21

61 6 9
                                    

Burun direğimi sızlatan koku ile gözlerimi araladım. Başımı olduğum yerden kaldırıp etrafa baygınca baktım. Yüzümün dibinde yüzü vardı. Dünden beri bu şekilde miydik?

"Altay?" Gözlerini uyandığımdan beri üstümden çekmemiş gibi iyice yüzüme yaklaşmıştı. Nefesini dudağıma üflemişti. Ağzıma ve burnuma dolan sigara kokusu aç karnına midemi bulandırmıştı.

"Efendim?" Konuşunca dudakları, dudaklarıma değmişti. Nefes almayı unutmuş gibiydim. Başımı biraz geri çekince rahatça nefes alabilmiştim.

"Neden hala aynıyız?" Sigarasını küllüğe bastırıp söndürdü. Sol eli ile belimi sımsıkı sarıp sağ eli ile başımı göğsüne yasladı. Yavaş yavaş saçlarımı okşamaya başladı.

"Uyandırmak istemedim. Bir yerin mi ağrıdı?"

Başımı ona yaslı halde olumsuz şekilde hareket ettirdim.

"Güzel." Başıma öpücük kondurmuştu ve ortama sessizlik hakim olmuştu.

"Gitsem iyi olacak." Saçlarımın üstündeki eli durmuştu. Derin bir nefes aldı ve belimi tutan elini de gevşetti.

"İstersen git."

Başımı kaldırmadan sadece öylece durmuştum. Benim beklentim mi çok fazlaydı? Yani şu an beni rahat bırakmasına sevinmem gerekirken ısrar etmesini neden bekledim ki?

"Ama bil ki Feray-"

Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Gözümün önüne gelen saç tutamımı kulağımın arkasına sıkıştırıp kulağıma yaklaştı.

"Dönüp dolaşıp olmak isteyeceğin yer tam olarak bulunduğun yer." Fısıldayarak söylediği şeyler tam olarak beklediğim şeylerdi. Eski Altay dönmüştü sanırım. Fakat bu sefer şikayetçi olamıyordum. Demek ki bazı durumlar da gururun ön planda olmaması gerekiyormuş.

Ben gururumu önde tutup ondan uzaklaştıkça ona bağlanmıştım ve şimdi gururumu arka planda tutup kalbimin sesini dinlemeye karar verdim. Bir de böyle devam edeyim hayatıma. Belki, belki bu sefer bu kara çukurdan çıkar ve mutlu olurdum, olurduk.

Gözlerime bakıyordu. Beklemeyeceği bir harekette bulunarak bu yeni kararımı uygulamaya başladım. Kollarımı boynuna sardım ve kulağına eğildim.

"Olmak istediğim yerdeyim."

Kulağıma ufak bir gülüş sesi gelmişti. Kollarını belime tekrar sarmıştı sanki bunca özlemin acısını çıkarmaya çalışıyordu.

"Sonunda geldin."

"Geldin bana Feray'ım."

Boynuna ufak bir öpücük kondurdum. Yine kulağına doğru fısıldadım sözcüklerimi.

"Geldim evet..."

"Artık tekrar sevgilim olur musun? Çünkü ben daha fazla ayrı kalmak istemiyorum."

Ufak bir şokla gözlerine baktım. Gözlerinin en derinin bakmak istedim. Benden vazgeçmemişti onu anladım fakat sevgisi azalmamış mıydı?

"Hala eskisi gibi seviyor musun?"

"O nasıl laf, tabii ki seviyorum. Sadece bana yaşattığın hisleri sana yaşatmak istedim. Belki anlarsın diye ve anladın."

Demek ben onun canını bu kadar yakmıştım.

"Elimde değildi Altay, anla beni de."

"Anlıyorum bebeğim. Anlıyorum ben seni merak etme ama gördün mü bizi ayıracak hiçbir şey yok. Hele böyle ufak bir konu asla."

Benim için hala ufak bir konu değildi. Benim yalana tahammülüm yoktu ama ayrı da kalamamıştım. Ayrı kaldığım süre zarfında hep ikili oynamıştım. Vazgeçeceğim dedikten hemen sonra hep dibinde bitiyordum. Her ihtiyacım olduğunda yanına gidiyordum. Bu onu kullanmak değil de neydi? Evet yalan söylemişti ve bende hatasını yeterince anlamasına yardımcı olmuş gibiydim. O hatasını anladıysa ve ben de vazgeçemiyorsam daha fazla ayrı kalmanın anlamı neydi?

Son Nefes'imHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin