11. Bölüm~

2.6K 139 53
                                    

İçinde ki öfkeye engel olamıyordu Beyazıt. Bütün Mardin'i ateşe verip yakmak istiyordu. Daha bu sabah neler demişti bu kadın kendisine.

"Yalanmış... O mesaj doğruymuş. Demek o yüzden hışımla kafanı kaldırıp endişeli gözlerle inanıp inanmadığımı sordun Zümrüt" dedi Beyazıt.

Sanki birisi kalbinin üstüne ayağıyla basıyordu. Bütün kemikleri kırılmış kalbine batıyor gibi hissediyordu.

Beyazıt kendinde değildi. "Nasıl... Nasıl" diyordu sadece. Kalbi, içindeki sevda bu fotoğrafa mesaja inanma diyordu ama mantığı buna engel oluyordu.

Hışımla kalktı oturduğu yerden. Yakmaya gidiyordu. Kimi yakacaktı bilmiyordu ama en çok yananlardan biri kendi olacaktı...

Efe dudaklarını ayırıp Zümrüt'ü duvara itip "bundan sonra ben seni istemiyorum" dedi ve koşarak oradan uzaklaştı.

Zümrüt çakılmış gibi yerinden kıpırdayamıyordu. Biraz daha orada öylece durduktan sonra koşarak uzaklaştı oradan.

Tekrardan mağazaya gidip kızlara "eve gidelim çok yoruldum" dedi. Kendisi birşey yapmamış Efe onu zorla öpmüş olsada kendini Beyazıt'a ihanet etmiş gibi hissediyordu.

Bu olanları anlatacaktı. Ne olursa olsun Beyazıt bunları bilecekti. Olanları ona anlattığında isterse çeksin vursun kendisini umrunda değildi.

Kızlar beti benzi atan Zümrüt'e şaşırsalarda yorgunluktan diyip geçiştirdiler. Maysa "benim uçağım var gidiyorum burada ayrılalım o zaman" dedi. Kızlar ne kadar gitme biraz daha kal deselerde dinlememişti.

Zümrüt tepkisiz bir şekilde Maysa'ya bakıyordu. Şuan tek derdi eve gidip olanları Beyazıt'a kendi anlatmaktı. Kısa bir vedadan sonra kızlar konağa Maysa havalimanına gitti.

Kızlar arabada konağa dönerken yol Zümrüt için bitmiyordu. 20 dakikalık yol sanki 20 saat gibi geçmişti.

Konağa geldikleri gibi Zümrüt poşetleri almadan konağa koştu ve hızlıca yukarı çıktı. Herkes şaşkınlıkla Zümrüt'e bakıyordu.

Beyazıt Zümrüt'ten önce eve gelmiş ortalığı yıkmıştı. Heja yade ne olduğunu sorsada cevap vermeden odasına çıkmıştı.

Zümrüt odaya girdiğinde Beyazıt'ın odada olduğunu gördü. İçerde dumandan nefes alınmıyordu resmen!

Gidip camı açtı. Beyazıt ile konuşmak istiyordu ama nereden nasıl başlayacağını bilmiyorudu. Üstelik şansına Beyazıt şuan çok sinirliydi. Bunu gözünün akına düşen kandan anlamıştı. Damarları belirginleşmişti.

Beyazıt karşısındaki kadına baktı. Birkaç saat önce başkasını öpen kadına... Daha sabah saçlarını öpüp okşadığı kadına nefretle bakıyordu.

Elindeki fotoğrafı Zümrüt'ün yüzüne fırlattı. Zümrüt yüzüne çarpıp yere düşen fotoğrafla neye uğradığını şaşırdı.

Eğilip ters şekilde yere düşen fotoğrafı aldı. Gördüğü fotoğraf ile gözleri korku ve şaşkınlıkla büyüdü.

İçinden "Allah'ım yanlış anlamamış olsun lütfen" diye dua ediyordu. Fakat tepkisinden ve yüzünden belli oluyordu.

Zümrüt kafasını kaldırıp sağa sola salladı. "Yalan, inanma, ben suçsuzum o yaptı zorla yaptı" demek istedi ama dili dönmedi.

"NEDEN YAPTIN LAN!" diye bağırdı Beyazıt. Konağın taştan duvarları sallanmıştı. Zümrüt yerinden sıçradı. Ayağı kalktı.

"İnanmış olma" dedi kısık sesiyle Zümrüt. "NEYE LAN NEYE BENİ SALAK YERİNE KOYDUĞUNA MI, YOKSA ALDATTIĞINA MI İNANMAYAYIM?"

ZÜMRÜT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin