27

37 3 0
                                    

(Altay)

Evden bir hışımla çıkmıştım. Onun için onca şey yapmışken hala sözüme nasıl inanmazdı? Katildi işte, kanıtlıydı. Tamam, arkadaşı olabilir ama ortada kanıt varsa daha fazla inada gerek olduğunu sanmıyorum. Yaklaşık 20 kilometre uzakta kalan karakola gidip Yiğit'in odasına girdim.

"Abi, hoş geldin." Beni görünce ayağa kalkmış ve eliyle oturmam için işaret vermişti. Ceketimin önünü açıp oturdum.

"Hoş buldum. Bir ricam olacaktı."

"Buyur."

"Alaz'ın itirafını istiyorum."

"Kolay iş."

Gülümsedim, ayağa kalkıp ellerimi masaya koydum.

"Yiğit, ne demek istediğimi anladın değil mi? Söylet ona."

"Anladım abi, merak etme. Yarım saate bir saate elinde olur."

"Eyvallah."

Odadan çıkıp karakolun etrafında dolaştım biraz. Evdeki güvenlik kameralarından Feray'a baktım. Güvenlik amacıyla koymuştum yoksa başka bir sebebim yoktu gerçekten. Yüzündeki ciddiyet beni içten gülümsetti, etrafı çok detaylı topluyordu.

"Yorulacaksın güzelim ya."

***

Bir saatin ardından kaydı Yiğit'ten aldıktan sonra eve gittim. Sakin olmaya özen göstermeye çalışıyordum. Ayrıca Feray'a yakın da davranmayacaktım. Hatasını anlaması lazımdı. Değer vermek önemli bir şeydir fakat doğru kişiye verince...

Odaya çıktığımda duştan çıkmıştı, şu an onu doya doya koklayıp öpmek istiyordum ama dayandım. Kayıt cihazını yatağa atıp odadan çıktım. Arka bahçeye geçtim, cebimden sigaramı çıkarıp pencereye doğru içmeye başladım. Cam üstten açıktı, ne yaptığını göremesem de duyabilirdim. Yaklaşık bir on dakika kadar ses gelmedi. Daha sonra kırılma sesleri geldiğinde sigarayı söndürüp attım. Koşarak yukarı çıktım. Nefes nefese kalmıştım, biraz soluklandım. Etrafı dağıtmıştı, perperişan haldeydi. Üstündeki havlu neredeyse düşecekti. İçeriye bir adım attığımda beni gördü ve gözleri kapandı bir anda. Geriye doğru düşecekken tuttum onu.

"Feray!"

Yavaşça yatağa uzandırdım. Islak saçlarını öpüp kokladım. Şok olacağını biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum desem yalan olur çünkü onu en iyi ben tanıyorum. Bu halde olacağını biliyordum ama bana başka çare bırakmadı, yapmak zorundaydım. Bu yüzden şu an sakince hareket ediyorum. Sadece şoktan bayıldı. Üstündeki havlu ile vücudunun ıslaklığını iyice aldım ve üstünü giyindirdim. Saçlarına şu an bir şey yapamazdım, yastığına havlu koyup saçlarını ensesinden çektim. Bir dizimi kırıp yere oturdum. Bir elimle elini tutarken bir elimle saçlarını okşuyordum. O, çok güzeldi ama perişan haldeydi. Onu bu hale sokan herkesten açıkça kurtulmak istiyordum ama yapamazdım. Feray, kendisine zarar veren insanlara oldukça bağlıydı ve onlara zarar vermek yalnızca Feray'ı benden uzaklaştırırdı. Gerçi ne de olsa şu an hiç kimse Feray'a yakın değildi. Artık kimse onu üzemezdi. Artık yalnızca ikimiz vardık.

Feray ve ben.

İkimiz.

Biz.

Eğilip dudağından öptükten sonra etrafı toplamaya başladım. Çerçeve ve vazoları hep kırmıştı. Olsun, canı sağ olsun. İçini rahatlatacaksa evdeki tüm kırılacak eşyaları kullanabilirdi.

Son Nefes'imHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin