Bölüm 25 "Ve Goyle. Gregory Goyle."

204 15 2
                                    

İki genç uyandıklarında, günlük temel işlerini hallettiler ve Çatlak Kazan'dan ayrılmaya karar verdiler.

"Nereye gitmeyi planlıyorsun peki Elsa, sürekli kaçacak mıyız?"

"Elbette hayır. Öncelikle Muggle'lardan uzak olan yerlerde bulunacağız ve arkamızda sahte izler bırakacağız. Sonrasında sanırım güvenli bir yer biliyorum."

Draco karşısındaki kızın gizemli planlarını anlayamıyordu, yine de onu bırakmayacaktı. Aşk bir yoldu çünkü.Sorgulanmayan bir yol...

"Tamam o zaman. Bizi şimdilik saklayabilecek iyi bir yer de ben biliyorum."

Eşyalarını topladıktan sonra Elsa meraklı bir ifadeyle yanındaki adama baktı.

"Bu iyi yer neresi oluyor Draco?"

"Knockturn Yolu."

"Knockturn Yolu mu?"

"Evet, Diagon Yolu'nun aşağısındadır. İnan bana güvende olacağız."

"Pekala."

Genç adam kızın elini tuttu ve Çatlak Kazan'dan dışarı çıktılar. Elsa nereye gidileceğini pek anlayamasa da itiraz etmedi. Draco'nun onu koruyabileceğini biliyordu.

Weasley Büyücü Şakaları'nın önünden geçtiklerinde Draco duraksadı. 

"Neden durduk?" diye sordu sevdiği kız ama adam onu duymuyordu bile.

Aklı Fred Weasley'deydi.

Onun ölümünden biraz da olsa suçluydu. Ve aslında öyle birini öldürmek, isteyeceği son şeydi.

"Bir şey yok, devam edelim." dedi kafasını iki yana sallayarak.Kızın omzuna attı elini, ve sokağın aşağısına yürüdüler.


Knockturn Yolu, Diagon Yolu'nun aksine, çok karanlık ve ürkütücüydü. Farklı büyücüler ortalıkta dolaşıyor, kimisi kocaman kahkahalar atıyor, kimisi yüzünde korkunç bir ifadeyle yürüyor, kimisi de öylece duruyordu.

"Knockturn Yolu'na, çocukluğumun geçtiği yere hoşgeldin." dedi genç adam.

"Draco, cidden burada mı büyüdün?"

"Ölüm Yiyenler burada buluşurlardı."

Elsa, adamın gözlerinin koyulaştığını fark etti.

"Şimdi, bir mağazaya gidip buraya uygun bir şeyler alalım."

"Buraya uygun derken neyi kast ediyorsun?"

"Karanlık, soğuk, ürkütücü."



Elsa üzerindeki siyah uzun elbiseye ve arka kısmı gümüş olan siyah pelerine şaşkın bakışlar atarken, Draco ona siyah yüksek topuklu ayakkabılar uzattı.

"Bunları mı giyeceğim? Draco, bacaklarımı kırmak istemiyorum!" dedi kız hiddetle fısıldayarak.

"O kadar da değil,hem seni daha büyük gösterecek. Böylece tanınma ve yadırganma oranımız azalır."

"Pekala." dedi oflayarak.

Draco'nun işi kolaydı. Simsiyah bir pelerin ve boğazlı takım giymişti. Üstelik bu kıyafetlerle, çok daha yakışıklı görünüyordu.

Ayakkabıları giydikten sonra saçlarına kolay bir model yapıp kukuletasının içine gizledi.

"Anneme benziyorsun." dedi Draco birden.

"Annene mi? Annen nasıl biri?"

"Cesur, kararlı,zeki ve güzel." cebinden bir resim çıkarttı.

"İşte böyle görünüyormuş, gençken."

Siyah beyaz resimdeki kadına benziyordu gerçekten de.

Dolgun dudakları, biçimli burnu, açık renk olduğu belli olan gözleri ve eski tarzda saçları vardı kadının. Yüz hatları sivriydi, vücudu ise ince ve biçimli.Sivri yüz hatları dışında gerçekten de benziyorlardı.

"Annenin adı nedir?"

"Narcissa."

"Gerçekten benziyoruz."

Draco ona minik bir gülümseme gönderdi ve mağazadan çıktılar.

"Şimdi nerede kalacağız peki?"

"Birkaç arkadaşımla görüşeceğim. Gerçek kimliğimi göreceksin."

"Gerçek kimliğin?"

"Ben senin yanında Draco'yum. Mutlu ve aşık Draco. Ama unutma, ben aslında bir Malfoy'um. "

Bir süre sessiz kaldılar.

"Peki arkadaşların beni kim olarak bilecek?"

"Nişanlım olarak bilineceksin." dedi Draco ve ceketinin iç cebinden bir yüzük çıkarttı.

Kızın elini ellerinin içine alıp yüzük parmağına yüzüğü takarken, sanki bu gerçekmiş gibi heyecanlanmıştı şimdi.Elsa'nın da ondan farkı yoktu. Kalbinin içindeki kuş neşeyle kanatlarını çırpıyordu. 

Yüzük siyah,parlayan bir taştan yapılmıştı, çevresi ise gümüştendi. 'Malfoy'lara yakışır şekilde bir yüzük.' diye düşündü içinden.


Görkemli bir malikanenin kapısı çalındı. Kurukafa şeklindeki tokmaktan simsiyah sarmaşıklara kadar hemen her şey korkunçtu. Hızlı adımlarla içeri girdiler. 

Yaşlı bir ev cini kapıyı açtıktan sonra onları büyük ve karanlık bir masaya yönlendirdi. Kocaman,uzun masada, yuvarlak hatlı iri bir adam ve güzel, esmer bir kadın oturuyordu. Adam, kendilerini görünce gülümseyerek masadan kalktı ve Draco'ya sarıldı.

"Draco, kaç yıl oldu?"

"Sanırım iki yıl geçti Gregory."

"Seni gerçekten özlemişim." dedi asil bir gülümsemeyle. Sonra gözleri kıza takıldı.

"Bu hanımefendi de kim,Draco?"

" Nişanlım Elsa Snow ile tanış. Kendisi Fransa'daki safkan Snow ailesinden." 

Kadın da yanlarına geldi ve ikisine de gülümsedi.

"Elsa," dedi Draco iki ev sahibesini göstererek. "Evana Goyle." Kadın zarif ve resmi sayılabilecek bir gülümseme gönderdi. Elsa da, olabildiğince onu taklit etmeye çalışarak karşılık verdi.

Sonra elini adama doğru uzattı.

"Ve Goyle. Gregory Goyle."




Merhaba, ben bu bölümü beğenerek yazdım açıkçası. Biraz nostalji yapmış olduk ama, sizce de güzel olmadı mı? Medyada şarkımız Ghost Town ve Narcissa Malfoy'un gençliği. Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın :) 

Yeni bölümde görüşürüz <3





Dark Green StarsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin