Bölüm 29 "Sanırım bütün sınıfım burada."

159 15 0
                                    

Wallace kılıcı kardeşine uzattı.

"Bir daha dene, Elsa."

Elsa güçlükle ayağa kalktı.

"Yapamıyorum, Wallace. Neden asa kullanmıyoruz ki?"

"Asa işine sonra geçeceğiz. Önce ne olursa olsun kendini korumayı öğrenmelisin. Dünyanın en tehlikeli yılanı Nagini nasıl yok oldu zannediyorsun?"

"Sen bunu nereden biliyorsun?"

"Hogwarts'ta askerlerim var. Bu arada, eğer denersen sana bir sürpriz yapacağım."

Genç kız kılıcı tekrar eline aldı.

"Tamam." Dedi sıkıntıyla. "Başlayalım."

Wallace kendi kılıcını tutup gardını aldı.

"Sen bir yılansın, bütün duyularını açıkta tut ve elinden geldiğince kıvrıl."

"Bütün duyularını aynı anda açık tutamaz, ve bir insan asla bir yılan kadar esnek olamaz." Dedi Draco onları izlediği yerden.

"Seninle de çalışacağız, Malfoy. O zaman görüşürüz."

Adam gözlerini devirdi. Wallace, Draco'ya kardeşinin yanında olduğu için minnettardı ama yine de korumacı ağabey hislerini bastırması mümkün olmuyordu. Draco da olabildiğince anlayış göstermeye çalışıyordu.

Elsa Wallace'in dikkat dağınıklığını kullandı. İki saniye durdu, görüşünün değiştiğini hissettiği anda yılan-insan formuna döndüğünü anladı. Çevik hareketlerle kılıcını ağabeyine batırır gibi yaptı. Wallace kardeşine gururlu bir ifadeyle gülümsedi.

"Çok güzel. Kendini bir kobra olarak bile düşünebilirsin. Yetişkin bir kobranın altı yüzden fazla iskelet kası vardır. Bu da onların çok güçlü ve esnek olmalarını sağlar- Yılan saçlarını yüzümden çeker misin?"

Elsa görüntüsüne ve yeni formuna pek kolay alışamamıştı. Gözlerinin rengi koyulaşıyor, göz bebekleri değişiyor ve saçlarından yılanlar fırlıyordu. Başta bu yılanlardan korksa da, sonradan onları çataldili ile kontrol edebildiğini fark etmişti.

"Başardım." Dedi elbisesinin eteklerini toplarken. "Üstelik uzun bir elbise ve süslü takılarla yaptım bunu. Sürprizim nedir?"

Wallace gülümsedi.

"Sana dostlarını getirdim..."

Vanessa, Seraphine, Serena ve Jane , mermer koltuklarda oturuyorlardı.

"Ne sen, ne de arkadaşların farkındaydınız, ama onlar özel olarak seçildi. Her prensesin ihtiyacı olan türden güçlere sahipler ve onların da bulmalarına yardımcı olacağım. Bütün hikayeyi biliyorlar."


Elsa, Jane'in gözlerinde hüznü gördü. Üvey olduklarını biliyor olmalıydı.

"Vay canına." dedi Serena. "Yılan- insanken bile güzelsin."

Elsa yaşla dolu gözleriyle kıkırdadı. Kendisini insan haline dönüştürdü ve arkadaşlarına sıkı sıkı sarıldı.

"Bizi bir daha bırakma, ne olursa olsun." dedi Serena.

"Hasretinizi giderecek bol vaktiniz olacak, önce Prenses'e takdim edilmelisiniz." Wallace ciddi bir yüz ifadesine büründü.

"Vanessa Paradis, kahin."

Genç kız ağabeyine şaşkınlıkla baktı.

"Evet, o bir kahin ve büyükannesi de öyleydi. Üstelik Magenta Paradis, Ravenclaw'daydı."

"Bunları nereden biliyorsunuz?" Vanessa şaşkındı. 

"Elbette biliyorum. Kaynaklarım var. Sırada, Seraphine Melaure, şifacı."

Seraphine hafifçe diz çöküp kahkaha attı.

"Serena Blake, savaşçı."

"Kesinlikle öyleyim!"

"Ve Jane Snow, prensesin varisi, aynı zamanda elçi."

Jane gülümsedi.


Wallace bu sefer dört kıza döndü.

"Sevdiğiniz çocuklar olduğunu biliyorum ve elbette onları unutmadım." parmak şıklatmasıyla beraber Tobias ve Hufflepuf'lu iki çocuk belirdi.

"Edward!" Seraphine çocuğa sarıldı.

"Jonathan!" Jane de çocuğun elini tuttu. 

O anda kapıdan Draco'nun neşeli sesi duyuldu.

"Sanırım bütün sınıfım burada."

Elsa sevgiyle genç adama baktı.

"Evet, galiba öyle."

"O zaman, Büyük Salon'a geçebiliriz."

Serena ve Tobias kol kola girdi. Seraphine ve Edward el ele tutuştu. Jonathan Jane'e omuzundan sarıldı. Elsa Draco'ya yaklaştı. Tek kaldıklarını fark eden Wallace ve Vanessa kızardı.

Wallace, yüzünde hafif utanmış bir ifadeyle Vanessa'ya döndü.

"Bana eşlik etmez misiniz, Mrs. Paradis?"

"Tabii." Vanessa Wallace'in koluna girdi.

Ve, Draco'nun tabiriyle bütün sınıf, Büyük Salon'a yol aldı...



Medyada şarkımız ve Elsa'nın yılan-insan hali...

Dark Green StarsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin