Herkes oradan oraya koşuyor, birbirlerini çağırıyor, etrafı inceliyor ve kayıp isimleri ağzından düşürmüyordu. Kısacası, Hogwarts'a kaos hakimdi.
Elsa Snow, ve Draco Lucius Malfoy kayıptı. Profesör Malfoy istifasını vermişti zaten, yine de ertesi gün birdenbire yok oluşu, ve bunun Elsa Snow'un kaybolmasıyla aynı zamana gelmesi şüphe uyandırıyordu.
"Yeter artık, hepiniz susun!" dedi McGonnagall otoriter bir tavırla."Herkes sakin olsun, Seherbaz'lar yolda ve öğretmenlerimiz de araştırmaya devam ediyor.Öğretmeniniz ve öğrencimiz bulunacak." dedi keskince.
Jane,Serena,Seraphine ve Vanessa dehşet içindeydi. Elsa gitmiş, üstelik arkasında tek bir iz bile bırakmamıştı.Okulun bildiği tek şey, geceyarısı birinin Cisimlendiği idi.Başka bir haber yoktu.
Anne ve babasının üzerine bir de ablasının kayıp olması Jane'i mahvediyordu.Göz yaşları sel olup akmış, Gryffindor Ortak Salonu'nu inletmişti. Bu bir işe yaramıyordu. Ablası, ortada yoktu.
Serena,Tobias ve Adrian okuldaki bütün gizli geçitlere, odalara, sınıflara, hatta izin alarak diğer binalara girmelerine rağmen en ufak bir sonuç alamamışlardı. En sonunda Adrian krize girmiş, Tobias'a yumruklar savurmuş ve oradan oraya koşmuştu.Madam Emelie olmasaydı, şimdi uyumamış da olabilirdi.
Seraphine ve Vanessa diğerlerine göre daha sakindi.Vanessa her yeri incelemiş, kanıt toplamaya başlamıştı.Seraphine insanları sakinleştiriyor ve arkadaşlarının zeki bir kız olduğunu, mutlaka bir plan dahilinde kaybolduğunu söylüyordu.
Harry Potter,Hermione Weasley,Ron Weasley ve Ginny Potter'ın derdi başkaydı.Eski arkadaşlarından biri kaybolmuş ve üstüne üstlük Yılan Prenses gitmişti.Kehanet hakkında ne yapılabileceğini kimse bilmiyordu.
Dört gün sonra, McGonnagall Ateş Kadehi'nden başka bir isim almak zorunda kaldı.
Hufflepuff'tan Cedric Gross isimli bir oğlan seçildi.Turnuva devam edecekti.
Elsa Snow ve Draco Malfoy'un kayıplığı Sihir Bakanlığı' na kadar ulaşmıştı.Her tarafta ve Muggle'ların arasında arama başlatılmıştı.
Oysa,Profesör Malfoy ve Elsa Snow, tehlikede değildi.
"Diagon Yolu, bizi arayacakları yerlerden biri değil mi?"diye sordu sarı saçlı,sivri yüzlü,soluk tenli adam.
"Eğer kayıpsak, el üstünde olan yerlerde bulunmayız.Seherbazlar zekidirler.Ve bizi arayacakları ilk yer burası olmayacaktır." kız emin adımlarla Han'a doğru yürürken uzun sarı saçlarını Fransız tarzı şapkanın altına tıkıştırdı.
"Buna emin misin?"
"Sen bir İksir öğretmenisin, Draco.Eğer gizlenmemiz gerekirse Çok Özlü İksir ve benzerini yapabilirsin."
Oğlan, kızı kolunun altına alıp yanağından öptü.
"Bir Ravenclaw'a kök söktürecek kadar zekisin, Elsa."
Kız gülümsedi.Han'a girdiklerinde,Draco istemsizce burnunu kırıştırdı.Çatlak Kazan, çocukluğunda hep merak ettiği ama ailesi yüzünden ziyaret edemediği yerdi.
"Bir sorun mu var?"diye sordu Elsa.
"Yo, hayır." oğlan hemen yüz ifadesini düzeltti.
Draco'yu yanağından öptü.
"Güzel olacak her şey, sen merak etme."
"Şüphem yok."
Aslında,şüphesi vardı.Hem de çok fazla...
Küçük odaya girdiklerinde Elsa çantasını fırlattı ve çift kişilik yatağa oturup ayaklarını sallamaya başladı.
"Merak ettiğini biliyorum."dedi Draco'ya bakarak.
"Neyi?"
"Neden kaçtığımı."
"Aslında ediyorum."
"Kehanet, Turnuva, Adrian...Sanırım sama en baştan anlatmalıyım.
Benim, Yılan Prenses olduğuma dair bir Kehanet var biliyorsun.Denedim, yılanlarla konuşabiliyorum.Çok ilginç, değil mi?Bana 'Majesteleri' dedi.Sonra, Turnuva'nın benim kaldıramayacağım kadar ağır olduğuna karar verdim.Adrian'a aşık olmadığımı da zamanla anladım.Aslında, beni sevmiyor.Sadece bana ihtiyacı var.Senin bana ihtiyacın var, çünkü beni seviyorsun.Tek başıma gidecektim.Adrian için zor olurdu, ama biriyle olma şansı vardı.Sen, bensiz daha önce idare etmiştin, yine edebilirdin.İkinizi de bırakıp, Fransa'ya geri dönecektim.Okuldan ayrılacağımı resmi olarak bildirirsem, peşime düşerdiniz.Bu yüzden kaçma kararı aldım.Hiçbirinizi bırakıp gitmek istemiyordum aslında.Fakat, bensiz daha iyiydiniz."
"Elsa, ben sensiz iyi olamam ki!Ben sensiz 'ben' olamam!Asla beni bırakıp gitme hatta bunu düşünme bile."
Birbirlerine sıkıca sarıldılar.
"Uzanmak istiyorum." dedi Elsa esneyerek.
Yan yana uzandıklarında, Draco sakince kızın saçlarını okşadı.
"Bana şarkı söyler misin, eğer çok uykun yoksa?"
Oğlanın sorusu üzerine kızardı.
"Ben pek iyi şarkı söyleyemem."
"Eğer söylersen ben de fikrimi belirtebilirim."
"Tamam."
"Okyanusu dinliyordum
Güneşte bir yüz gördüm
Okyanusla buluşan gözleri
Güneşe uyan saçları
Oooooh
Ve sonra elini uzattı bana,
Tutup aldı kollarına
Kimse bilmez, kimse bilemez.
Uçarken rüzgarda
Beraber uçurtmalarla
Kimse görmez, kimse göremez.
Oooh
Bir sır fısıldadı kulağıma
Ve gizledik, herkesten.
Aşka düştüm onunla
Ve gizledik, gökyüzünden bile."
"Gayet güzel bir sesin var, Elsa.Seni sonsuza kadar dinleyebilirim."
Dudakları birbiriyle buluşurken Elsa'nın aklından da,Draco'nun gülüşünü sonsuza kadar izleyebileceği geçiyordu...
Artık Elsa ve Draco'nun yolu çizildi bile,Adrian'ı aramayın :D
Yazardan ilginç haber, Ravenclaw olduğumu zannediyordum ama Potermore beni üç-dört defa Sltherin'e yolladı.Yılan Elit Ailesi'nin bir üyesi olmaktan gurur duyuyorum :) Şarkıyı ben uydurdum ve kafiyede iyi sayılmam :P Medyada Vanessa ve bölüm şarkısı; Aurora-Nature Boy
Görüşürüz
XOXOXO
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark Green Stars
FanficDark Green Stars Elsa Hogwarts'a yeni gelmiş,üstelik tahmin bile edemeyeceği bir binanın öğrencisi oluvermişti. Her şey bu kadar karışıkken,ona kalbini kaptırmış iki erkek arasından da birini seçmek zorundaydı. Aşk,ders,okul,arkadaşlık derken; Ya bi...