süzdüm kan revan olan ellerimi umursamadan.
Günümün çoğu kısmı iş yerinde geçtiğinden farklı yerlere sık sık gitmezdim. Gittiğimdeyse üzerimi değişme ihtiyacı duymazdım temizsem.
İnsanlara söylediğim buydu. Ancak gerçek bu değildi. Beni iri gösterdiği için eşofman giyerdim. En azından Beta olarak görünüyordum. Her zaman kazıttığım saçlarım destek verirdi bu görünüme.
"Oğlum niye dalga geçsinler? Bir şey olmaz. Hem baban Yu-jin'i de göndermiş. Jimin ile senin katıldığına emin olmak için"
"Belanızı sikeyim"
Sonunda kabul etti. Bana da laf düşmedi zaten. Babamın işiydi parti. Anlamıştım. Amcamla birlik olmuş, benim insanlarla muhatap olmam için yapıyordular. Onlarla yüzleşmekten iyiydi.
Yeniden kanayacağını bilmeme rağmen elimdeki sargıyla üstüne bastırdım, sonra banyoda yaraları suyla yıkadıktan sonra gelişi güzel sardım.
Telefonumu alıp salona geçtiğimde Jungkook'un öfkeli gözleriyle karşılaşmak beni pekte şaşırtmamıştı. Zaten aramızdaki ilişki sadece kuzenden ibaretken bile bana tahammül etmiyordu. Şimdiyse ona yamananarak hayatını mahveden evde kalmış bir Omega'yım üstüne.
Alışmam gerekiyordu buna. Jungkook'a alışmam gerek.
Bir gün boşansak bile hayatım boyunca evli olacağım tek Alfa o olacak. Çünkü babamın da açıkça yüzüme çarptığı gibi kısır bir Omega'yı kimse sevmeyecekti. Babam buna emin olduğunu gözleriyle söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bluebell Jikook
Fanfiction"Yaşlı bunak! Seninle evlenmesem evde kalmıştın sonsuza kadar!" [Jikook] [Omegaverse]