11

98 5 0
                                    

(Altay)

Evde sinirden dört dönüyordum. Sarıldığı kişi kimdi? Neden sarılmıştı? Yeni sevgili mi yapmıştı? Ne çabuk unutmuştu beni?

"Hani sadece benimdin?!"

Sinirim etrafa yansıyınca sanki tüm eşyalar beni anlıyormuş gibi seslerini kestiler. Ne saat sesi duyuyordum ne dolap sesi duyuyordum... Kulaklarım şu an Feray'ın sesinden başka ses duymuyordu.

Feray'ı ne kadar arasam, mesaj atsam bir türlü ulaşamıyordum. Bunun hesabını yarın ona çok kötü soracaktım. Her şeyin bir sınırı vardır. Ona bu sınırı bu sefer çok net belli edeceğim.

Saat çoktan geceye yaklaşmıştı. Kendi odama geçerek dolaptan pijama takımımı aldım. Üzerimi değiştirdikten sonra yorganın altına girdim. Sıcak yatağa girince vücudum adeta erimişti. Sanki buz tutmuş gibiydim, sıcaklık vücuduma yayıldıkça kaskatı olan vücudum gevşemişti. Komodine koyduğum telefonu alarak son kere baktım ve tekrar aramayı denedim.

Aranıyor... Aranıyor... Aran-

Sinirle soluyarak istemsizce telefonu sıkmıştım. Bu sinirle hiç vakit kaybetmeden son bir kere mesaj atmıştım.

-Neredesin, ne yapıyorsun bilmiyorum ama artık hiç sakin değilim Feray. Yarın bunun acısı o çocuktan çıkacak emin olabilirsin!

Tam WhatsApp'dan çıkacakken mesajlarım görüldü olmuştu. Gözlerimi kırpıştırdım, karanlığın verdiği göz yanılması olduğunu sanmıştım fakat gerçekten mesaja bakmıştı.

Bebeğim: Dostum ben Alaz. Feray'ın arkadaşıyım biz biraz içmiş olabiliriz o yüzden Feray şu an kendinde değil. Sürekli senin ismini sayıklıyor ben de sana haber vermek istedim. Erkek arkadaşısın galiba

-Evet.

Bebeğim: Güzel cevap neyse ben getireyim mi senin yanına yoksa sen mi geleceksin

-Ben gelirim.

Bebeğim: *Konum*

Bebeğim: La sen erkek arkadaşısın ama bu üstteki mesajlar ne

-Seni ilgilendirmez.

Bebeğim: Siktir git takıntılı mısın kardeşim gelme Feray'ı ben götürürüm

-Biz tartıştık birkaç gündür böyleyiz, anlık sinirle yazdığım şeyler, kıskancım. Yeterli bir açıklama oldu mu?

Bebeğim: Bunu ona soracağım zaten açıklama yapmasan da olur

-Yarım saate oradayım.

Bana görüldü atmıştı. Hiç sevmediğim şeylerden biriydi, bir insan neden görüldü atardı ki?

Bir hışımla yataktan kalkıp eşofman takımımı geri giyindim, vestiyerden araba anahtarını kaptığım gibi dolaptan da ayakkabımı çıkardım. Ayakkabının yarısını giyip kapıyı kapattım. Bir yandan ayakkabımı giymeye çalışırken bir yandan da yürümeye çalışıyordum. Sendeleye sendeleye arabaya gittim, konuma baktığım da yaklaşık 20 dakika kadar bir süre vardı ama bu saatte yollar boş olurdu. Hızlı gitsem daha erkende orada olabilirdim.

***

Arabanın yönünü otoparka çevireceğim sırada kaldırımda ki iki sarhoş kişiye gözlerim ilişti. Daha doğrusu Feray ve arkadaşına. Arkadaşının o kadar sarhoş olduğu söylenemezdi, çakır keyifdi. Dörtlüleri yakıp yürüyerek karşı kaldırıma geçtim. Onlara doğru geldiğimi görmüştü.

"Sen misin?"

Gevşek tavrına karşı histerik bir şekilde gülmüştüm sadece, kollarımı Feray'a doğru uzattığım da onu daha sıkı tutmuştu.

"Bak bana hiçbir şey anlatmadı daha sana güvenebilecek miyim?"

"Güvenebilirsin. Sadece tartıştık. Şimdi onu alıp rahat uyumasına yardım edeceğim, izninle."

Pek tatmin olmamış gibiydi fakat başka çaresi yok gibiydi. Kendi evi olsa eminim ki evine götürürdü. Sonuçta arkadaşı, yani umuyorum ki. Yoksa daha çok sinir olacaktım.

Bir elimi bacaklarının altından bir elimi de sırtından destekleyerek Feray'ı kucağıma aldım. Karşıya geçip arka koltuğa nazikçe uzandırdım.

"Hey, seni nereye bırakayım?"

"Sağ ol, ben daha buralardayım."

Üstelemedim, işime geldi. Kafa sallayarak arabaya bindim. Klimayı açıp Feray'a baktım. Uyuyordu. Bu sefer yavaş yavaş arabayı sürüyordum. Arkada düşerse canı acıyabilirdi.

***

Arabayı park edip Feray'a baktım. Bebekler gibi uyuyordu. Arabadan inip arka kapıyı açtım tekrar dikkat ederek onu kucağıma aldım ve kapıyı ayağım ile kapattım. Verandadan her çıktığım da rüzgar sebebiyle yüzüne gelen saçları geriye düşüyordu ve o güzel yüzü ortaya çıkıyordu. Ah, o bir melekti...

Hiç düşünmeden onu kendi odama götürmüştüm. Yatağa uzandırıp üstündekileri baktım. Rahat edeceği şeyler değildi, uyandırmamaya özen göstererek üstündekileri çıkardım. Bu şekilde yanımda uyusa... Çok hoşuma giderdi fakat uyanınca benden iyice uzaklaşmasına izin veremezdim. Dolabımdan şort ve tişört çıkardım. Ona uzun geleceği için şort tercih etmiştim. Eşofmanlar hiç olmazdı. Üstünü giyindirdikten sonra yorganın altına uzandırmıştım. Ben de tekrar pijamalarımı giyinerek yanına uzandım.

Onun yüzüne bakarken göz bebeklerim titriyordu, çok eşsizdi. Perçemleri gözünün önüne düşmüştü, tüy kadar hafif bir hareketle perçemlerini geriye attım. Yana doğru yattığı için yanağının bir tarafı şişmişti ve dudağı da büzülmüştü.

Yorganı daha da çekmiştim. Tüm yorganla onu sarmıştım, çabuk üşürdü. Elleri ayakları ısınmazdı. Yorganın üstünden ona sarılarak gözlerimi kapattım. Benim kızım, tamamıyla hindistan cevizi kokuyordu. Gerçekten hindistan cevizi kokusu sadece Feray için yaratılmış olmalıydı. Onunla bütünleşen bir kokuydu. Bu güzel kokusunu derince içime hapsettikten sonra rahat bir uyku uyuyabilirdim. Sabah ondan önce uyanmam lazımdı.

🎎

Bölümlerin hepsini yayından kaldırıp tekrar bugün yayınlıyorum. Araya bölüm eklenebiliyor mu diye bakmıştım, olmuyormuş. Şimdi 15 bölümü birden yayınlayacağım.

Umarım beğenirsiniz 🩷

Son Nefes'imHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin