2- Şemsiye

257 13 4
                                    

Yine bir sabah ve sıkıcı bir okul günü.

"Günaydın." dedi sınıftan biri.

"Günaydın." dedi ve yerine oturdu. Başını masaya yasladı. Bir süre sonra diğerleri de gelmeye başlamıştı. Volkan tanıdığı sesi duyduğunda başını masadan kaldırdı. Gülümseyerek kapıya bakıyordu ki Gökçe'nin yalnız gelmediğini görünce yüzündeki gülümsemesi soldu. Yanındaki Doğukan'dı ve ikili çok neşeli görünüyordu.

Volkan ayağa kalkıp onların yanına ilerledi. Kolunu Gökçe'nin omzuna atıp "Günaydın aşkım." dedi.

"Günaydıın."

"Çantanı koy da kantine gidelim istersen?" diye sordu sevgilisine.

"Olur. Doğukancım görüşüz." diyerek yanındaki çocuğa veda etti kız. Çantasını yerine bıraktıktan sonra sevgilisinin yanına geri gitti.

İkisi birlikte koridora çıktılarında Volkan yanındaki kıza döndü. "Gökçe?"

"Efendim."

"Doğukan'ı sevdin sanırım."

"Yanii, yeni geldi ama kötü biri gibi durmuyor."

"Yine de çok samimi olma bence."

"Ne alaka Volkan ya?" dedi Gökçe.

"Düşündüğün gibi çıkmayabilir. Onu diyorum."

"Bir şeyleri kıskanmadan yapamıyor musun?"

"Hayır sevgilim, öyle değil.."

"Ya Volkan bi git. Bu hallerini biliyorum ben senin." Gökçe arkasını dönüp sınıfa ilerledi.

Her zamanki gibi fazla abartıyor, diye düşündü Volkan. Gelir, barışır az sonra.

Arkasından gidip sırasına oturdu. Eğer şu an yanına giderse kavga edip ayrılma noktasına geleceklerini biliyordu. Daha önce çok kez yaşamışlardı, ancak hep barışmışlardı bu güne kadar.

Çaprazındaki yeni çocuğa dikti bakışlarını. Yanına gelen kızın biriyle sohbet ediyordu. Ah, gerçekten sinirimi bozuyor. Daha da sinir olmamak için önüne dönmeye karar verdi.

...

Haftanın son günüydü, öğle arasındalardı. Bugün Dağra olmadığından öğle yemeğini tek başına yemek zorunda kalmıştı. Gökçe'yle ise hala barışmamışlardı. Gelip konuşmasını ve barışması beklemişti ama bu kez öyle olmamıştı. Volkan da gidip özür dileyip barışmaya çalışmak istemiyordu. Benlik şeyler değil, diyordu kendi kendine.

Can sıkıntısıyla camdan bahçedekileri seyretmeye başladı. "Hay amına koyduğumun, orospu evladı.." sinirle dişlerini sıktı. "Niye bu piç Gökçe'nin yanında?" Sert bakışlarla banklarda oturan Doğukan ve Gökçe ikilisini izledi bir süre. Hala onları izlemeye devam ettiği sırada Doğukan başını yukarı kaldırarak dogruca Volkan'ın gözünü içine bakıyordu. Kendisine bakan çocuğun sırıttığını görünce sinirle önüne döndü "Siktir ya. Göz göze geldik pezevenkle."

Tekrar camdan baktığında önüne dönmüş olduğunu gördü, Doğukan yeniden başını yukarı kaldırıp cama baktığında sesli bir şekilde küfretti. "Gülüşünü siktiğim." ayağa kalkıp koridora çıktı. Tekrar göz göze gelme riskini almak istemiyordu.

Ders zili çalana kadar koridorun bir ucundan diğerine volta atıp durdu. Hocanın gelmesine yakın sınıfa girdi. Dersin yarısı olmamıştı ki gözleri kapanmaya başlamıştı.

"Volkan!" Gözlerini zar zor açarak başında dikilen hocaya baktı. Saat kaçtı ya da kaçıncı derstelerdi emin değildi.

"Üç derstir uyuyorsun. Gece beşik mi salladın, ne bu hal?"

"Hocam gece işi varmış arkadaşın da." dedi sınıftan biri. Diğerleri de gülmeye başlamışlardı.

"Ne diyorsun sen be?!" dedi ayağa kalkarken.

"Otur yerine!"

"Otur dedim." dedi hoca tekrardan. Volkan birilerine zarar vermek istemiyordu ,en azından şu anlık, hızla sınıf kapısına ilerledi. Kapıyı çarparak çıktı.

Kendini arka bahçede nefes nefes buldu. Sinirle yumruğunu duvara geçirdi. Yere çöküp zilin çalmasını bekledi.

Son ders zili de çaldığında hala yerde oturuyordu ve hafiften yağmur çiselemeye başlamıştı. İnsanların dağıldığına emin olduktan sonra ön bahçeye ilerledi. Tek tük öğrenci kalmıştı. Çantasını ve eşyalarını almak için okulun merdivenlerine ilerlediği sırada bahçede dikilip etrafta bir şeyler ararmış gibi bakınan Doğukan'ı gördü. Ona gözükmemek ve daha fazla ıslanmamak adına adımlarını hızlandırdı.

"Volkan." "Volkan!" Başını çevirip kendisine seslenen çocuğa baktı.

Doğukan yanına gelip karşısındaki kısa boylu esmer çocuğun da ıslanmaması için şemsiyeyi onun üzerine doğru tuttu.

"Eşyaların bende."

Kafasını iyice kaldırarak Doğukan'ın yeşil gözlerinin içine baktı. "Ne?" Elindeki çantayı ve deri ceketi gösterdi. "Ha, şey. Sağol."

Volkan'ın ceketini giymesini beklerken şemsiyeyi hala üstünde tutuyordu. Üstünü giydikten sonra çantasını da verdi.

"Önünü düzgünce kapat. Hava soğuk, üşütme." dedi Doğukan.

"Gerek yok."

"Kapat işte önünü, bu kadar zor olmamalı."

"Sana ne?" diye sordu Volkan.

"Sadece üşüme diye dedim. Sen bilirsin. Al şunu" diyerek şemsiyeyi uzattı karşısındaki çocuğa.

"Senin o."

Oflayarak sözüne başladı "Biliyorum! Al diyorum sana. Ben arabayla gideceğim zaten."

"İstemiyorum." diye inatlaştı.

"Acelem var seninle uğraşamam. Buraya koyuyorum bunu ne yaparsan yap." Şemsiyeyi yandaki medivenin basamaklarına bıraktı ve arkasını dönüp okul çıkışına ilerledi.

"İstemiyorum dedim!"

"Ne yaparsan yap. Görüşüz, Volkan Ayvaz!" diye seslendi arkasına dönmeden. Kapının önündeki siyah arabaya binip gitti. Volkan ise arkasında yağmurun altında kalakalmıştı. Basamaktaki şemsiyeye baktı, "Islanmamak için sadece." diyerek eline aldı şemsiyeyi. Hızla evinin yolunu tuttu.

Sanırım özür dilemeliyim Gökçe'den. Akşam arasam iyi olur. Doğukan da belki kötü değildir. Hayır, of insanlar hakkında iyimser olmayacağım. Hepsi aptal. Ahh! Sınıftaki çocuk. Amına koyduğumun evladı ileri geri konuşuyor. Gece işim varmış! Annesiyleydi işim. Keşke böyle deseymişim amk. Lan! Doğukan Gökçe'ye yaklaşmak için bana iyi davranıyor olmasın. Vay puşt! Kesin o yüzden verdi şemsiyeyi de. Sınıftakilerin de onun da ayrı ayrı anasını sikeyim ben. En kısa zamanda Gökçe'den özür dileyeyim en iyisi, yoksa Doğukan iti alacak elimden kızı.

---

Arkadaşlar Volkan biraz aptal cok sorgulamayin
Ay size bisey daha diyim sonraku bolumlerde bahsederim zaten deee simdiden küçük bi info olsun
Volkan lisenin başlarında ortaokulda fakan zorbalik gormus o yüzden kimseye guvenmeme çabasında
Neysem askolar kendinize iyi bakinnnn

Kış Yağmuru | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin