8. Bölüm~

3.5K 167 23
                                    

Beyazıt Zümrüt'ün önünde durdu ve anlına bir öpücük kondurdu. Zümrüt'ün korkusunun farkındaydı. Evet Beyazıt'ı seviyordu ama henüz böyle şeyler için hazır değildi ve korkuyordu.

"Korkma 18 yaşına girene kadar hiçbir şey olmayacak olamaz. Sonrası sana kalmış ne istersen o benim bebek karım" dedi ve şevkatle okşadı karısının yüzünü.

Zümrüt derin bir nefes aldı "teşekkür ederim Beyazıt. Herşey için beni sevdiğin, koruduğun, arkamda durduğun, anlayış gösterdiğin için." dedi minnettar bir şekilde.

"Olması gerekeni yapıyorum Zümrüt bir daha sakın bana böyle şeyler için teşekkür etme" dedi. O zaten görevlerini yerine getiriyordu. Asıl kendisinin teşekkür etmesi gerekirdi. Ona sevilmeyi, sevmeyi, güvenmeyi öğretmişti.

Zümrüt bu konağa gelirken kendine verdiği sözü tutmuştu. Beyazıt'ı sevmiş ve kendini sevdirmişti. Beyazıt'ın buzdan çevrili olan kalbine girmişti.

Beyazıt Zümrüt'ün elinden tutup yatağa götürdü ikiside yatağa girince üstlerini örttü ve karısını iyice kendine çekti. Saçlarına bir öpücük kondurdu ve kendini huzurlu uykunun kollarına bıraktılar.

Herkes bir bir sevdiğine kavuşuyordu. Peki Baran?

O gerçekten Maysa'ya aşıkmıydı. Bilmiyordu. Evet onu görünce içinde birşeyler oluyordu. Ama bu aşk değildi ki. Evet ilk zamanlarda daha çoktu duyguları. Ama Maysa'nın bazı hareketleri onun kendinden soğumasını sağlıyordu. Riya'ya bakışları Baran'ın da dikkatini çekmişti.

Ne zaman Zümrüt'ün yanına gitse kızı öldürmek istiyormuş gibi bakıyordu. Evdeki çalışanlara karşı olan tavırları değişikti. Maysa buraya geldiği günkü gibi değildi.

Maysa Baran'ın hayatının aşkı değildi. Baran bunu anlamıştı. İnsan hissederdi. Ben buna aitim derdi o kişinin yanında. Ama diyemiyordu. Baran çok zeki biriydi. Maysa'dan gün geçtikçe soğuyor ve birşeyler olduğunu seziyordu.

Her ne kadar birilerini istemiyorum desede istiyordu. Kardeşi Zelal gibi abisi Beyazıt gibi sevilmek istiyordu. Mutlu olmak yuva kurmak istiyordu. En büyük hayali bir kızı olsun istiyordu. Ama kimseyi sevemiyordu.

Baran'da günün yorgunluğu ile kendini yatağa atıp uykunun kollarına bıraktı.

~"kurtar beni Baran yardım et bana!" diye ağlıyordu bir kız. 20 yaşlarında genç bir kızı zorla kolundan tutmuş götürüyorlardı. Kimdi bu kız niye ondan yardım istiyordu. "BARAN YARDIM ET YALVARIRIM!" diye bağırdı tekrar kız ağlayarak Baran yerinden kıpırdayamıyordu. Kızı kurtarmak için hareket etmek istesede birşey ona engel oluyordu."~

Baran gördüğü rüyadan ter kan içinde uyandı. "Hayır olsun inşallah" dedi ve balkona çıkıp bir sigara yaktı. Rüyanın etkisinden çıkabilmek için.

Herkes uyurken Murat ve Zelal konağın arkasında buluştular. Zelal binlerce kez şükür etti karşısındaki adama. Ne kadar güzel seviliyordu o adam tarafından. Kendinde çok seviyordu.

Hep böyle olmayı diledi. Hep böyle sevmek, sevilmek istedi.

Hep mutlu olabilirmiydi bir insan? Olamazdı, olmazdı... İnsan en büyük yarasını en sevdiklerinden alırdı. Sevdiğimiz her insan bize yar olmazdı değil mi bazılarımızın ki yara olurdu.

"Seni çok seviyorum Zelal. Sana karşı tarifi olmayan duygular var içimde. Ben kendimi ifade edemiyorum sana. Kos kocaman aşiretin ağasıyım emrimde o kadar insan var ama ben senin yanında 3 yaşındaki çocuk gibi kendimi ifade etmekte zorlanıyorum. Aklım başımdan gidiyor. Unutuyorum herşeyi" dedi Murat.

Zelal Murat'ın yeni çıkmaya başlayan yüzünü okşadı "bende seni seviyorum. Sen kendini ifade etme Murat gözlerime bak yeter. Ben anlıyorum seni" dedi. Murat çekti sevdiği kadını kollarının arasına aldı. Onsuz yapamazdı. Öldürdü artık onsuz.

ZÜMRÜT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin