34 (Final)

20 2 0
                                    

Birkaç gün geçmişti. Tugay'a çok yakın davranıyordum. O da hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Yanımdan hiç ayrılmıyordu. Bugün eve doktor gelecekti. Bileğimdeki dikişleri alacaktı.

Ben salonda oturmuş radyo dinliyordum. Tugay ise mutfakta yeşil çay hazırlıyordu. Hiçbir şey olmamış gibi ona yakın davranmak gururumu incitiyordu. Fakat az kalmıştı, bugün yarın ondan kesin olarak kurtulacaktım. Yani umarım...

Radyoda çalan şarkı uzaklara dalmama neden olmuştu.

'Güldürmeyen, ağlatmayan
Sinsi bir ok
Öldürmeyen
Çaresi yok
Bu yaranın
Kimde kalır
Kabukları
Aldın beni nefesimi
Yersiz mülksüz sahip gibi...'

Şarkıyı, zil sesi kesmişti. Kalkıp kapıyı açtım. Doktor gelmişti. Bu doktoru ben istemiştim yani Tugay'ın kendi doktoru vardı ama onu istememiştim. Beni rahat hissettirmedi diye bahane uydurmuştum ve hastaneden bir doktor rica etmiştim. Son kontrole bu doktor gelmişti ve az çok ne halde olduğumu anlamıştı. Şimdi ise halime acır gibi baktı yüzüme, yorgunca gülümsedim ona. Bir baba edasıyla sarıldı bana, ben de ona sarıldım.

"Ne oluyor lan?!"

Tugay'ın kükremesine karşı göz devirmiştim. Doktor kendini toparlayıp genzini temizledi.

"Ağlıyordu Tugay Bey."

"Ağlıyor muydu?"

Ağlıyor muydum? Tugay, omzumdan tutup kendine çevirdi. Baş parmağı ile göz yaşlarımı sildi. Gözlerini yüzümden çekip sinirle doktora baktı.

"Sana mı düştü lan teselli etmek. İçeri geç."

Doktor, başını eğip salona gitmişti. Tugay tekrar bana endişeli gözlerle baktı.

"Neyin var bebeğim? Neden ağladın?"

"Radyodaki şarkı beni biraz üzdü sanırım. İyiyim ama gerçekten. Doktor beye de kızma."

Kaşları hafif çatılmıştı. Dudağımdan öpüp derin bir nefes aldı.

"Başka bir erkeği koruma bana yavrum."

"Korumadım ki baba edasıyla sarıldı bana biliyorsun aile konusunda ne kadar zor şeyler yaşadığımı. Ben de o yüzden sarıldım."

"Tamam yavrum. Bir şey yapmayacağım."

Tekrar dudağımdan öpüp ellerini yüzümden çekti. Belimden destekleyerek beni salona götürdü. Doktor yavaşça bileğimdeki bandajı açtı ve dikişleri kontrol etti.

"Dikişler alınacak hale gelmiş. Yavaşça alacağım, acımayacak tamam mı kızım?"

"Doktor, samimiyeti kes işini yap!"

Tugay'a baktım. "Tamam yavrum." Ne demek istediğimi anlamıştı. Derin bir nefes alıp alnımdan öptü.

Doktor işine dönmüştü. Yavaşça çıkardı dikişleri, çıkardıktan sonra bir de üstüne krem sürdü. Krem biraz olsun iyi gelmişti.

"Aşkım rica etsem bana bir su getirir misin?"

Tugay mutfağa giderken hemen doktora döndüm. "Lütfen bana neşterinizi verin."

"Kızım? Ne oldu?"

"Rica ediyorum, buradan kurtulmam için."

"Polise gideyim mi kızım?"

"Polis bir şey yapamıyor, denedim. Siz beni dinleyin lütfen."

Tugay'ın sesini duymuştum. Doktorda gerilmişti aceleyle kremin yanında neşteri vermişti. Tugay geldiğinde arkama saklamıştım. Bana çatık kaşlarla baktı ve suyu uzattı.

Son Nefes'imHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin