20. Bölüm~

2.7K 122 49
                                    

Beyazıt söylene söylene kapıyı açtığında karşısında bütün ev halkını gördüğünde neye uğradığını şaşırdı.

Bütün herkes dağ evine gelmişti. Allah'tan Zümrüt ile biraz başbaşa kalmak istemişti.

Fatih elindeki anahtarı cebine sokup imalı imalı gülerek içeri girdi.

"Abicim sen ne..." Baran ve Asi'yi evin ortasında dikilmiş görünce cümlesi yarıda kesildi. O sadece Zümrüt'ü görmeyi bekliyordu.

Gördüğü kişiler ile gülüşü dahada büyüdü. "Baran abi, Asi yengecim ne işiniz var burada sizin? Bizim Leyla ile mecnunu neden yalnız bırakmadınız?" dedi Fatih.

"Bana bak Fatih boş boş konuşup benim canımı sıkma dayak yersin. Asıl senin ne işin var burada?" dedi Baran.

Fatih kapıya bakarak "Sizin demek istedin galiba abicim çünkü şuan bütün konak halkı burada." dedi.

Asi ve Zümrüt "Ne!" diye bağırdıkları anda içeri Heja yade, Dicle Hanım, Mustafa Ağa, Zelal, Beyazıt ve Riya girdi. Şuan küçücük salonun içerisinde herkes birbirine bakıyordu.

"Anne abimler nikahı bekleyememiş galiba" dedi Fatih. Heja yade bastonunu Fatih'in kafasına vurup "Sus sen eşek sıpası" dedi.

Fatih eliyle Heja yade'nin vurduğu yeri ovuşturarak "Müstakbel yengelerimi dağ evine getiren bunlar dayağı yiyen ben haksızlık valla evlat ayırıyorsunuz." dedi.

Beyazıt, köpek yavrusu tutar gibi Fatih'in ensesinden tutup kenarı çekti.

"Biraz daha konuşursan dayak yiyeceksin. En iyisi sen sus Fatih." dedi tehditkâr bir sesle.

"Tamam sustum ama köpek yavrusu tutarmış gibi tutmayı bırakır mısın abi? Bak valla gelecekteki yengelerimin yanında çok ayıp oluyor." dedi Fatih biliyordu biraz daha konuşursa dayak yiyecekti.

Beyazıt, Fatih'i bırakıp ensesine vurdu. Fatih bu sefer ensesini ovuşturarak geçip koltuğa oturdu.

"Ben bu evde sevilmiyorum." dedi Fatih. Herkes biliyordu Fatih olmazsa konağın tadı tuzu olmayacağını ama bunu kimse ona belli etmiyordu.

"Ehh yeter susun artık Beyazıt, Baran ne işiniz var burada?" dedi Dicle Hanım.

Beyazıt, Baran'a sinirli bir bakış atıp konuştu, "Ben Zümrüt'le konuşmak için geldim, bu niye geldi bilmiyorum anne." dedi Beyazıt.

Zümrüt, Beyazıt'ın bu haline kıkırdayarak güldü. Beş yaşındaki çocuk gibi kardeşini annesine şikayet ediyordu.

Herkesin bakışları kendisine dönünce tekrar eski haline dönüp onları dinmeye devam etti.

Beyazıt, Zümrüt kendini kötü ve yalnız hissetmesin diye yanına gidip kolunu omzuna atarak sarıldı.

Fakat Zümrüt, Beyazıt'ın kolunun altından çıkıp Asi'nin yanına gitti. Evet affetmişti ama sürünecekti daha Beyazıt.

Beyazıt kaşlarını çatarak huysuz bir çocuk gibi Zümrüt'e baktı. Zümrüt omuz silkerek bakışlarını Dicle Hanıma çevirdi.

"Dicle Hanım, Beyazıt ve ben konuşmak için geldik buraya. Yağmur biraz dinsin ben otele geçeceğim zaten.

Baran ve Asi ise biraz baş başa kalmak istemişler belli ki. Bu da çok doğal bir şey sonuçta ikiside yetişkin birer birey." dedi Zümrüt.

Dicle Hanım şevkatle gülümseyerek, "Ah kızım keşke haber verseydiniz.

Bizde siz biraz yalnız kalın konuşun diye konaktan buraya geldik işlerimizi bitirip.

Yarın buradan nişan için tutulan salona geçecektik." diye açıklama yaptı.

ZÜMRÜT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin