Bölüm 19"Elsa için hiçbir şey yapmak istemiyorum."

238 18 2
                                    

Buradaydı,yanımızdaydı.

Mavi gözlerini kısmış, herkesin kendi Patronus hayvanını inceliyordu. Snape ise sakince yapamayanları azarlıyordu.Evet, o bunu hep yapardı.

Draco adımlarını hızlandırıp Adrian'ın Patronus'una baktı.Sevgilimin hayvanını ben de merak ediyordum.

Sevgilim...

Bu kelimeyi düşünmemle kalbimde bir sıcaklık oluştu.

Adrian gözlerini kapatıp büyüyü yapmadan önce anlamlıca bana baktı.Patronus yapabilmek için kişilerin güzel anılar düşünmesi gerekirdi. Beni düşündüğünü söylemeye çalışmıştı.

"Expecto Patronum!" dedi güzel sesiyle.Sonra gözlerini açtı.

Tavuskuşu. Erkek bir tavuskuşu.Onun hayvanı buydu.Ve benim Patronus'um da dişi tavuskuşu...

Patronus,havada yürüyerek sahibinin etrafında bir tur attı.Sonra yavaş adımlarla benim yanıma geldi. Yavaşça kafasını havadaki elime sürtüp sevimli bir ses çıkarttı.Sınıftakilerin şaşkın bakışları altında, bu büyülü varlığı sevdim.

"İlginç."dedi Snape hemen arkamdan."Sahibinden başkasına yaklaşan ve kendini sevdiren bir hayvan ilk defa görüyorum."

Sesiyle anlık bir korkuyla sıçradım.Ürkünç adam...

"Sizin Patronus'unuzu da görebilir miyiz Mrs.Snow?"diye sordu Draco.

Gözlerinin içine baktım.Hiçbir şey yoktu.Eskisi gibi parıltılı,sevgi dolu bakışlarının yerini soğuk ve donuk bir ifade almıştı.Derin bir iç çekip başımı olumlu anlamda salladım.

Gözlerimi kapatıp en güzel anılarımı düşündüm.Adrian'ı düşünmem gerekirdi.Oysa arada Draco'nun yüzü de zihnimde beliriyordu.

"Expecto Patronum!"

Gözlerimi açtım.

Tavuskuşum asil adımlarla çevremde geziniyordu.Ama bir değişiklik vardı.Bu yaratık ne zamandan beri bu kadar parlaktı?
"Çok parlak."diye mırıldandı Draco.

"Bu da demektir ki çok güçlü bir duyguyla yapılmış."
Bir kadına ait bir sesti bu.Sesin geldiği yöne baktığımda,karşımda E.R.İ.T'in başkanını göreceğimi tahmin edemezdim.

Hermione Jean Granger.

Kahverengi dalgalı saçlarını at kuyruğu yapmış,üzerine Muggle kıyafetlerinden giymişti.Kot pantolon ve bluz.

Çok güzeldi.Çikolata kahvesi gözlerinden,Vanessa'nınki gibi zeka akıyordu.Minik bir burnu,ince dudakları,yumuşak yüz hatları vardı.

"Merhaba Profesör Snape,bir misafire daha yeriniz var mı?"
Sorusunun üzerine Snape gülümseyecek gibi oldu,fakat anında asık suratlı haline geri döndü.

"Elbette,Mrs.Granger."

"Güzel."

Draco'ya yaklaştı.

"Draco,seni görmek çok güzel."

"Seni de öyle Hermione."

Birbirlerine sarıldıklarında,Draco'nun yüzü eski bir aşığınki gibi hal aldı.Onun,bir zamanlar Hermione Granger'ı sevdiğine dair bir söylenti vardı.Demek ki gerçekti.

Birbirlerine dostça gülümsediklerinde, kaslarımın gerildiğini ve dişlerimi sıktığımı fark ettim.

Adrian beni böyle görürse,kıskandığımı zannedecekti.Hızlıca kafamı sallayarak kendime geldim.

Dersin kalanında,Draco ve Hermione sohbet etti.Bir süre sonra dışarı çıktılar.Ben ise aklım onlarda,bedenim sınıfta Snape'i dinlemeye çalışıyordum.

"Miss Snow?"

Snape'in bana seslenmesiyle bakışlarımı ona çevirdim.

"Evet Profesör?"

"Soruma cevap vermeye ne dersiniz?"

"Bu da bir soru,dolayısıyla hayır diyeceğim efendim."

"Zekice,aynı zamanda küstahça.Slytherin'den 5 puan kırıyorum."

"Ah,Profesör Snape?"

"Evet,Miss Blake?"

"Bence binaya seçilme nedenlerimizden biri olan özelliğimiz yüzünden yargılanmamalı ve ceza almamalıyız.Yoksa Slytherin'in bina puanı eksilerde sürünür.Mezun olduğunuz binayı,kötü bir hale sokmak istemezsiniz diye düşünüyorum."

"Bu ne cürret,Miss Blake?!?!"

"Sadece bir mantık yürütme şekli,efendim."

Serena söylediklerinden sonra yerine oturdu ve Snape'e pis pis sırıtmayı da ihmal etmedi.

"Baş belaları..."diye mırıldanan Snape'i bir tek ben duydum...

Draco:

"Uzun zaman oldu Hermione."dedim düz bir sesle.

"Evet.Gelme amacımızı biliyor olmalısın."

"Elsa için geldiniz."

"Kehanet için geldik."

"Ve Kehanet Elsa'nın."

"Doğru.Umarım onun psikolojisini çok bozmuyorsunuzdur.Turnuva için hazır olması gerek."

"Onun için hiçbir şey yapmak istemiyorum."

"Bunu binan için,ve bize yardım etmek için yapıyorsun."

Derin bir nefes aldım.

"Pekala."

"Güzel.§imdi gitmeliyim.Ron bekliyor."

"Tamam."

Hermione el sallayıp uzaklaşınca,ben de odama gittim.Yakıp yıkmak istiyordum.Elsa'yı kaçırmak,Adrian'ı òldürmek istiyordum.Tek bir yasak lanetlik işti.Ancak katil olmayacaktım.Ben biyolojik babam değildim.

O güzel,ışıltılı mavi gözler ilacım olur zannediyordum.Oysa zehrim olmuştu.Ben kötüydüm.Kötüler,Hermione ya da Elsa gibileri kazanamazdı.Onlar Ron veya Adrian gibi prenslerle mutlu mesut yaşarlardı.Kötüler ise yalnızlığa mahkumdu...

Hayat böyleydi.

Bana oyun oynuyor,hile yapıyor ve kazanmama izin vermiyorlardı....

İki-üç güne bir yeni bòlüme ne dersiniz? ;)
(Medyada:Favorim)




Dark Green StarsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin