9

104 7 0
                                    

Sabah Didem'in alarmına uyanmıştım. Dün gece olanları bugün ders sonrası Didem'e anlatmam gerekiyordu fakat nedense istemiyordum. İnsan en yakın arkadaşına koşulsuz her şeyi anlatır normalde ama bilmiyorum Altay konusunu anlatırken içimde bir huzursuzluk oluşmaya başlıyor. Her neyse Didem ile alakalı bir şey yoktur eminim ki, sadece benim yaşadığım şeylerden dolayı böyle garip ve kötü hissediyorumdur.

"Günaydın kuzum, nasılsın?"

"İyiyim Didem, iyi olmalıyım."

"Atlatırsın merak etme. 3 ay da ne kadar bağlanabilirsin ki?"

"Konu o değil."

"Biliyorum fakat sevdiğini söylediğin insandan da kopmak zor."

3 ay da onu hayatımın merkezine koymuştum. 3 ay da o benim her şeyim olmuştu. Bunu Didem'e söylesem ona göre saçmalık olurdu fakat bana göre öyle değildi. Aradığım her şeyi onda bulmuştum. Fiziksel özelliklerden bahsetmiyorum. Hayatta aradığım her şeyin bütünü oydu sanki fakat bu söylediği yalan... Hani birine anlatsam madem bu kadar seviyorsun uzatma der fakat bu olayı yaşamak çok ayrı. O yüzden yaşamadan kimsenin beni anlayacağını sanmıyorum. Ona geri gidemem. Gitmek istemiyorum. Ben bu yalanı yutup hayatıma devam etmek istemiyorum. Hayatımın merkezine nasıl koyduysam öylece onu o merkezden çıkarmayı da başarabilirim. Unutabilirim, yapabilirim tabii zamanla olacak her şey...

Yatağımı toplayarak çantama gerekli kitapları koydum. Bugün kütüphanede kalıp ders çalışmayı düşünüyordum. Kafam dağılırdı en azından.

Çantamı da hallettikten sonra saçımı dalgalı bırakıp makyajımı yaptıktan sonra dolaptan beyaz eteğimi, siyah ince çorabımı ve ince siyah boyunlu kazağımı yatağın üstüne koyup dolabın yanından çizmelerimi de alıp temizledim. Hepsini giyindikten sonra oturup Didem'i beklemeye başladım. Hazırlanması daha uzun sürerdi.

Yaklaşık yirmi dakikanın ardından yurttan çıkıp fakültenin alanına gelmiştik. Bahçede hocalar oturmuş sohbet ediyorlardı. Altay ve Aslıhan hoca ortalıklarda yoktu. Garip hissetmiştim.

"Ben bir Aslıhan hocanın yanına gidiyorum."

"Neden?"

"Dersle alakalı ufak bir şey."

Didem'in daha fazla soru soracağını bildiğim için hemen uzaklaşmıştım. Aslıhan hoca ile Altay'ın beraber olup olmadıklarına bakmaya gidiyordum. Şu an yapmam gereken bir şey değildi. Farkındayım fakat en azından onları birlikte yakalarsam Altay'dan uzaklaşmam daha kolay olurdu. Kıskandığım için değil ondan uzaklaşma bahanesi aradığım için gidiyorum!

Hocaların olduğu kata gittiğimde Aslıhan hocanın odasının kapısı aralıktı. Yakalanmamaya çalışarak aradan baktığımda birisi ile öpüştüğünü gördüm. İçimde fırtınalar kopuyormuş gibi hissettim o an...

Gözümden bir damla yaş düştüğünde kapıyı tıklatmak istedim. O anı bölmek istedim ve bunu da yapmak üzereydim. Elimi havaya kaldırıp kapıya yaklaştırdığım sırada yine biri tarafından çekilmiştim. Gözlerimi sımsıkı kapatmıştım, bu sefer beni kimin sürüklediğini bilmiyordum.

"Feray!" Didem'in fısıltılı sesini duyunca gözlerimi kocaman açtım. Nedense kalbim bu sefer gerçek anlamda parçalanmış gibiydi. Beni, Altay'ın çekmesini beklemiştim.

"Niye ağlıyorsun?"

Gözlerim ile odayı işaret etmiştim. Beni bırakıp birkaç adım ilerleyerek aralık olan kapıdan bakmıştı. Şokla bana dönmüştü.

"Bu kadarı da olamaz."

"Gidelim Didem, lütfen."

Didem'in bileğinden tutup döndüğüm anda karşımda Altay duruyordu. Gözlerimi hızlıca kırpıştırıp olayları algılamaya çalıştım.

"Feray?"

Benim yerime Didem cevap vermişti.

"Hocam?"

"Evet?" Didem, Altay'a yaklaşarak fısıldamıştı.

"Siz buradaysanız o içeride ki kim?" Dediği şeyle gözlerim kocaman açılmıştı. Didem çenesini ne zaman tutacaktı.

Altay gülümsememek için kendini zor tutuyordu.

"Ne alaka Didem?"

"Ne, ne alaka hocam?"

Altay bu sefer gülmüş ve bana bakmıştı. Gözümden istemsiz bir tanecik yaş daha akmıştı. Bana imalı imalı bakmış ve Didem'e tekrar dönmüştü.

"Didemcim al sen benim kahvemi iç kendine gel. Feray sende odama gel. Sınıfa bir duyuru yapman gerekiyor."

"Didem gelsin."

Gözleriyle odasını göstermiş ve Didem'i değil beni istediğini net bir şekilde bakışları ile belli etmişti.

Didem ise hiç utanmadan Altay'ın elindeki kahveyi alarak gitmişti. Hiç yardımcı olmuyordu. Yüksek ihtimal benden kaçıyordu. Altay eliyle önce benim geçmemi işaret etmişti. Odaya istemeye istemeye girmiştim. Perdesi yine kapalıydı ve bu odasını daha da karanlık yapıyordu. Kuzey tarafın da olduğu için gün ışığını şu an almıyordu.

Gözlerimi perde de tuttum. Yüzüne bakmadım. Boğazımı temizleyerek konuşacaktım ki beni kucağına alıp masaya oturmuştu. Kendisi ayakta durmuştu. Bacaklarımı açmış kendine de bacaklarım arasında yer bulmuştu. Ayakta ve dibimde olduğu yetmezmiş gibi yüzüme doğru eğilmişti.

"Neden ağladın?"

Sağ eli ile kuruyan göz yaşlarımı silmeye çalışmıştı. Sonra da saçımı okşayarak elini geri masaya koymuştu.

"Didem neden Aslıhan'ın odasından çıkmam gerekiyormuş gibi konuştu?"

"Şey sadece saçmaladı."

"Bitanem doğruyu söyle." Sesi çok inceydi, o kadar inceydi ki etkilenmiştim doğrusu. Gözlüğünü çıkarıp masaya koyduktan sonra tekrar gözlerime odaklandı ve benden bir cevap bekledi.

"Yalan söylemiyorum ki!"

"Olayı anladım zaten sadece senden duymak istedim de duyacak gibi değilim. Aslıhanla beni hocaların yanında görmedin, içine kurt düştü. Odada da biri ile öpüşünce ben sandın."

"Tam bir edebiyatçışın. Roman çıkardı buradan."

"Buna mı ağladın gerçekten? Seni aldatmak yani bu iki kelime yan yana bile gelemez. Öyle şeyler düşünüp üzülme."

"Aldatamazsın çünkü biz ayrıldık. Yani biriyle konuşup öpüşmen beni ilgilendirmiyor!"

"Neden ağladın?"

"Ağlayasım geldi."

Gülmüştü. Hiç çekinmeden kahkaha atmıştı.

"Feray'ım, canım. Üstüne gelmeyeceğim. Biliyorum zaten."

"Bildiğin ve düşündüğün her şey yanlış!"

"Neyse uzatmayalım. Bugün çok güzel olmuşsun."

Göz bebeği bir anda büyümüştü ve açık olan bacaklarımın üzerinde elini gezdirmişti. Baygın gibi ne konuşabiliyor ne de hareket edebiliyordum. Elleri yukarı çıktıkça kendime gelmiştim. Elini tutmuştum.

"Altay."

"Güzelim." Güzelim kelimesini bastırarak söylemişti.

"Yapma."

"Yapmam bitanem." Bu kelimeler karşısında ve bu yakınlık karşısında erimemek mümkün değildi. Kendimi sağlam tutmaya çalışmıştım.

"Çekil."

Ellerini teslim oluyormuş gibi havaya kaldırdı ve geri çekildi.

"Bir daha böyle şeyler yapma. Ciddiyim Altay, beni zor duruma sokuyorsun. Yakalanacağız. Ha onu geçtim Altay biz ayrıldık."

Derin bir nefes almış ve kendi sandalyesine oturmuştu.

"İyi dersler Feray."

Sinirlendirmiştim. İyi olmuştu ona, resmen hala sevgiliyiz gibi davranıyordu. İyice deli olmuştum.

🎎

Feraay Feray... Sende sevgilisi gibi kıskanç hareketler sergiliyorsunnn 🙈

Umarım beğenirsiniz 💙

Son Nefes'imHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin