26

38 3 0
                                    

(Feray)

Gözlerimi açmaya çalıştığımda pek başarılı olduğum söylenemezdi. Gözlerim yanıyor gibi hissediyordum ve çok büyük bir ağırlık vardı. Zorlayarak bir şekilde hafifçe araladığım gözlerle etrafa bakındım. Odanın ışığına, bir dakika oda mı? Ben ne ara odaya gelmiştim. Yanıma baktığımda kimse yoktu. Dirseklerimden destek alarak yatak başlığına yaslandım. Üzerimdeki farklı histen dolayı üstüme baktım, üstümü değiştirmişti. Tam sinirle bağıracakken komodinde ki küçük kap ve bez dikkatimi çekti. Onun yanında da ateş ölçer vardı. Hasta mı olmuştum? O yüzden mi üstümü değiştirmişti? Yani şimdi kızamazdım, iyilik yapmıştı. Derin nefes alarak saçlarımı sırtımdan çektim. O esnada kapı açılmıştı ama içeri biri girmemişti diyecektim ki içeriye elinde tepsi tutan ve kapıyı kalçası ile iten Altay girdi.

"A, bebeğim uyandın mı?"

Gözlerimi kısarak yüzüne baktım. Dünkü olaydan dolayı hala kızgındım ama beni orada bulup iyileştirmek için çok şey yapmıştı. Üstelik elinde kahvaltı tepsisi vardı ve çiçeği de eksik değildi... Çatık kaşlarımı düzeltmiştim. Sorusuna sadece başımı sallayarak cevap verdim. Tepsiyi yatağa bırakarak yanıma geldi, elini alnıma daha sonra da boynuma koydu.

"Çok şükür düşmüş ateşin. Nasıl hissediyorsun?"

Elinin soğukluğu ile titremiştim. Bunu anlamış olacak ki gülümseyip elini çekti, aynı zaman da hala benden bir cevap bekliyordu. Öksürerek sesimi düzelttim.

''İyiyim, teşekkür ederim.''

''Biraz getirdiklerimden yedirelim sonra daha da iyi olursun.'' Çatalı alıp peynire batırdı ve bana uzattı. Onu elimle durdurdum. Anlamsız şekilde baktı ve çatalı tepsiye koydu. 

''Yemen lazım.''

''Altay.''

Ciddi şeylerden bahsedeceğimi anlayınca tepsiyi komodine koydu. Ellerimi, elleri arasına aldı ve okşadı. 

''Şunu halletmemiz lazım ki Alaz her ne kadar gözünüz de veyahut sözde kanıtınızla katil olsa da o benim arkadaşım ve ben içten içe onun masum olduğunu biliyorum.'' Kaşları çatılmıştı, dudaklarını araladığını gördüğüm de konuşmama hızlıca devam ettim. 

''Hiç boşa dil dökme. İnandığım şey bu ve değişmeyecek. Onu görmeye gideceğim ve bana kendisi ben yaptım demediği sürece onun masum olduğu benim için tek gerçek olacak.''

Ellerimi sıkmıştı. Hasta olduğum için kemiklerim hassaslaşmıştı ve şu anda fazlasıyla canım acıyordu. Elimi çekmeye çalıştım, izin vermedi.

''Hiçbir yere gidemezsin.'' 

''Anlayamadım?''

''Orta da anlaşılmayacak bir şey yok. Gitmeyeceksin.''

Elim her ne kadar acısa da hızlıca çektim ve yataktan kalktım. Sakin bir tavır sergiliyordu, işin ürkütücü yanı şu an buydu.

''Sen bana emir veremezsin!''

''Emir gibi algılama sadece seni düşünüyorum. Seni oraya alacaklar mı sanıyorsun?''

''Neden almasınlar?''

''Hatırlamıyorsan hatırlatayım.'' Ayağa kalktı ve belimden tutup kendine yasladı. Kulağıma eğildi. ''Seni öldürmeye çalıştı.'' Fısıldadığı her bir kelime kalbimin ritmini değiştirmeye yetmişti. Yüzüme baktı ve daha sonra yere baktı. ''O yüzden...'' Tekrar yüzüme baktı. ''Seni oraya almayacaklar ve ben de seni bile bile tehlikenin ortasına bırakmayacağım.''

''Ama...''

İşaret parmağı ile beni susturdu. ''Şşş...'' 

İnce bir saç telimi kulağımın arkasına sıkıştırdı. Gözleri saçımı sıkıştırdığı yerdeydi. ''Aması yok Feray, gitmeyeceksin. Zarar verebilir. Çok istiyorsan polislerden itiraf ettiği ses kaydını isteyebilirim.'' Gözlerim mutlulukla açılabildiği kadar açılmıştı. Gözleri, gözlerime değdiğinde içindeki karışık duyguları hissettim. Canı mı yanıyordu? Ellerimi omzuna koyup bana odaklanmasını sağladım. 

Son Nefes'imHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin