İlk iki ders İngilizce'ydi. Ancak hoca yine hamile olduğu için yoktu. Nöbetçi öğretmen de gelmediğinden tüm sınıf kendi halinde takılıyordu. Bir grup akıllı tahtadan açtıkları şeyleri izliyor, bazıları arkadaşlarıyla konuşuyor, bazıları ise yapmadıkları ödevleri yapmakla meşgulü. Doğukan da dersin boş olmasını fırsat bilerek anında Volkan'ın yanına gitmişti. Yanında oturan Dağra'yı ise güçlükle de olsa başka sıraya oturmaya ikna etmişti. Bir derstir birlikte oturmuş, ondan bundan ve her şeyden konuşmuşlardı.
"Canım sıkılıyoor." dedi Volkan, ilk teneffüs zili çalarken.
"Ne yapmak istersin?"
"Amk okulunda ne yapabilirsek?"
"Ne bu gerginlik Volkan Bey?"
"Sensin gergin. Sabahın köründe okula gelip bir sınıf özürlüyü görmekten hoşlanmıyorum. Sen hariç."
Doğukan gülümsedi, elini Volkanın siyah saçları arasına atıp hafifçe karıştırdı. "Demek benden hoşlanıyorsun."
"Yoo. Senden de hoşlanmıyorum da sen bir sınıf özürlü arasında degilsin. Hadi yine iyisin ya değerini bil." dedi alayla.
"Çok sağol ya." dedi kumral olan.
Volkanın birden kaşlarını çatarak kapıya baktığını fark ettiğinde kendisi de başını kapıya çevirdi. "Geldi yine sarı çiyan." dedi dişlerini sıkarak.
Ufuk, Doğukan'ın kendisine baktığını fark ettiği gibi zıplar gibi yürüyerek oturdukları sıraya geldi. "Günaydınn."
"Güno." dedi Volkan, Doğukan'ın cevap vermesine izin vermeden. Söylediği şeye ters olarak sert bir tonda söylemişti kelimesini. Ufuk birkaç saniye aşağılar gibi süzdü Volkan'ı. "Dou için gelmiştim."
"Ya?" dedi esmer olan. Doğukan ortamdaki gergin havayı dağıtmak için konuşmaya dahil oldu. "Noldu?" dedi yumuşak bir ses tonuyla.
Ufuk yine birkaç saniye Volkan'ın yüzünü inceledikten sonra mavi gözlerini yeniden kumral çocuğa doğrulttu. "Geçen gün buluşacaktık?"
Volkan neşeyle gülümsedi, "Sonra noldu?"
"Volkan, seni ilgilendiren bir durum yok. Karışma."
"Peki o zaman. Bölmiyeyim sizi." diyerek cebinden çıkardığı telefonuyla ilgilenmeye başladı.
Doğukan "Kusura bakma son dakika işim çıktı, sana da haber veremedim." dedi Ufuk'a.
"Ne işin çıktığını bilmeye hakkım var diye düşünüyorum."
"Babam şirkete çağırdı, akşama kadar oradaydım. O yüzden yazamadım sana da."
Ufuk çattığı kaşlarını normal haline çevirdi. "Demek şirketteydin, affettim o zaman seni." dedi çocuksu bir gülümsemeyle.
Doğukan'ın cevap vermediğini görünce tekrar konuştu "E madem başka bir gün çıkarız."
"Çıkarsınız, çıkarsınız. Hadi zil çaldı, yürü git dersine." diye araya girdi Volkan.
"Hala seni ilgilendiren bir mevzu yok. Karışma sen."
"Ya ben kibar kibar söylüyorum anlamıyorsun, siktir git işte." dedi Volkan kapıyı işaret ederek.
Doğukan "Tamam, Ufuk olabilir belki. Volkan haklı hocan gelir şimdi sınıfa gitsen iyi olur."
Ufuk, kumral olanın sözünü onaylayıp sınıfına doğru ilerlemeye başladı. Volkan sinirle yanında oturana baktı. "Sen niye bu çocuğa siktir git diyemiyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış Yağmuru | bxb
Teen FictionYeni okul, yeni ilişkiler, yeni olaylar ve geçmişten biri. . "Ayrıldım ondan, istediğin oldu. Neden hala bana yakın davranıyorsun? Elde etmedin mi istediğini?!" "Sana salak diyordum da bu kadarını beklememiştim." "Ne saçmalıyorsun? Mutlu değil misin...