Bölüm 22 "Beni biriyle mi karıştırdınız acaba Bay Yılan?"

179 19 2
                                    

Birbirimize ne kadar süre sarıldık,ne kadar süre ağladım bilmiyordum.Acı veriyordu. Draco'nun bu hali,canımı yakıyordu.

"Böyle olmak zorunda mı?" diye  sordu.

"Bilmiyorum." dedim sessizce. "Turnuva, kehanetler, arkadaşlarım, sen, Adrian...Bunların hepsi kafamı karman çorman ediyor."

"İlk önceliğimiz Turnuva.Senin için elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız."

"Görevimi aldım."

"Peki ne zaman çözeceksin?"

"Yarın  Vanessa ile birlikte çözeceğiz."

Yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve dudaklarını yanağıma bastırdı.

"Artık gitmelisin, bizi böyle görmek istemeyecek birilerini tanıyorum."

Birbirimize tekrar sıkıca sarıldıktan sonra  ben gölün yanına gittim. O da okul binasının içine döndü.


Göle yaklaştığımda çimenlerin üzerine oturdum. Yarım saat sonra içeri dönmem gerekecekti. Umursamadım. Bir süre sadece göle,göldeki yansımama ve mehtaba baktım.


Alacakaranlık çöktüğünde, yavaşça binaya doğru ilerlerken,"Lumos."diye fısıldadım.

Elimden geldiğince sessiz adımlarla, parmak ucunda binama ulaşmayı başardım. Yatakhanenin ahşap kapısı gıcırdayarak açılınca yüzümü ekşittim. Yatakhaneden içeri girdiğimde  Vanessa, Serena ve Seraphine'in uyumamış olduğunu gördüm.

"Neden uyumadınız?" diye fısıldadım üçüne hitaben.

"Seni balkonda Profesör ile gördükten sonra açıklaman için beklemeye karar verdik hayatım."

Kızaran yanaklarımla beraber gözlerim de kocaman oldu.

"Siz-?"

"Evet sizi gözetledik. Adrian için bazen üzülüyorum,Elsa. Artık kesin bir seçim yapmanın vakti geldi çattı bile." dedi Seraphine kızarak.

"Ama ben-"

"Ama sen yok, Elsa. Turnuva var,okullar var.Öğretmenine aşık olamazsın anladın mı?Olamazsın!" dedi Vanessa.

Gözlerim dolmaya başlamıştı.

"Haklısınız."dedim üzüntüyle.Serena'ya baktım.

"Sen bir şey söylemeyecek misin Serena?"

"Kalbinin sesini dinlemeni istiyorum, ama kalbinin sesi kesin bir cevap vermeli artık.Bu böyle süremez."

Arkadaşlarım haklıydı. Aynı anda iki kişi...Üstelik biri öğretmenim. Draco'yu unutmak zorundaydım.

"Uyumak istiyorum."

Pijamalarımı bir çırpıda giydim ve göz yaşlarımın sessizce akmasına izin verdim. Hiçbir şey söylemeden yatağıma yattım.

Gözlerimi her kapattığımda, Draco'nun yüzü önümde beliriveriyordu. Gülüşü, benim yanımdayken mutlu olması... 

Sonra Adrian'ı görüyordum. 

Bana sarılması, sinirli ifadeleri, kıskançlığı tuttuğu zaman,sözleri...

Yapamazdım. İkisine de böyle olaylar yaşatmaya hakkım yoktu.

Birinden değil,

İkisinden de vazgeçecektim.


Turnuva'da kendimi öldürebilirdim.


Bazı insanlar gerçekten çok şanslıydı.


Aileleri vardı.

Sevdikleri biri vardı.

Mutlu bir hayatları vardı.

Gülümseyebiliyorlardı.


Ölürsem, kızlar ne yapacaklardı?


Onlara mektup yazmalıydım belki de.

Anna'ya göz kulak olmalarını isteyebilirdim.


Ben düşüncelerimle boğulmuşken bir tıslama sesi duydum.

"Ssss,ağlamayın Majesteleri,ssss"

Duyduğum sesle irkilerek yere baktım.Simsiyah, uzun ve korkunç görünümlü  bir yılan, parlak mavi  gözleriyle bana bakıyordu.

"Majesteleri mi?" diye fısıldadım hayretle. "Beni biriyle mi karıştırdınız acaba Bay Yılan?"

"Sssss,benim adım Jorgo,sssss.Karıştırmadık sssss majesteleri, sssssiz Yılan sss Prenses sss Elsa'sınız."

"Peki burada ne arıyorsun Jorgo?"

"Sizin  ssssölüm düşünceleriniz ve  ssss korkularınız sss biz  yılanlar ssss tarafından sss hissedilebilir."

"Ah, bu biraz... değişik." dedim. Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum.

"Sss Majesteleri ssss, ölmek için sssss daha ssss erken."

"Ama, kafam çok karışık Jorgo."

"Sssss, yılan sss hislerinizi kullanın ssss Majesteleri."

"Yılan hisleri mi? O da nedir?"

"Ssss göreceksiniz efendim sssss, hoşçakalın."


Ve yılan Jorgo, arkasında kafası allak bullak olmuş beni bırakarak, sürüne sürüne gözden kayboldu..



(Selam! Bu seferlik Türkçe şarkı koyuyorum.Beğeneceğinize eminim.Bölüm geç geldiği için üzgünüm :(  Medyada Jorgo)






Dark Green StarsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin