keyifli okumalar...
***
Yıl 2015 Yılbaşı Gecesi
İçeri geçmeden önce tanrıdan tek dileğim bu gecenin sorunsuz geçmesiydi. Hayatımın bu kadar düzene girmesi gerçekten de korkmamı sağlıyordu.
İçeri geçtiğimizde çok güzel süslemelerle doluşmuştu etraf. Çocuklara yardım edemediğim için vicdan azabından kendimi yiyebilirdim. Suçluluk duygusuyla omzumu indirdiğimde Jungkook yanıma koşmuş sarılmıştı temasından dolayı gerilsem de sarılmasına karşılık verdim bir yerde artık bu durumu atlatmalıyım.
"Hyung süslemeleri beğenmedin mi? Beğeneceğine emindim aslında..." sona doğru sözcüklerini ağzında gevelese de duymuştum. Omuzlarından tutup uzaklaştırdığımda dudaklarını büzdüğünü gördüm. Elimi saçına atıp karıştırdım bu hali aşırı tatlı gelmişti gözüme.
"Çok güzel olmuş keşke beni de arasaydınız. Yardıma gelmeliydim."
"Sen bunları sorun etme çoğunluğunu Seokjin hyung yaptı." Namjoon hyung rahatlamam için söylediğinde gülümsedim. Çam ağacı köşeye çok güzel konumlandırılmıştı. Ağaç süslemeleri ve ışıkları söylemem gerek onlarda mükemmeldi. Masaya gözlerim kaydığında güzel yemeklerin bizi beklediğini gördüm.
"Haydi bakalım herkes yemeğe soğutmak istemeyiz, gece yarısına da az kaldı zaten"
İlk kez yılbaşını kutluyordum, gözlerim o yüzden sürekli yılbaşı ağacına gidiyordu. Ailem bunun saçma bir kutlama olduğuna inandığından bizim de kutlamamıza izin vermezdi.
Hiç unutmuyorum beş yaşındaki Minho gözlerimin önüne geliyordu. Masumlukla gözleri dolu şekilde odamın kapısını çalmıştı. İlk korksam da Minhonun seslenmesiyle içime su serpilmişti. Paytak adımlarıyla parkeye vura vura yanıma gelmişti. Yatağıma oturduğunda ne olduğunu anlayamamıştım.
"Sorun ne Minho-ah?"
"Hyung..." ağlayacaktı biliyordum, dudaklarını bükmüş çenesi titriyordu. Bir süre cevap vermesini beklediğimde aslında ağlamamak için kendini tutuyordu.
"Hyung herkes gibi neden bizde yılbaşı kutlamıyoruz. Arkadaşlarım bugün yapacaklarını anlattıklarında ben bir şey diyemedim." Üzüntüyle bana baktığında ailemize tekrardan lanetler yağdırdım.
"Minho sana söz veriyorum ilerde kutlayacağım, sadece bizim ailemizde yılbaşı kutlama kültürü yok."
"Banane çok istiyorum ben." Susmayacaktı, ağlamasını tutarsa daha da huysuzlanacaktı. Kucağıma alıp sarmaladım küçük Minhoyu o gece hep sözler verdim yerine getiremesem de. Ben ilk yılbaşını kutlarken o hala benden bekliyordu.
Jungkookun omzumdan sarsmasıyla daldığımı yeni fark ettim. "Ellerimi yıkayıp hemen geliyorum hyung." Arkamdan adım seslerini duymamla Yoonginin de geldiğini biliyordum. Merdivenlerden yukarı çıkıp ortak banyoya girdim arkamdan hemen o gelmiş kapıyı kapatmıştı
Fısıltıyla "Canın bir şeye mi sıkıldı güzelim. Yüzün düştü sanki." Gülümseyerek Yoongiye döndüm başımı iki yana salladım. İçimdekiler bana yeterken başkasına anlatıp onu da üzemezdim. Bugün mutlu olmalıydık hepimiz için özel bir gündü.
"Sadece Seokjin hyunglara yardım edemediğim için biraz vicdan azabı çektim."
"Vicdan azabı çekecek bir konu yok o zaman meşgul olduğun için gelemedin." Meşgul falan değildik, sadece biraz kendimizi tatmin ediyorduk o kadar. Gözlerinde takılı kaldım, kapıyı kilitlediğinden bu kadar rahattık. Yakalarımdan çektiği gibi kendine yapıştırdığında dudaklarımızın arasında milimler kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grace -Yoonmin-
FanfictionYalvarıyorum sana Yoongi izin ver de kendime gelebileyim. Her şey iyi olmaya başladıkça tekrar karşıma gelip benden ruhumu isteyemezsin. Kendimi zorla düzeltmeye çalıştıkça tekrar aynı yere gelmek zoruma gidiyordu. Gözlerimdeki yaşlarla yine o soğu...