Kızlar Kont'un dediklerine şaşırmış ve anlam veremediler. Kont'un açıklama yapmasını beklercesine gözlerini diktiklerinde Kont kendi gözlerini şöminede yanan odunlara çevirdi ve şarabından oldukça büyük bir yudum aldı.
"IV. Hilltshire Dük'ü Alexander Davis ile evleneceksin."
Bu büyük yemek salonunda sanki bir bomba patlamıştı. Tüm kızlar şok olmuş bir şekilde donup kaldı. Birkaç saniye sessizliğin ardından Victoria ve Lisa önce birbirlerine bakmış sonra da arkalarına dönerek Emma'ya bakmışlardı. Emma ise ne olduğunu anlayamamış ve babası Kont'un ağzından çıkan cümleleri doğru anlayıp anlamadığını düşünüyordu. Ona bakan iki çift gözlerden Victoria'ya ait olanlar gittikçe koyulaşmış ve sanki genç kızı öldürmek ister gibi bakıyordu. Victoria ona neden sinirleniyordu ki?
Victoria babasına dönüp hiçte sesinin tonuna hakim olma çabası olmadan "Baba! Bu da ne demek oluyor. Emma nasıl Dük ile evlenebilir? Evin en büyük bekar kızı olarak benim evlenmem uygundu!"
Babası ile bu şekilde sadece Victoria konuşabiliyordu. Lisa bile biraz olsun çekiniyordu çünkü. Emma zaten korku genelde korku içerisinde olurdu.Lisa, " Baba, ablamın evlenmesi gerekirdi" diye cılız bir sesle ablasına destek olmaya çalıştı.
"Victoria! Sana açıklama yapmak zorunda değilim. Ben Kont Arthur Wilson'um ve ben ne dersem o olacak. Emma evlenecek diyorsam, dediğim gibi olacak."
Kont, sesini olabildiğince sertleştirerek cevap vermişti. Victoria'nın problem çıkaracağını biliyordu fakat o ne derse o olurdu. Planları vardı ve kızlarla uğraşmak istemiyordu.
Emma, bu sırada duyduklarını hazmetmeye çalışıyordu. Kont neler diyordu? Nasıl yani evlenecek miydi? Hayır hayır bu olamazdı, istemiyordu. İçini saran korku babası Kont'a olan korkusuna baskın geldi ve ince titrek bir sesle,
"Kont hazretleri, ben evlenmek istemiyorum. Ablalarım varken ben bekleyebilirim. Zaten on sekiz yaşıma gelmeme bir ay var daha" hızlıca konuşmuş itiraz etmeye çalışmıştı.
Kont başını bile çevirip kızına bakmadan bağırarak,
"Yeter!!"
Ayağa kalkıp kızların karşısına dikildi ve gözlerini Emma'ya dikerek,
"Daha fazla bir şey duymak istemiyorum. Hazırlanmak için haftasonuna kadar vaktin var. Çeyizin olmayacak, gerek yok. Giysilerini ve özel eşyalarını topla, yeni evine doğru yola çıkacaksın. Düğün hazırlıkları ile Dük ve ailesi ilgilenecek. Hazırlıklar tamamlanıncaya kadar sen de yeni yaşına basmış olursun. Düğün tarihin belli olunca haberdar edersiniz. Düğüne geleceğiz."
Ardından Kont bir hışımla odadan çıktı ve kızları bir başına bıraktı. Victoria'nın gözlerinden ateş çıkıyordu. Emma'ya dönerek,
"Çabuk söyle seni küçük fare! Yoksa Dük Alexander ile gizli gizli mektuplaşıyor muydun? Hiçbir Dük senin gibi salak ile evlenmek istemez. Şu haline bak! Sen daha erkeklerle konuşamıyorsun bile!"
Lisa ise tabiki babası odadan çıktıktan sonra daha rahatlamış ve o da ablasına destek çıkarak Emma'nın üstüne gidiyordu.
"Victoria, Lisa ben kimseyle mektuplaşmıyorum. Dük'ü tanımıyorum neden benimle evlenmek istiyor bilmiyorum. Kendisini hiç görmedim bile.." genç kız ağlamaklı ses tonuyla kendini açıklamaya çalışıyordu.
"Yalan söyleme, onu gördün. Beraber yemek yedik. Bel yıl önce evimize yemeğe gelmişlerdi ailesiyle. O zamandan mı daha ayarttın onu?" diye söylendi Victoria.
Emma, hafızasını zorlayarak ablasının dediklerini hatırlamaya çalıştı. Koyu ve sert bakan o gözler.. Emma birden kimden bahsettikleri anladı. Kesinlikle onu kastediyorlardı bir başkası olamazdı. İçi korkuyla ürperdi.