Bölüm 8 "Bul Beni"

413 29 7
                                    

Gözlerimi açtım.Güneşin ilk ışıkları yüzüme vurunca tekrar kapatıp,bu sefer dirseğimi gözlerime siper ederek açtım.Revirdeydim.Kimse yoktu.

Bugün çıkabileceğim söylenmişti.Üzerimdeki siyah uzun geceliğe baktım.Zindanlara gidene kadar işimi görürdü.Ayakkabılarımı ayağıma geçirip revirden çıktım.Büyücü de olsam,revir revirdi.Hastalık hissi veriyordu.

Zindanlara doğru yol alırken,henüz kimsenin uyanmadığını fark ettim.Çok erken olmalıydı.Kızlar Yatakhanesi'nden içeri girdim.Hepsi uyuyordu.Kendi yatağıma otururken,sandığımın üzerindeki kağıt gözüme çarptı.Siyah-yeşil zarfı vardı.Göz devirdim.Slytherin renkleri.

Dikkatle elime alıp mektubu açtım.Oldukça zarif bir el yazısıyla yazılmıştı.

Elsa'ya,

Ay bile senin gözlerindeki ışık kadar büyüleyici ve gizemli parıltılar saçamaz.Seni bekliyorum.

Bul beni...

Bul beni...

Son cümleyi düşündüm.Yazan kişi her kim ise onu bulmamı istiyor,ama buna nasıl yapacağımı yazmıyordu.İstemsizce ürperdim.Normal bir kız buna sevinebilirdi.Ama ben oldukça huzursuzdum.

Notu kitaplarımın birinin arasına koyarak,düşünmemeye çalıştım.Ellerim terlemeye başlamıştı.

"Sakin ol Elsa."diye fısıldadım kendi kendime."Sadece tatlı bir mektup.Suikast planı değil ya!"

Derin bir nefes aldım.Üzerimdeki gecelikten kurtulmalıydım.Formalarımı giydikten sonra saatin henüz erken olmasına rağmen kitaplarımı hazırladım ve dün girmemiş olduğum derslere biraz çalıştım.

Bina başkanları uyanma zamanının geldiğini anons ederken ben Sihir Tarihi'ndeki cincüceler konusuna dalmış,okuyordum.Kitabı bırakıp kalktım ve ders programıma baktım.

İki saat Bitkibilim,bir saat İksir ve iki saat Uçuş.



Kahvaltıdayken karnımdaki ağrılar artmaya başladı.Adrian tam çaprazımda oturuyordu ve bu beni yay gibi geriyordu.Yemeklerden bile tad alamaz hale gelmiştim.Hogwarts yemeklerinden.Durum o derece vahimdi.

"Günaydın."dedi Adrian bana bakarak.

"Günaydın." Ağrı her yerime saplanmaya başlamıştı.

Serena yanıma oturduğunda dikkatle yüzümü inceledi.

"Merlin'in sakalları!Sana bunu yapan bir şekilde bulunacak!"

Kim olduğunu bilmiyorlardı.Draco güzel bir plan yapmıştı.

"Umarım bulunur."dedi Adrian bize dönerek.Gözlerinin rengi koyulaşmıştı.

Yemeğime odaklandım.Patateslere baktım.Onların tek derdi yenmemekti.Adaletli olup,onları yememeye karar verdim.

Psikolojim hiç de yerinde değildi.





Bitkibilim dersinde çiçekleri büyütme büyüsüyle büyütmemiz istenmişti.Asamı önümdeki kırmızı güle tuttum ve"Medicemeplia!"dedim.Gül bir metre boyutlarına gelince Profesör Longbottom"Yeterli boyutta,Elsa."dedi.Güle bakıp iç çektim.Keşke ben de çiçek falan olsaydım.Dalında durup koklanmayı bekleyen bir siyah gül mesela...

Kafamı sallayıp kendime gelmeye çalıştım.Depresif modda olmak iyi değildi.

İki saatlik toprakla uğraşma işim bitince İksir sınıfına yol aldım.Belki de Draco'yu görmek iyi gelebilirdi.Bana karşı çok sevecen davranıyordu.Kapıdan içeri girince duraksadım.Herkes ikişerli oturmuştu.Kimin yanına oturacaktım?

Serena'ya baktım.Bana el sallıyordu.Gülümseyerek onun yanına geçtim.İyi biriydi.Slytherin'lerin arasında iyi kişiler görmek güzeldi.

Draco içeri girerken gözlerinde duygusuz bir ifade vardı.Sınıfı inceledi.Gözleri benim gözlerimi bulduğunda parladı.Gülümsemek istedim.Ama kendimi tuttum.Öğretmene gülümsemek çok yanlış anlaşılabilirdi.Özellikle duygusuz görünen bir öğretmene.

Yapmamız gereken iksir basitti ve daha önce yapmıştım.O yüzden yaparken zorlanmadım.Draco-Profesör- masaları gezerken iksirime baktı.

"Hızlı ve eksiksiz.Slytherin'e artı 5 puan!"

Hafifçe kendi kendime gülümsedim.Binanın işine yaramıştım.

Dersten sonra sınıftan çıkarken bir el kolumu tuttu.

Adrian.

Beni sınıfın bir köşesine çekti.

"Pekala."dedi."Profesör Malfoy ile aranızda ne var?"

...

Dark Green StarsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin