"VATAN SAĞOLSUN" (8. BÖLÜM/1. SEZON)

138 7 1
                                    

Nazlı kendi odasında çalışırken telefonu çalar, Nazlı arayanın kim olduğuna bakmadan telefonu açar
NAZLI: Alo
ALİ: Nazlı (sesi telaşlı çıkar)
NAZLI: (hızla kafasını dosyadan kaldırır) Ali, Alim sevgilim
ALİ: Nazlı çok acil, çok acil helikopter pistini hazırlayın çok acil
NAZLI: (oturduğu yerden kalkar) Ne oldu Ali sana mı bir şey oldu yoksa
ALİ: Konuşacak vakit yok Nazlı, Beliz ablayla konuşun (Ali Beliz'e abla diyor çünkü Beliz istemişti abla demesini) helikopter pistini hazırlayın
NAZLI: Durumu nasıl (Nazlı Ali'nin ses tonundan anlamıştır bir askerin vurulduğunu, çünkü Ali'nin sesi hep böyle durumlarda bu şekilde çıkar)
ALİ: Ağır yaralı, kalbe yakın bir noktaya isabet etti
NAZLI: İsabeti 10 üzerinden değerlendirir misin
ALİ: 8 Nazlı
NAZLI: Gelebildiğiniz kadar hızlı gelin Ali, ben Beliz hanımla konuşup hazırlıklara başlıyorum
ALİ: Tamam, acele edin Nazlı
NAZLI: Sizde acele edin Ali (Ali telefonu kapatacak iken) Alim
ALİ: Efendim Nazlı
NAZLI: Seni çok seviyorum Ali
ALİ: Bende seni çok seviyorum Nazlım
Görüşme biter Nazlı ise hızla kendi odasından çıkıp koşar adımlarla Beliz'in odasına gider odanın önüne gelince kapıyı çalıp içeri girer
NAZLI: Beliz hanım müsait misiniz
BELİZ: Ne oldu Nazlı ne bu telaş
NAZLI: Beliz hanım acil helikopter pistini hazırlamamız lazım. Ali aradı ağır yaralı asker olduğunu söyledi, Helikopterle geliyorlar
BELİZ: Koş Nazlı koş
Beliz hemen gerekli yerlerle konuşmuş ve hazırlıklara başlamıştır. Başta Beliz ve Nazlı olmak üzere bir kaç doktor ve hemşire de hazırda bekliyordu. Bir kaç dakikalık bekleyişin ardından helikopter görünmüştür. Helikopter yavaş yavaş inişe geçmiş ve piste iniş yapmıştır. Hemen Mustafa'yı sedyeye alırlar ve hızlı hareketlerle içeriye direkt olarak ameliyathaneye götürürler. Ali'de girmek ister ama Nazlı engel olur
NAZLI: Canım sen içeri giremezsin
ALİ: (gözleri dolmuştur) Nazlı
NAZLI: (Ali'nin ellerini tutar) Merak etme Alim, askerinin hayatını kurtaracağız
Nazlı Ali'nin iki eline de öpücük kondurduktan sonra ameliyathaneye girer ve AMELİYATHANE yazısının ışıkları yanar. Pençe timi ve Ali için (asıl zorlu bekleyiş Ali içindir, çünkü askeri vuruldu ağır yaralı, öte yandan ise ablasının durumundan habersizdir). Herkes için zorlu bir bekleyiş başlamıştır. O esnada bazı bağırış çağırış sesleri duyulur
HALİL: Ne demek ilaç veremem kardeşim
HEMŞİRE: Beyefendi anlamıyor musunuz, reçetesiz ilaç veremem size (pençe timi birbiri ile bakışır ve tartışan ikilinin yanına doğru giderler)
HALİL: Bana bak bana o ilacı vereceksin
HEMŞİRE: Lütfen gider misiniz aksi takdirde güvenliği çağırmak durumunda kalacağım
HALİL: (hemşireyi geri iter) Bana o ilacı vereceksin lan
HEMŞİRE: Ne yapıyorsunuz ya kendinize gelin
Adam tam hemşireye vuracak iken Ali adamın elini havada yakalar ve adama kafa atar, adam aldığı darbeyle yere düşer.
ALİ: Doktora kalkan, doktor olmasını geçtim kadına kalkan o eli kırarım lan (Ali dediğini yapmış ve gerçekten de adamın elini kırmıştır, adam acı içinde yerde kıvranıyordu) şimdi git hangi ilacı yazdırmak istiyorsan yazdır. (Hemşireye bakar) Siz iyi misiniz
HEMŞİRE: İyiyim teşekkür ederim
O sırada seslere Ferman gelir
FERMAN: Ne oluyor burda ne bu gürültü
ALİ: Bende diyordum kim eksik
FERMAN: Ne yaptığını sanıyorsun sen, burası dingonun ahırı değil
ALİ: Sende görevini adam akıllı yapsaydın bunlar olmazdı. Cerrah olmuşsun ama zekan 5 yaşında ki çocukla aynı
FERMAN: Laflarını şecerek kullan çizgiyi aşıyorsun. Bu lafların bedelini ödersin Ali Vefa (pençe timi Ferman'ın üzerine yürüyecek iken Ali elini kaldırarak timi durdurur) yetmezmiş gibi bir de üzerime adamlarını salıyorsun, doktora şiddet öyle mi
ALİ: Benim Allah'tan başka kimseden korkum yok Ferman. Askerlerim asla yanlış bir şey yapmaz, ben onay vermedikçe... (Ferman'a yaklaşır ve işaret parmağını Ferman'ın göğsüne bastırır) aklını başına topla Ferman, beni sevmediğini bilmiyor muyum sanki, dünkü çocuk yok senin karşında. Ha eğer dersen ben böyle devam edeceğim diye eyvallah. Nasıl muamele gösteriyorsan karşılığını fazlasıyla alırsın
FERMAN: Çizgiyi aşıyorsun Ali
ALİ: Senin şu an gördüğün daha hiç bir şey Ferman, bu hiç bir şey. Şunu da aklından çıkarma, Beliz ablayla aranızda yaşanan aranızda kalır beni ilgilendirmez. Ama
FERMAN: Ama
ALİ: Ama eğer Beliz ablamı üzersen Ferman, onun gözünden tek bir damla yaş düşmesine sebebiyet verirsen... İşte o zaman benden kork Ferman Eryiğit, benden kork (Ferman'ın gözlerine bakarak) pençe timi buranın güvenliği sizde. Ben Erdem albaya rapor vereceğim
TİM: (hepsi aynı anda bağırır) EMREDERSİNİZ KOMUTANIM
Ali son kez Ferman'a baktıktan sonra ordan uzaklaşarak karargahı arayarak durum raporu verir. Ferman ise yediği laflarla kalır ve bir hışımla olduğu yeri terk eder.
ENES: Az önce ne oldu öyle ya
AHMET: Valla yüzbaşıyı ilk kez böyle görüyorum
İSMAİL: Adama nasıl ağzının payını verdi ama
AKİF: Ya o değil de inşallah Mustafa sağ salim çıkar
EREN: İnşallah
MEHMET: Bu Ferman'a çok gıcık oldum ben
MURAT: Hepimiz gıcık olduk Mehmetim
Tim kendi arasında konuşmaya devam eder. O sırada ise Ali Erdem albayla konuşuyordu
ERDEM: Nedir son durum Ali
ALİ: Komutanım Mustafa'yı hastaneye getirdik ameliyata aldılar şu an
ERDEM: Hangi hastane Ali
ALİ: Berhayat hastanesi komutanım
ERDEM: Tamam Ali geliyoruz
ALİ: Emredersiniz komutanım (görüşme biter Ali sonra Vildan'ı arar telefon kısa bir süre sonra açılır) alo yenge benim Ali
VİLDAN: Ali
ALİ: Ne yapıyorsun yenge nasılsın
VİLDAN: İyiyim teşekkür ederim sen nasılsın
ALİ: Bende iyiyim yenge sağolasın, çocuklar ne yapıyor
VİLDAN: Ne yapsınlar iyice şımardılar haylazlar zapt edemiyorum artık. Ali bir şey diyeceğim
ALİ: Buyur yenge
VİLDAN: Mustafa'ya ulaşamıyorum haberin var mı (Ali yumruğunu sıkar) alo Ali orda mısın
ALİ: Burdayım yenge burdayım (derin bir nefes alır) yenge
VİLDAN: Ali Mustafa'ya bir şey mi oldu
ALİ: Yav Allah için siz niye her şeyde hemen kötüyü çağırıyorsunuz
VİLDAN: Ben senin sesinden anlarım Ali, sen benden bir şey saklıyorsun. Seni yeterince tanıyorum artık
ALİ: (iç ses) Ya arkadaş bir kere de bir şey anlamayın ya (normal tonda) yenge sana bir adres vereceğim, sadece oraya gel tamam mı, telefonda söylenecek bir konu değil çünkü
VİLDAN: (sesi titrer) Ali
ALİ: Ya yenge kızacam artık ha, hazırlanıp gelin. Adresi mesaj olarak atıyorum
Görüşme bittikten sonra Ali Berhayat hastanesinin adresini Vildan'a mesaj olarak atar, ondan sonra Adil'in odasına doğru gitmeye başlar, odanın önüne gelince kapıyı çalar içerden gel sesini duyunca içeri girer, AdSel içerde sohbet ediyordu
ALİ: Baba
ADİL: Ali, oğlum
Adil oturduğu yerden kalkıp Ali'nin karşısına gelir ve Ali'ye sarılır, öyle bir sarılır ki Ali'ye sanki bıraksa elinden kayıp gidecekmiş gibi sarılır.
ALİ: (zar zor konuşur) Baba biraz daha sıkmaya devam edersen sarılabileceğin bir oğlun olmayacak
ADİL: (hızla ayrılır) Sıpa o nasıl laf öyle
ALİ: Şaka yaptım şaka
SELVİ: (ağlıyarak) Alim
ALİ: Sultanım (Selvi'nin elini öper)
AlSel öyle bir sarılır ki birbirlerine, normal bir sarılma değildir bu. İçinde bir çok anlam barındıran ama en çokta hasret barındıran bir sarılmadır bu.
ALİ: Ağlama vâlidem bak ben burdayım tamam mı yanındayım iyiyim bir şeyim yok
ADİL: Haberleri gördü o yüzden bu kadar kötü
ALİ: Ne haberi
ADİL: Sınır karakoluna saldırı yapılacakmış askerler püskürtmüş onları, sonra dönüş yolunda askerlere pusu kurulmuş bir ağır yaralı asker varmış
ALİ: Anne baba, bir şey söyleyeceğim ama önce sakin olacaksınız tamam mı
SELVİ: (ağlıyarak) O sizdiniz değil mi, size pusu kuruldu
ADİL: Kim
ALİ: Mustafa baba ameliyatta şu an
SELVİ: Ya sen telefonlara niye bakmıyorsun
ALİ: Sultanım operasyonda telefona nasıl bakabilirim bunu biliyorsunuz
SELVİ: Benim telefonumu açacaksın Ali
ALİ: (ortamı yumuşatmak için) Emredersiniz komutanım
ADİL: Ali biraz ciddi ol annen haklı
ALİ: Tamam ya (Ali Ferda'nın yokluğunu fark eder) ablam nerde (AdSel birbiri ile bakışır) bir soru sordum anne baba ablam nerde
ADİL: Ali ablan...
Ali bir hışımla odadan çıkar tam o esnada Doruk ile çarpışır
DORUK: Yavaş be (Ali'yi görür) Ali
Ali Doruk'u duymaz bile hızla hatta koşar adımlarla Ferda'nın kaldığı odaya doğru gider odanın önüne gelince durur. O manzarayı görmeye hazır mıydı bilmiyordu, ablasına çok bağlıydı her şeyin de en önce ablasına koşardı. Ali elini kapı koluna götürür o esnada elinin titrediğini fark eder, Ali elini bir kaç kez yumruk yapıp açar. En sonunda cesaretini toplayıp kapıyı açarak içeri girer, Ferda hâlâ uyuyordu. Gözleri dolmuştur Ali'nin, onu bu şekilde görmeye alışık değildi ve muhtemelen de ömür boyu alışamayacaktı ablasını böyle görmeye dayanamıyordu. Ali Ferda'nın yattığı yatağa gelir ve yatağın kenarına oturur, elini tıpkı bir anne edası gibi Ferda'nın saçlarında gezdirir
ALİ: (gözleri dolu doludur) Ablam, kraliçem bak ben geldim kıvırcığın geldi. Sana kraliçem deyince seviniyordun, çok mutlu oluyordun. Hele ben söyleyince sana daha bir güzel geliyordu. Özür dilerim ablam sana bunu yaşattığım için özür dilerim, bu acıyı yaşattığım için özür dilerim. Sana bunu yapmaya hakkım yok özür dilerim özür dilerim özür dilerim
Ali alnını Ferda'nın eline yaslayarak usul usul sessiz sessiz ağlar. Ailesine bir şey olmasına dayanamıyordu ama mesleğini de bırakamıyordu çünkü gönülden bağlıydı mesleğine. O esnada Ali'yi girdiği buhramdan çıkaran bir ses olur
FERDA: (yorgun bir ses tonu ile) Kıvırcığım
ALİ: (hızla başını kaldırır) Kraliçem
FERDA: Ali (ağlıyarak)
ALİ: Gözyaşına kurban olurum ben ağlama dayanamadığımı biliyorsun
FERDA: Sen geldin ya, kanlı canlı karşımdasın ya başka bir şey istemem. Mutluluk gözyaşları bunlar
ALİ: (yavaş bir şekilde Ferda'ya sarılır) Kurban olurum ben sana
FERDA: Çok özledim seni
NAZLI: Bende özlüyorum
ALİ: (Ferda'dan ayrılır) Nazlım Mustafa'nın durumu nasıl
NAZLI: Sahada yaptığınız müdahale tam yerinde olmuş, o müdahale sayesinde işimiz çok kolaylaştı. Hayati tehlikesi yok, sadece tedbir amaçlı bir gün yoğun bakımda kalacak, sonra normal odaya alacağız
ALİ: Teşekkür ederim canım
FERDA: Bakıyorum beni unuttun pabucum dama atıldı
ALİ: (Ferda'nın ellerini tutar) Unutanın kalbi kurusun
NAZLI: Kıskanıyorum ama
ALİ: Gel Nazlım gel
FERDA: Hiç gelmesin al nişanlını git
ALİ: Abla
NAZLI: Valla Ferda abla (baş başayken abla diyordu) hiç ikna etmeye çalışma ben kabul etmem. Sen bu haldeyken dışarı çıkacak değilim, kendini iyi hissedersen birlikte çıkarız
FERDA: Nazlı
ALİ: Nazlı haklı abla, seninle şu an ki bu anımız bile her şeye değer. Birlikte çıkarız
FERDA: Ben iyiyim ya
NAZLI: Ferda abla bu dediğine kendinde inanıyor musun (gülerek)
FERDA: İyiyim ben ya ayağa kalkabilecek durumdayım
Ferda lafını bitirdikten sonra yataktan kalkar, kalkmasıyla başının dönmesi bir olur. AlNaz Ferda'ya yardımcı olarak yatağa geri yatırır
ALİ: İyiyim diyorsun ama başın dönüyor, sen bugün dinlen ben burdayım zaten. Büyük ihtimalle bir iki gün de burdayım, bol bol gezeriz birlikte
FERDA: Gerçekten mi
ALİ: Mustafa bu haldeyken bir yere gidemem, o iyileşene kadar yanında olacağım
FERDA: Benim için değil yani
ALİ: Ablam (Ferda'nın ellerinden öper) sana olan bağlılığımı sorgulama istersen ha
NAZLI: Bunun neden kaldığı belli oldu Ferda abla
ALİ: Şunlara bak ya, resmen ablamla nişanlım bana karşı cephe aldılar şu an (gülerek)
FERDA: Sen askerlerine emir verebilirsin ama bana sökmez Alicim
ALİ: O kadar nice düşmanı dize getiren ben iki kadınla baş edemiyorum
NAZLI: Bizi hafife alma Ali Vefa, sen zararlı çıkarsın
AlFer Nazlı'nın lafına güler. Ve şu an ki tablo görülmeye değer bir tablodu. Sancılı ve acılı geçen günlerin ardından AlNazFer güzel ve eğlenceli vakit geçirirler....

"VATAN SAĞOLSUN" (ALNAZ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin