9. Bölüm~

3.2K 163 31
                                    

Zümrüt'ün ailesi avluda durmuş dünürleri ile konuşuyordu. Nerdeyse iki hafta önce hiç bilmedikleri bir aileye gözlerini kırpmadan oğulları için Zümrüt'ü kurban etmemiş gibi kızlarını merak edip gelmişlerdi. Hangi yüzle gelmişlerdi buraya?

Zümrüt'ün en büyük yarası olmamışmıydı ailesi? Kader yüzüne gülmüş karşısına Beyazıt'ı ve ailesini çıkarmış olsada bu onların yaptığı hatayı hafifletmezdi.

Beyazıt kafasını çevirip Zümrüt'e baktı. Zümrüt'ün ağlamamak için kendini sıktığını fark etti. Onların karşısında ağlamak istemiyordu belli ki.

Beyazıt destek vermek istercesine elini beline koyup aşağı inmek için yönlendirdi. Zümrüt Beyazıt'a ayak uydurup aşağı indi.

Avluya indiklerinde Zümrüt "Neden geldiniz?" dedi. Misafir olabilirlerdi, misafire böyle demek doğruda değildi fakat ne olursa olsun onlara saygı beslemiyordu içinde. Seviyormuydu onu oda bilmiyordu....

"Seni merak ettik kızım. İyisin değil mi? Bir sıkıntı yok. Eğer varsa söyle kızım korkma bırakmam seni alır götürürüm" dedi Sevim Hanım.

Zümrüt'ün duydukları ile beynine kan fışkırmıştı resmen! Ne diyordu bu kadın? İki hafta önce niye karşı çıkmamıştı bunları niye o zaman söylememişti? Ne değişmişti şimdi? Hem onlar bu cesareti nereden alıyordu?

Beyazıt'ın ve diğer ev halkınında Zümrüt'ten farkı yoktu. Onlar Zümrüt'ü kızları yerine koymuşlardı. Hem Zümrüt onlara, onlarda Zümrüt'e kısa sürede alışıp, sevmişti.

Beyazıt Zümrüt'ün ağzından çıkacak sözleri bekliyordu. Ya gitmek isterse, ne yapardı o zaman. Biliyordu Zümrüt onu seviyordu ama bir taraftada annesi babası vardı işte!

Zümrüt alayla gülümseyip "Hayırdır Sevim Hanım günler önce yapman gerekeni şimdimi yapmaya karar verdin?" dedi ve derin bir nefes alıp devam etti.

"Beni kaç kez arayıp sordunuzda şimdi gelmiş nasılsın diye soruyorsunuz buraya gelip. Siz yaptınız, siz verdiniz beni." dedi. Gözünden engel olamadığı ir damla yaş düştü ama hızla silip babasına yaklaştı.

Babası başını önüne eğdi suçlu olduğunu biliyordu. Aklı başına kızı evden gittikten sonra gelmişti.

"Ben sana o gece verme baba, yapma ben daha 17 yaşındayım o adama nasıl karılık yapayım dedim. Sen ise yaparsın dedin çektin kapıyı çıktın. Beni ateşe atıp oğlunu o ateşten çektin çıkardın. Sen kapıyı çıkıp gittiğinde bittiniz bende. Şimdi evimden gidin. Ben ailem ile mutluyum." dedi ve arkasını dönüp odasına çıktı.

Sabah ne güzel sevdiğinin kollarında uyanmıştı. Gününün güzel geçeceğini düşünürken bu durum güzel güne gölge düşürdü.

Beyazıt adamlarına kafa işareti yaparak havalimanına bırakmaları gerektiğini belirtti. Daha sonra Zümrüt'ün arkasından odaya gitti.

Zümrüt yatağa girmiş arkası dönük bir şekilde ağlıyordu. Beyazıt'ta gidip uzandı yanına beline sarılıp göğsüne çekti bebek karısını.

Zümrüt kocasının göğsüne kafasını koydu ve ağladı. Zümrüt ağladıkça, Beyazıt'ın içi gidiyordu. Onun bakmaya koyamadığı gözlerinden yaşlar akıyordu. Mardin'i ateşe verip herkesi yaksaydı hakkı değil miydi?

Zümrüt iyice kafasını Beyazıt'a bastırıp ağladı. Beyazıt daha fazla dayanamadı karısının ağlamasına "ağlama evimin çiçeği, biraz daha ağlarsan bütün Mardin'i yakarım onlarla birlikte. Daha fazla ağlayıpta canımı yakma" dedi Beyazıt.

Zümrüt göz yaşlarını kontrol altına alarak kafasını kaldırıp Beyazıt'a baktı. Beyazıt Zümrüt'ün saçlarını öpüp kafasını tekrar göğsüne bastırdı. Zümrüt iyice kendine gelince yataktan kalkıp "hadi aşağı inelim bugün gelin görmeye gelecekler. Hem evdekilere de ayıp oldu" diye konuştu bir yandanda üstünü başını düzeltirken.

ZÜMRÜT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin