22. Bölüm

44 1 0
                                    

1.40k okunmaya ulaşmışım ama emin olun kutlama yazısı yazmak zoruma gidiyor, askerlerimiz şehit olmuşken burada neşeli durmak bize yakışmıyacaktır ama yine de Teşekkür ederim.
🇹🇷🇹🇷🇹🇷 🇹🇷  🇹 🇷  🇹 🇷

(Engin'den)
Herşeyi anlamışlar...

Yani biz öyle olmasını sağladık ta denilebilir :)

Herşey üst kıdemli teşkilat üyelerimizin planı doğrultusunda gerçekleşiyor. Belki 1 veya 2 saat boyunca çeşitli işkencelere maruz kalmış olabiliriz ama olsun Vatan sağolsun.

Semih...
Canyoldaşım, aslında oda sıradan bir asker diğerlerinden ne farkı olabilir? Diye soracaksınız ama o benim için çok farklı ona bir can borcum var..
Şu son saatlerde farketmiş oldum ki Hisar ve Semih birbirlerine öldürücü bakışlar atıyor. Yani en büyük aşklar nef- ya da her neyse Hisar gibi naif, hanımhanımcık bir kızın, Semih gibi bir oduna bakmayacağını abisi olarak söyleyebilirim. Hisar bileklerinin küçük olmasının avantajını kullanmış ve kısa sürede hepimizi çözmüştü. Bu sayede plan daha rahat işleyecekti ama sanırım Rojhat denilen adam geliyordu ve bu hiç iyi olmayabilirdi.

Engin: Hemen çabucak takmış gibi yapın şu kelepçeleri, geliyorlar.

Herkes kelepçeleri takmış gibi yaptı. Hisar'ın hemen elini kelepçeye sokmasıyla herkes büyükçe bir kahkaha attı.

Barkın: Çüş lan.

Elif: Höst ulan sen kimsin ki Hisar'ıma laf ediyorsun.

Barkın: Bilmem kimim ki?

Elif soru sorarcasına bir bakış atınca Barkın kafasını önüne eğdi ve güler gibi bir nefes sesi çıkardı. Bu durum hiç hoşuma gitmedi. Benim kardeşime mi yavşıyor lan bu dallama?

Engin: Hop hop getirmeyin beni oraya dönün önünüze.

Barkın: Emredersiniz Komutanım!

(Barkından)
Aslında ben Elif'i tanıyordum ama o bu gerçeğin farkında değildi. Bundan 2 yıl önce Engin komutanım daha rütbe ilerletme aşamasındayken, ailesi onu ziyarete gelmişti ve araların da Elif'te vardı. O gün öyle içten öyle güzel sarılmıştı ki abisine ilk defa benden üst rütbeli birinin yerinde olmayı istedim. Ben rütbemi seviyordum. Barkın Ardınç/ Gölge Timi Komandosu. Gayet alışmıştım, tabii rütbemi yükseltmek isterdim ama olsun du. Muhtemelen beni ilk defa görüyor ama ben onu her Ankara'ya geldiğinde bizzat göz hapisime alıyorum da denilebilir. Şuan bana sorar gözlerle bakıyordu ve bu bakışları daha da hoşuma gidiyor.

(Emre'den)
Minel'in o camii ye girip çıkmamasının üzerinden 6 gün geçmişti. Bütün olanlardan haberimiz vardı ama annem ile babamın haberi yoktu, bundan 2 gün önce Fırat yarbay aradı ve herşeyi en ince ayrıntısına kadar anlattı, kardeşim için çok endişeliyim ama Fırat Yarbayın gözetimi altında oldukları için içim bir nebze de olsa rahatlıyor.

(Semih'ten)
Hisar...
Çok güzel bir ismi var, aynı kendisi gibi. Dışarıdan oldukça saf ve temiz görünüyor, eminim içi de öyledir. Aslında ben duygularımı karşı tarafa fazlasıyla yansıtabilen biriyimdir fakat Hisar ile biraz öyle olmadı, yani sanırım. Niye baksın ki böyle saf, masum bir kız, benim gibi bir oduna...

              ______________________

Kuşen Hamo: Demek herşeyi önceden planlamışlar hee. Demek benim inime benim başıma çorap örmeye çalışmışlar hee. Öldürün hepsini öldürün hemde, içlerinden tek biri bile canlı kalırsa sizin canınızı alırım.

Rojhat Mehil: Emrindir ağam.
Dedi ve çıktı Kuşen'in gözüne girebilmek için 40 takla atan Rojhat. Aslında burada ne gibi dolaplar döndüğünü ve buranın nasıl iğrenç bir yer olduğunu en iyi Rojhat bilirdi çünkü çok küçük yaşlarda düşmüştü bu terör bataklığına, bir daha da ne çıkabildi ne de gidebildi...

(Fırat Yarbay'dan)

Askerler o mağarada tutsakmış gibi dururken, Gölge timi bütün hazırlıkları yapmış ve çoktan içeri sızmıştı. Gölge timi kendilerini çok iyi kamufle edebilen bir timdir. Yani karşı tarafın ruhu bile duymadan bu iş hallolacaktır EvelAllah.

(Yazardan)

Artık 2 senedir üzerinde çalışılan bu operasyon bir sonuca varacaktı. İyi veya kötü sonucu askerlerin umrunda bile değildi, onların tek gayeleri bu vatanın topraklarında yeri olmayan teröristleri öldürmekti ve bu uğurda ŞEHİT olmaya razılardı.

Fırat Yarbay'ın talimatı ile Gölge Timi içeri sessizce sızmış ve nöbet tutan adamları vurmuşlardı. Silahlarının ucuna taktıkları siyah alet(adını unuttum aa adım gibi biliyordum la) sayesinde silahtan çıkan ses içine hapsoluyordu ve bu sayede hiç kimse tek bir ses bile duymuyordu. Gölge Timi mağaranın içerisinde ilerlerken kendi evlerindeymiş gibi rahat hareket ediyorlardı çünkü bu operasyonu 2 yıldır planladıkları için artık iç cepheyi de dış cepheyi de adları gibi ezberlemişlerdi.

Kuşen'in odasına girip önce onu sonrasında karısı Sevil'i bayıltıp sandalyeye bağlamışlardı aynı şekilde geriye kalan 56 adamıda bağlayıp hepsini sırayla dizmişlerdi ve Engin Komutan'larının saklandığı odaya girip onları kurtarmışlardı. Bu sırada dışarıdan gelen silah sesini duymalarıyla bu işte bir terslik olduğunu anlamış ve hemen silah sesinin geldiği yöne doğru koşmaya başlamışlardı. Gördükleri kişi ile herkesin yüzünde alaycı bir gülüş belirmiş ve tek tek kahkaha atamaya başlamışlardı. Kuşen Hamo'nun oğlu HAZAR HAMO...

Evet oldukça kısa bir bölüm ile geldim. Çünkü inanın ki çok hastayım kolumu bile kıpırdatacak halim yok ama olsun. Bu bölüm hiç içime sinmedi yazıp yazıp sildim ve  bu durum hiç iyi olmadı, yazarken aklıma birşey gelmemesi beni daha çok zorluyor. Umarım kendimi anlatabilmişimdir...

Allah'a Emanet olun 🌟🌒🌖🌕

İMKANSIZIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin