3- Kavga

195 14 14
                                    

Doğukan, okulun kapısının önüne geldiğinde arabadan indi.

Kapıyı kapatmadan "Görüşürüz baba." dedi babasına.

"İyi dersler, Doğukan." dedi babası.

Okul bahçesinde hızla ilerledi, eğer yavaş giderse geç kalabilirdi. Nefes nefese çıktı merdivenleri, kapıyı tıklatıp girdiğinde daha öğretmenin gelmediğini görünce rahatlamıştı. Yerine oturduğunda masasında önceki hafta Volkan verdiği şemsiyeyi gördü. Gülümseyerek arka çaprazına, Volkan'ın oturduğu yere, döndü. Koyu kahverengi gözleri kendisinin yeşil gözleriyle buluştu. Volkan hiçbir şey olmamış gibi başını yan tarafına çevirdi. Doğukan onun bu hallerini görünce gülümsemesi daha da büyüdü. Hala aynıydı, tıpkı yıllar önceki hali gibi.

.
Ders bittiğinde Volkan'a bakmak için arkasına döndüğünde onun yerinde olmadığını gördü. Yanında oturan Dağra başını ne var anlamında salladı. Volkan'ın nerede olabileceğini düşünüyordu, Dağra'yı fark etmemişti bile.

"Olum nereye bakıyorsun iki saattir?"

"Volkan..."

"Çıktı o. Bir şey mi diyecektin?"

"Yok bir şey." lavobada olabileceğini düşünerek oraya bakmaya karar verdi. Neden onu aradığından emin değildi ama onunla karşılaşmak, konuşmak istiyordu. Belki geçmişi hatırlar diye istiyordu.

Koridorun diğer ucuna kadar gidip lavaboya baktı. Yoktu. Her neyse. Sınıfa geri dönüp yerine oturdu. Sınıftan biri gelip yanına oturdu. Bir şeyler anlatıyordu. Doğukan onu dinlemedi. Aklı Volkan'daydı. Etrafına bakındı, Gökçe de yoktu. Bunlar ayrılmadı mi lan? Zil çaldı ve hala yoklar. Tövbe tövbe Allah'ım aklıma iyi şeyler gelmiyor. Lütfen barışmamış olsunlar, kavga ediyor olsunlar. Birden aklına gelen şeyle başını hayır anlamında salladı. Hayır, isterse barışsınlar. Volkan'ın mutlu olması önemli olan. Ben toksik bir insan değilim, iyi düşünmeliyim.

Öğretmen gelmişti ama hala bu ikili yoktu. Tam yoklama alındığı sırada önde Gökçe arkasında da Volkan'la birlikte içeri girdiler. Doğukan yerlerine oturuşlarını dikkatle izledi. Birbirlerine olan bakışlarını, Volkan'ın bakışlarını Gökçe'den yanındaki Dağra'ya çevirisini ve hevesle bir şeyler anlatmaya başlayışını izledi.

Barıştılar, kesin barıştılar.

Derin bir nefes alıp tekrar çocuğun olduğu tarafa baktı. Gözleri buluştu, Volkan mutlu gözüküyordu. Hafifçe bir gülümseme sundu Doğukan'a, ya da sadece o öyle hayal etmişti. En azından mutlu...

...

Bir hafta daha bitmişti okula geleli iki hafta olacaktı. Herkesle konuşmuştu ama kimseyle yakın olamamıştı. Onun konuşmak istediği tek kişi şu an büyük ihtimalle sevgilisi ile dışarıda bir yerlerdeydi.

Bugün maça gidecekti Doğukan. Sınıfındaki çocuklar davet etmişti. Volkan'ın gelip gelmeyeceğini bilmiyordu ama gelmez onluk değil diye düşünmüştü. Eskiden de sevmezdi zaten.

Şu an dolabının karşına dikilmiş ne giyeceğini düşünüyordu. Gözüne kestirdiği siyah koşu taytını üstüne de siyah şortunu giydi. Eline ilk gelen sweati , düz lacivert, giydi üstüne de. Saçını elleriyle karıştırdıktan sonra aynadan kendine baktı.

"Anne çıkıyorum ben."

"Tamam. Kendine dikkat et. Akşam kaç gibi alayım seni."

"Alma ya kendim gelirim ben." diye itiraz etti ayakkabılarını giyerken.

"Nasıl gelecekmişsin?"

"Gelirim işte."

"Her neyse akşam konuşuruz olmadı Serhan abini yollarım o alır seni."

Kış Yağmuru | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin