21. Bölüm~

2.3K 128 52
                                    

Nişan bitmiş herkes yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı.

Aysima nişanın başından beri gözüne kestirdiği adamın yanına gitmek için ayaklandı.

Zümrüt ve Beyazıt'ta eve gitmek için ayaklandıklarında gelip Beyazıt'ın karşısında duran kızla oldukları yerde durarak merakla baktılar.

Beyazıt sorgularcasına kıza baktığında Aysima konuşmaya başladı.

"Merhaba" dedi ve elini uzattı Aysima. Zümrüt sağ kaşını kaldırarak Aysima'nın  eline baktı.

Beyazıt Aysinma'nın uzattığı eli görmezden gelerek "Buyurun?" dedi.

Zümrüt, Beyazıt'ın bu hareketine hafif tebessüm edip tekrar ciddi haline döndü.

"Ya ben öyle diğer kızlar gibi değilim açıkçası. Bir şeyi istiyorsam açık açık söylerim. Acaba diyorum bir kaç saatiniz varsa bir yerde çay, kahve içebilir miyiz?" dedi.

Zümrüt tırnaklarını avucunun içine batırarak kendini sakinleştirmeye çalışıyordu.

Aksi takdirde birazdan bu kızın saçına yapışacaktı!

Üstelik Aysima elini hala indirmemiş belki bir umut elini tutar diye bekliyordu.

"Yok" dedi Beyazıt. Beyazıt sözünü bitirir bitirmez Zümrüt Beyazıt'ın önüne geçip kızın elini tutup sıktı.

Aysima'nın elini kıracak gibi sıkıyordu bu kızın yüzünden anlaşılıyordu.

"Merhaba diğer kızlar gibi olmayan, adını bilmediğim, estetik güzeli kız.

Öncelikle bu adam benim KOCAM!" dedi kocam lafına baskı uygulayarak.

Kızın, kocam lafını duyunca yüzünde oluşan ifadeyle daha çok tebessüm ederek devam etti.

" Ve seninle kahve veya çay içemez çünkü..." dedi ve omzunun üstünden Beyazıt'a kısa bir bakış atarak "O sadece benim elimden çay, kahve içer.

Ama çok istersen ben seninle çay, kahve içerim ve sana diğer "kızlar gibi değilim" diye bahsettiğin kızlardan daha kötü olduğunu ayrıca her gördüğün erkeğe sazan gibi atlamaman gerektiğini öğretirim." dedi Zümrüt.

Aysima iyice kızarmıştı hem elinin acısından hem de Zümrüt'ün söylediği sözlerden.

"Yok sağol, ben en iyisi gideyim. Mutluluklar size." dedi ve zorla da olsa elini Zümrüt'ün elinden kurtarıp arkasını dönüp gitti.

Salonda neredeyse kimse kalmamıştı. Beyazıt ise keyifle Zümrüt'ün kendisini kıskanmasını izlemişti.

Zümrüt arkasını dönüp Beyazıt'a baktı daha sonra etrafa gözlerini gezdirdiğinde salonda kalan birkaç kişinin de onlara bakmadığını görünce tekrar Beyazıt'a dönüp tokat attı.

Daha sonra tekrar arkasını dönerek Beyazıt'ın bir şey demesine fırsat vermeden çıktı düğün salonundan.

Neden tokat attığını kendisi bile bilmiyordu. İçinde yanan ateş Beyazıt'ın da canını yakmak istiyordu.

Kırgınlığı geçmiyordu. Kırıldığını, üzüldüğünü dile getiremeyen insanlar vardır hayatta.

İşte o insanlardan biri de Zümrüt. Fakat o insanların kırıldığını belli etme şekilleri vardır.

Mesela susarlar, eskisi gibi neşeli davranmazlar size karşı veya gözlerine baktığınızda anlarsınız dolu dolu olurlar, eskisi gibi mutlu bakmazlar etrafa ya da gözlerini bi noktaya dikerler ve asla oradan ayırmazlar bu belki dakikalarca belki saatlerce sürer...

ZÜMRÜT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin