"VATAN SAĞOLSUN" (2. BÖLÜM/1. SEZON)

212 12 2
                                    

(SABAH SAAT 6)

Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte tim çocukların esir tutulduğu kampa gizlice giriş yapmıştır. Murat uzak bir noktadan timi izliyor en ufak bir hareketlilik olduğunda da time haber verecektir. Adamlar uyurken sessizce girip çocukları alıp çıkacaklardı planları bu yöndeydi. Ali "bu kalleşlere bir mermi bile harcamaya değmez" demişti. Ali'nin planı tutmuştu, çocukların esir tutulduğu yeri bulmuşlardır. Hepsi de gördüğü manzara karşısında neye uğradıklarını şaşırırlar, çünkü hepsi yorgunluktan bitap düşmüş, üstleri başları hep toz kir içinde, yüzlerinde kollarında ve vücutlarının çeşitli bölgelerinde oluşan yaralar. Bu manzara timin içini acıtmıştı, Ali'mi.... Ali hiç bir şey yapmıyor sadece öylece çocuklara bakıyordu bu soysuzların kalleş olduğunu biliyordu da, bu kadarına cüret edeceklerini düşünmek istememişti doğrusu. Ali dolu gözlerle çocuklara bakıyordu hatta bir kaç damla yaş düşmüştü gözünden. Ali'nin eli silahı sıkmaktan kıpkırmızı olmuştu, silahı sıktığının farkında bile değildir.
ENES: (Ali'nin omzuna dokunur) Komutanım
ALİ: (Enes'in omzuna dokunmasıyla kendine gelir) E... Efendim
ENES: Komutanım zamanımız daralıyor harekete geçmemiz gerekiyor
ALİ: Sessiz ve hızlı hareket edeceğiz, çocukları alıp çıkacağız ondan sonra burayı havaya uçuracağız.
Ali'nin planı işe yarıyordu, çocukları almışlar ve sessiz ve hızlı bir şekilde hareket ederek kamptan çıkıyorlardı. Tam o sırada çocukların yokluğu fark edilmiş ve kampta alarm verilmişti. O sırada bir kişi timin çocukları alıp gittiğini görmüş ve arkadaşlarına haber vermiştir, terör unsurları hemen timin üstüne ateş açmıştır
ALİ: Koşun koşun koşun koşun, çocukların güvenliğini sağlayın
Tim çocukları korumaya gayret ederek koşar adımlarla bölgeden uzaklaşmak istiyordu ama çok yoğun ateş altındaydı. Tim hemen güvenli bir yere atar kendini
ALİ: Tim çocuklar güvende mi
İSMAİL: Güvende komutanım
ALİ: Çok şükür Allah'ıma. Ahmet telefon
Ahmet uydu telefonuyla Ali'nin yanına gelir ve telefonu Ali'ye verir
ALİ: (uydu telefonundan karargahı arar) Komutanım
ERDEM: Evlat ne yaptınız
ALİ: Çocukları aldık komutanım
ERDEM: Aslanlarım benim (arka planda silah seslerini duyar) Ali
ALİ: Komutanım fark edildik, yoğun ateş altındayız şu an
ERDEM: Ne yapın edin çocukları o savaş hattından çıkarın Ali, onların kılına zarar gelmesine izin vermeyin
ALİ: Emredersiniz komutanım
ERDEM: Destek timi hemen yola çıkıyor Ali dayanın evlat
ALİ: Emredersiniz komutanım (görüşme biter Ali telefonu Ahmet'e geri verir) beyler hazır mıyız
ENES: Biz her zaman hazırız komutanım
ALİ: Murat
MURAT: Partiyi yine dışarıdan izleyeceğim
ALİ: Ara ara mesaj vermeyi unutma
MURAT: Ara ara mı... Kendimi sık sık hatırlatırım komutanım
ALİ: Eyvallah. İsmail çocuklar sende
İSMAİL: Emredersiniz komutanım
ALİ: Her mermiye bir leş istiyorum beyler
İlk atışı Ali yapar ve adamı başından vurur ve  çatışma başlar... Kamera Berhayat hastanesini gösterir. AçNaz birlikte Nazlı'nın odasına doğru gidiyordu o sırada yanlarına bir hemşire gelir
HEMŞİRE: Nazlı hocam Adil hocam sizi çağırıyor
NAZLI: Tamam
AÇELYA: (hemşire AçNaz'ın yanından uzaklaşır) Adil hoca niye seni çağırıyor ki
NAZLI: Bilmiyorum ki, neyse ben gidiyorum
AÇELYA: Tamam canım konuşuruz yine
Nazlı Adil hocanın odasına doğru giderken Açelya da diğer istikamete doğru gidiyordu. Nazlı odanın önüne gelince kapıyı çalar içerden gel sesini duyunca içeri girer.
NAZLI: Beni çağırmışsın baba (beraber olduklarını zaman rahat konuşabiliyorlardı, içeride Adil dışında Selvi de vardır) anne
ADİL: Gel kızım gel otur
NAZLI: (koltuğa oturur) Ne oldu kötü bir şey yok değil mi
SELVİ: Yok kızım yok rahat ol
ADİL: Ne zamandır sohbet etmiyorduk seninle biraz konuşalım istedik
SELVİ: Ali'yle konuştun mu hiç
NAZLI: Yok aramadı henüz
ADİL: Kızım biz nikah işini soracaktık size ne yaptınız bir planınız var mı nikah tarihi aldınız mı. Kaç aydır nişanlısınız
NAZLI: Anne baba sizde görüyorsunuz hiç boş durmuyor ki sürekli görevde. Zaten Ali'de bu konuda acele etmiyor
SELVİ: Ali'yle konuşun halledin kızım, bu işler bekletmeye gelmez.
NAZLI: Haklısın anne
ADİL: Ali'yle konuşun kızım daha fazla uzamasın bu iş
NAZLI: Tamam baba
ADİL: (o sırada Beliz kapıyı çalmadan içeri girer) Beliz
BELİZ: Hocam zincirleme trafik kazası geliyor, herkesi çok acil bir şekilde acile çağırıyorlar
ADİL: Tamam kızım (Beliz odadan çıkar Adil ise Nazlı'ya bakar) hadi bakalım doktor hanım marifetlerini görelim
NAZLI: (gülümser) Memnuniyetle babam
Herkes hazırlanmış ve acile inmiştir. Acilde tam bir kaos havası hâkimdir, yaralılarla ilgilenen doktorlar, hemşireler, doğruca ameliyathaneye götürülen hastalar, hastaları hakkında haber almak isteyen yakınlar. Tam bir kargaşa içindeydi acil. Ekibin geri kalanı da hemen hastaların başına geçer... Çatışma tüm hızıyla devam ediyordu. Tim elinden geldiğince direniyor ama karşı taraf daha kalabalık olduğu için timi oldukça zorluyordu
ALİ: Pençe timi mühimmat kontrol
ENES: 2 şarjör komutanım
MERT: 2 şarjör
EREN: 3 şarjör
AKİF: 1 şarjör
MEHMET: 2 şarjör
MURAT: 3 şarjör
MUSTAFA: 3 şarjör
AHMET: 3 şarjör
İSMAİL: 1 şarjör komutanım
ALİ: (kendi mühimmatını kontrol eder) 3 şarjör. Dayanın beyler destek tim yolda çocuklar nasıl İsmail
İSMAİL: İyiler komutanım hepsi sapasağlam
ALİ: Her mermiye bir kelle istiyorum beyler
Bir süre daha çatışma devam eder, en sonunda timin şarjörü bitmiştir. Karşı tarafta silah seslerinin kesildiğini görünce yavaş yavaş timin olduğu bölgeye doğru gitmeye başlarlar. Tam timin olduğu bölgeye vardıkları an önde olan adamlar tek atışla vurulur, diğerleri ne olduğunu anlamaya çalışırken kalan terör unsurları da imha edilir. Destek tim varmıştır ve son anda yetişmişlerdir. Pençe timi bulunduğu mevziden çıkar
ÇINAR: (Ali'nin yanına gider ve selam verir) Teğmen Çınar (Ali'de selam verir)
ALİ: Hızır gibi yetiştiniz teğmenim sağolun var olun.
ÇINAR: Helikopter bizi bekliyor komutanım
ALİ: Bir saniye teğmenim şenlik daha bitmedi, bu kampı havaya uçuracağız
ÇINAR: Emredersiniz komutanım
Ali yanına bir kaç asker alarak kampa girer, geri kalanlar ise çocuklarla ilgilenir, onlara su verip yaralarını sararlar. Ali ve beraberindeki askerler önce arama yaparlar önemli görünen ipuçları delilleri toplarlar. İşleri bittikten sonra askerler kampın her yerine benzin dökerler
ENES: Komutanım (elinde ki çakmağı Ali'ye verir)
Ali çakmağı yakarak kampın içine atar, her yer saniyeler içinde alev alırken Ali alevlere teslim olan kampı izliyordu. Ali bu soysuzlara bunun bedelini çok ağır ödetti.
ALİ: Pençe timi gidiyoruz
(Bu kısmı ağır çekimde hayal edin)
Ali yanan kampa sırtını dönerek timle birlikte bölgeden uzaklaşırlar. Kamptan geriye kalan ise yükselen dumanlar, alevlerin küle çevirdiği terör unsurlarının yerleşim yerleriydi... Pençe ve desteğe gelen tim çocukları alarak buluşma noktasına doğru giderler. Giderken tedbiri de elden bırakmazlar.
ALİ: Çocuklar sizin isimleriniz ne
Çocuklar tek tek isimlerini söyler
YİĞİT: Yiğit
VOLKAN: Volkan
YUSUF: Yusuf
AKIN: Akın
DENİZ: Deniz
FERHAT: Ferhat
MELİH: Melih
GÜLSÜM: Gülsüm
AZRA: Azra
ÇİÇEK: Çiçek
ZÜMRA: Zümra
ALİ: Hey maşallah
YUSUF: Siz asker misiniz abi
ENES: Türk askeriyiz biz aslanım
ALİ: (Yusuf'un önüne gelir ve diz çökerek boylarını hizalar) Adın Yusuf'tu değil mi
YUSUF: Evet abi
ALİ: (üniformanın üstünde ki Türkiye bayrağını gösterir) Evet bizler askeriz türk askeriyiz, sizleri ailenize götürmek için geldik buraya
MELİH: Gerçekten mi
ALİ: Gerçekten aslanım. Siz bizim canımız kanımızsınız. Size zarar gelmesin diye siz rahat rahat parklarda oynayın, geceleri yatağınızda huzurlu uyuyun, sokakta rahat rahat gezin diye biz bu kötü adamlarla mücadele ediyoruz. Size zarar gelmesine izin vermeyiz çocuklar. Sizler bizim her şeyimizsiniz
Çocukların bir kaçı birlikte Ali'ye sarılır, Ali'de bunu karşılıksız bırakmaz ve Ali'de çocuklara sarılır. Şu an ki tablo görülmeye değerdi. Kısa bir sarılmanın ardından ayrılırlar ve yola devam ederler.
ÇINAR: Komutanım
ALİ: Evet teğmenim
ÇINAR: Çocuklar için bir aktivite etkinlik düzenleyelim. Şu an hepsinde bu yaşadıkları olaylar travma olarak kalmıştır.
ALİ: Haklısın teğmenim, karargahla konuşuruz bu konuyu. İyi düşündün
ÇINAR: Sağolun komutanım
ALİ: Ahmet telefon (Ahmet telefon ile Ali'nin yanına gelir, Ali ise karargahı arar)
ERDEM: Ali
ALİ: Komutanım çocukları aldık, destek tim tam zamanında yetişti
ERDEM: Aslanlarım benim, helikopter sizi bekliyor çocuklar, iletişim halinde kalın
ALİ: Emredersiniz komutanım (görüşme biter)
Tim tedbirli bir şekilde helikopterin olduğu bölgeye doğru gitmeye başlarlar. Buluşma noktasına vardıkları zaman iki helikopter onları bekliyordu, pençe timi çocuklarla birlikte bir helikoptere binerken, destek timi ikinci helikoptere biner ve iki helikopter de karargaha doğru yola çıkar. Ali'nin Allah'tan başka kimseden korkusu yoktu. Gözü kara, yiğit bir askerdi. Mücadele etmekten, savaşmaktan çekinmezdi, gerektiği yerde tek başına düşmana kafa tutardı ama asla boyun eğmezdi. Ali'nin en belirgin özelliği korkusuz bir savaşçı olmasıdır
ALİ: (helikopterin penceresinden dışarıyı izliyordu) Bizde sizin gibi kahpelere verecek evlat yok...

"VATAN SAĞOLSUN" (ALNAZ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin