Sınavlara az kalmıştı ve hocalar da inatlarına yaparmışcasına tonla ödev veriyorlardı. Doğukan, tarih ödevini yapmayı bitirdiğinde saat çoktan on ikiye gelmişti. Uykusu gelmişti ancak yapması gereken şeyler olduğu için ayılması gerekiyordu.
Odasında çıkıp geniş koridor boyunca ilerledi, merdivenlerden aşağıya inip mutfağa girdi. Kettlea koyduğu suyun kaynamasını beklerken camdan dışarıya bakmaya başladı. Pek de bir şey gözükmüyordu zaten, karanlık bahçeye doğru baktı. Uykusu geldiği için dalmıştı, onu baktığı yerden ayıran şey suyun kaynama sesi oldu. Tezgaha bıraktığı kupanın içerisine kahve tozunu döküp üzerine suyu ekledi, normalde acı kahve içemiyordu ama uykusunun gelmemesini sağlar diye krema veya süt katmaktan vaz geçti. Eline aldığı kupayla odasına çıktı. Matematik çalışmalıydı çünkü Volkan'a söz vermişti onu çalıştıracağına dair. Aslında Doğukan konuyu yeterince biliyordu ama Volkan'a anlatırken herhangi bir hata yapmak istemediğinden çalışmak istiyordu.
Aslında edebiyat veya sosyal çalışsam daha faydalı olurdu. Her neyse bunu Volkan için yapıyorum. Uyumamalıyım.
Oldukça kararlı bir şekilde kitabının ilk sayfasını açtı. En baştan tekrar edip test çözmeyi planlıyordu.
...
Sabah alarmı dördüncü kez çaldığında artık ertelememesi gerektiğini anlayarak yatağından kalktı. Banyoda işlerini halledip üstünü giyindi. Saatine baktı, evden çıkma vaktinin geldiğini gördü. Aşağıya indiğinde babası yemek odasında annesi ile sessizlik içinde kahvaltılarını ediyorlardı.
"Çıkıyorum ben." diye seslendi yemek yemekte olan ikiliye.
Annesi "Tamam." dedi.
Kapıdan çıktıktan sonra her zamanki gibi kendisini bekleyen arabaya doğru ilerledi. "Günaydın Serhan abi." dedi.
"Günaydın." dedi şoför, dikiz aynasından arkaya oturan çocuğa bakarak.
Aralarında başka bir konuşma geçmedi bu iki cümle haricinde. Okulun olduğu caddeye vardıklarında "Kolay gelsin." diyerek arabadan indi.
Sınıftan içeriye girdi, hemen hemen herkes gelmişti sınıfa. Çantasını sırasına bıraktıktan sonra arka çaprazına baktı. Volkan hala gelmemişti, yine geç kalacak aptal. Ders zili çalıp hoca kapıyı açtığı anda hocayla birlikte içeriye Volkan da girdi. Hızla yerine oturup, nefes nefese üstündeki montu çıkarmaya uğraşıyordu.
...
Gün içinde Volkan'ı boş bulduğu teneffüslerden birinde Volkan'ın yanına gitti.
"Bugün ders yapacak mıyız?" diye sordu Doğukan.
"Benim işim var da daha sonra mı yapsak." dedi Volkan. Doğukan hayal kırıklığına uğramıştı, saatlerce bilmesine rağmen hata yapmamak için matematik çalışmıştı. Sırf Volkan'a anlatabilmek için.
"Peki madem, benim için sorun değil." dedi Doğukan. Yeniden kendi sırasına ilerledi, kafasını arkaya çevirip Volkan'a baktığında onunda kendisine bakmakta olduğunu gördü. Göz göze geldiklerinde Doğukan gülümseyerek karşılık verdi, Volkan ise ifadesiz bir şekilde gülümseyen çocuğa bakıp başını cama doğru döndü. Onun bu hareketiyle Doğukan'ın yüzündeki gülümseme silinmişti.
Canı sıkıldığından telefonuna bakmak istedi ama onun da şarjı bitmişti. Oflayarak masanın üzerine bıraktı telefonunu. Sınıftakilere bakmaya başladı. Kendisi hariç herkes birileriyle sohbet ediyor, gayet mutlu gözüküyordu.
Doğukan'ın şimdiye kadar hiç yakın arkadaşı olmamıştı Volkan haricinde. Her zaman birileriyle konuşmuş ancak yakın bir ilişki içerisine girememişti. Zaten insanların kendisiyle konuşma sebebi ya babasının parası için ya da görünüşü içindi. Kimse onunla gerçekten sevdiği için konuşmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış Yağmuru | bxb
Teen FictionYeni okul, yeni ilişkiler, yeni olaylar ve geçmişten biri. . "Ayrıldım ondan, istediğin oldu. Neden hala bana yakın davranıyorsun? Elde etmedin mi istediğini?!" "Sana salak diyordum da bu kadarını beklememiştim." "Ne saçmalıyorsun? Mutlu değil misin...